5 Eylül 2020 Cumartesi

HAYVANLARDAN TANRILARA


HAYVANLARDAN  TANRILARA
SAPIENS
İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi
Yuval Noah Harari
I. KISIM
BİLİŞSEL DEVRİM

Önemsiz Bir Hayvan
        YAKLAŞIK 13,5 MİLYAR YIL ÖNCE, Big Bang olarak adlandırdığımız bir şeyle madde, enerji, zaman ve uzay ortaya çıktı.
        Evrenimizin bu temel özelliklerinin hikayesine fizik diyoruz.
        Bunların ortaya çıkışından yaklaşık 300 bin yıl sonra madde ve enerji, atom adını verdiğimiz daha karmaşık yapılar ortaya çıkardılar, bunlar da zamanla birleşerek molekülleri oluşturdu.   
       Atomların, moleküllerin ve aralarındaki etkileşimin hikayesine kimya diyoruz.
        Yaklaşık 3,8 milyar yıl önce, Dünya adı verilen gezegende, bazı moleküller organizma adı verilen oldukça geniş ve karmaşık yapılar oluşturdu.
        Organizmaların hikayesine biyoloji diyoruz.
        Yaklaşık 70 bin yıl önce Homo sapiens 'e ait organizmalar, kültür adını verdiğimiz daha da karmaşık yapılar oluşturdular.
        Bunu takip eden insan kültürlerinin gelişimine tarih diyoruz.
        Tarihin akışını üç önemli devrim şekillendirdi:
        - Yaklaşık 70 bin yıl önce başlayan Bilişsel Devrim, 12 bin yıl önce bunu hızlandıran Tarım Devrimi ve tarihi sona erdirip bambaşka bir şeyi başlatabilecek yalnızca 5 bin yıl önce başlayan Bilimsel Devrim.
Bu kitap, bu üç devrimin insanları ve diğer organizmaları nasıl etkilediğinin hikayesini anlatıyor.
* * *

Tarihten çok önce insanlar vardı.
Modern insanlara benzeyen hayvanlar ilk olarak yaklaşık 2,5 milyon yıl önce ortaya çıktı.
Fakat sayısız nesil boyunca aynı çevreyi paylaştıkları çok sayıda organizmadan ayrışmadılar.
İki milyon yıl önce Doğu Afrika'ya bir gezi yapsaydınız, çok tanıdık insan karakterlerine tanık olabilirdiniz: çocuklarına sarılan endişeli anneler, çamurda oynayan çocuklar, rahat bırakılmak isteyen yaşlılar ve toplumun kurallarına başkaldıran gençler, görmüş geçirmiş yöneticileri ve köyün güzelini etkilemek isteyen gösteriş meraklısı maçolar.
Bu arkaik insanlar âşık oldu, oynadı, yakın arkadaşlıklar kurdu, güç ve statü için mücadele etti. Fakat bunu şempanzeler, babunlar ve filler de yapıyordu.
İnsanların hiç de özel bir durumu yoktu.
Hiç kimsenin, elbette insanların da, bir gün kendi soylarından gelenlerin ayda yürüyeceğine, atomu parçalayacağına, genetik kodu çözeceğine ve tarih kitapları yazacağına dair en ufak bir fikri yoktu.
Tarih öncesi insanlarla ilgili bilinmesi gereken en önemli şey, etraflarına goriller, ateşböcekleri veya denizanalarından daha fazla etki etmeyen sıradan hayvanlar olduklarıdır.
Biyologlar organizmaları türler halinde sınıflandırır.
Hayvanlar eğer birbirleriyle çiftleşip üretken yavrular yapabiliyorlarsa aynı türe ait kabul edilirler. Atların ve eşeklerin yakın geçmişten ortak bir ataları vardır ve bu iki hayvan pek çok fiziksel özelliği paylaşır.
Buna karşılık birbirlerine pek az cinsel istek duyarlar. Eğer teşvik edilirse çiftleşirler de, fakat katır adı verilen yavruları kısır olur.
Dolayısıyla eşek DNA'sındaki mutasyonlar asla atlara (veya tam tersi atlardaki eşeklere) geçemez.
Bu iki tip hayvan, sonuç olarak ayrı evrimsel yollarda ilerleyen iki ayrı tür olarak kabul edilir.
Buna karşılık, çok farklı görünen bir buldok ve bir spaniel aynı türün üyeleridir ve aynı DNA havuzunu paylaşırlar.
Memnuniyetle çiftleşebilir ve yavruları da başka köpeklerle çiftleşerek başka yavrular üretebilirler.
Ortak bir atadan evrimleşen türler "cins" adı verilen bir başlıkta toplanır.
Aslanlar, kaplanlar, leoparlar ve jaguarlar Panthera cinsinin altındaki farklı türlerdir. Biyologlar organizmaları iki parçadan oluşan Latince bir isimle adlandırırlar.
Önce cins, sonra tür. Örneğin aslanlar Panthera leo olarak adlandırılırlar, Panthera cinsinin leo türü.
Bu kitabı okuyan herkesin Homo sapiens olduğunu varsayabiliriz.
Homo (insan) cinsinin sapiens (zeki) türü.
Cinsler de kendi içinde ailelere ayrılırlar, örneğin kediler (aslanlar, çitalar, ev kedileri), köpekler (kurtlar, tilkiler, çakallar) ve filler (filler, mamutlar, mastodonlar).
Bir ailenin tüm üyelerinin soyları kurucu bir anneye veya babaya dayanır.
Örneğin en küçük ev kedisinden en vahşi aslana tüm kediler, yaklaşık 25 milyon yıl önce yaşamış ortak bir kedi atasını paylaşır.
Homo sapiens de bir aileye mensuptur.
Bu sıradan bilgi tarihteki en sıkı korunan sırlardan biriydi.
Homo sapiens uzunca bir süre kendisini diğer hayvanlardan ayrı, ailesiz (kuzeni veya kardeşi, hepsinden de önemlisi ebeveyni olmayan) bir yetim olarak gördü, ama durum böyle değildi.
Sevelim ya da sevmeyelim, büyük maymunlar adı verilen gürültücü ve büyük bir grubun üyesiyiz.
Yaşayan en yakın akrabalarımız arasında şempanzeler, goriller ve orangutanlar var, ve şempanzeler bunların en yakını.
Yalnızca 6 milyon yıl önce, tek bir dişi maymunun iki kızı oldu.
Bunlardan biri tüm şempanzelerin atası olurken, diğeri de bizim büyükannemiz oldu.
Dolaptaki İskeletler Homo sapiens bundan daha da rahatsız edici bir sır saklıyordu.
Pek çok diğer medeni kuzenlerimizin yanı sıra, bir zamanlar birkaç erkek ve kız kardeşimiz de vardı.
Tek insan türü olduğumuzu düşünüyorduk, çünkü son 10 bin yılda türümüz gerçekten de dünyadaki tek insan türüydü.
Yine de aslında insan kelimesi gerçekte "Homo cinsine mensup bir hayvan" anlamına gelir ve eskiden bu cinste Homo sapiens dışında pek çok tür mevcuttur.
Daha da ötesi, kitabın son bölümünde de göreceğimiz gibi, çok da uzak olmayan bir gelecekte Sapiens olmayan insanlarla da karşılaşabiliriz.
Bu durumu açıklığa kavuşturmak için sıklıkla "Sapiens" terimini Homo sapiens türünün üyelerini belirtmek için kullanacağım, buna karşılık "insan" terimini Homo cinsinin tüm uzak üyelerine saklayacağım.

İnsanlar ilk olarak 2,5 milyon yıl önce Doğu Afrika'da, "Güney Maymunu" anlamına gelen Australopithecus adı verilen bir maymun cinsinden evrimleşti.
Yaklaşık iki milyon yıl önce, bu arkaik erkek ve kadınların bazıları anayurtlarını terkederek
Kuzey Afrika, Avrupa ve Asya'nın çeşitli yerlerine göç ettiler.
Kuzey Avrupa'nın karlı ormanlarında hayatta kalmak, Endonezya'nın nemli cangıllarından daha farklı özellikler gerektirdiğinden, insan toplulukları farklı yönlerde evrildiler.
Bunun sonucunda pek çok farklı tür ortaya çıktı, bilim insanları da bunların her birine ayrı birer şatafatlı Latince isim koydular.
Avrupa ve Batı Asya'daki insanlar çoğunlukla "Neandertaller" olarak adlandırılan Homo neandertalensis'e evrildiler ("Neandertal Vadisi İnsanı").
Neandertaller Sapienslerden daha güçlü, daha kaslıydı ve Buzul Çağının Batı Avrasyasına uyumluydular.
Asya'nın daha doğu bölgeleri "Dik adam" anlamına gelen Homo erectus tarafından mesken tutulmuştu.
Bu tür, bu bölgede iki milyon yıla yakın bir süre hayatta kalarak şu ana kadarki en dirençli insan türü oldu. Bu rekorun bizim türümüz tarafından kırılması oldukça zor görünmektedir.
Homo sapiens'in bin yıl sonra bile ortalarda olacağı şüphelidir, bu yüzden iki milyon yıl bizim başarabileceğimiz bir şey değil kesinlikle.
Endonezya'daki Java adasında "Solo Vadisi İnsanı" anlamına gelen Homo soloensis yaşamaktaydı.
Bu tür de tropik yaşama uyumluydu.
Diğer bir Endonezya adası Flores'te arkaik insanlar bir cüceleşme süreci geçirdi.
İnsanlar Flores'e ilk defa deniz seviyesi olağanüstü derecede düşükken geldiler; bu esnada adaya anakaradan kolayca ulaşılabiliyordu.
Denizler yeniden yükseldiğinde, bazı insanlar kaynakları çok kıt olan adalarda mahsur kaldılar.
Daha çok yiyeceğe ihtiyacı olan büyük insanlar ilk önce öldüler, daha küçük yapılılarsa çok daha iyi hayatta kalabildiler ve Flores insanları nesiller boyunca cüceye dönüştüler.
Bilim insanları tarafından Homo floresiensis olarak bilinen bu kendine mahsus tür ancak bir metre boya ulaşabiliyor ve 25 kilogramdan daha ağır olmuyordu.
Buna karşılık taştan aletler yapabiliyor ve hatta zaman zaman adadaki filleri bile avlayabiliyorlardı (adil olmak gerekirse, adadaki filler de cüce bir türdü).
2010'da, bilim insanları Sibirya'daki Denisova mağarasını kazarken fosilleşmiş bir parmak kemiği keşfettiklerinde, diğer bir kayıp kardeş de hiçlikten kurtarıldı.
Genetik analiz, parmağın daha önceden bilinmeyen bir insan türüne ait olduğunu kanıtladı ve bu türe de Homo denisova adı verildi.
Kim bilir daha kaç tane kayıp akrabamız diğer mağaralarda, adalarda ve farklı iklimlerde keşfedilmeyi bekliyor.
Bu insanlar Avrupa ve Asya'da evrim geçirirken.
Doğu Afrika'daki evrim de durmadı. İnsanlığın beşiği "Rudolf Gölü İnsanı" anlamına gelen Homo rudolfensis, "Çalışkan insan" Homo ergaster ve hiç de alçakgönüllü davranmayarak "Zeki İnsan" adını verdiğimiz türümüz Homo sapiens gibi pek çok türe ev sahipliği yapmaya devam etti.
Bu türlerin bazı üyeleri dev gibiyken bazıları cüceydi.
Bazıları korkutucu avcılarken bazıları zararsız bitki toplayıcılardı.
Bazıları tek bir adada yaşarken pek çoğu kıtaları aştı.
Ama hepsi Homo cinsine mensuptu.
Hepsi insandı.

..............


Düşünmeyi Düşünmek


Düşünmeyi Düşünmek
çocukların öğrenmesine yardımcı oluyor.
Peki eleştirel düşünmeyi nasıl öğretebiliriz?
31 Mart 2020
Çok az insan, öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmesinin ne kadar değerli olduğundan şüphe etmektedir.
2013 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir anketin sonuçları gösteriyor ki işverenlerin %93’ü, bir adayın eleştirel düşünme açık bir şekilde iletişim kurma ve karmaşık problemleri çözme kapasitesinin kanıtlanmış olması, lisansların ana dallarından daha önemli olduğuna inanıyor.
Eleştirel düşünmedeki odaklanma eğitimde de yaygındır.
Avustralya Müfredatında eleştirel ve yaratıcı düşünme “genel yetenekler” olarak bilinir; ABD’nin ise “ortak çekirdeği” ile benzer bir odağa sahiptir.
Eleştirel düşünme, Avustralya’daki okul ve üniversitelerdeki birçok programda ve dünya genelinde başarılı bir şekilde öğretilmektedir. A
yrıca çeşitli çalışmalar, bu programların öğrencilerin düşünme becerilerini ve standart test sonuçlarının bile geliştirmekte olduğunu göstermektedir.
Peki, eleştirel düşünme gerçekte nedir ve onu nasıl öğretebiliriz?
Eleştirel düşünmeyle ne demek istiyoruz?
Anlam karmaşasına yol açan yani bozuk yapılı ya da belirsiz olan eleştirel düşünce için birçok tanım yapılmıştır. Bunu ele almamıza yardımcı olması için eleştirel düşünme ne değildir ondan bahsedelim.
İlk olarak eleştirel düşünme sadece zeki olmak demek değildir.
Bir problemi tanımlayabilmek ve ona çözüm bulabilmek için zekayla ilişkilendirdiğimiz özelliklerdir.
Yine de kendi başlarına eleştirel düşünme değildir.
Zekâ, IQ testleriyle ölçüldüğünde bile değişmez değildir.
Ancak eğitimden (ve ona eşit diğer şeylerden) güçlü biçimde etkilendiği görünmüyor, eğer öyleyse de önemli bir fark yaratması için yıllarca çalışılması gerekiyor.
Sizlere şimdi anlatacağım üzere, eleştirel düşünme yeteneği çok daha küçük müdahalelerle önemli ölçüde geliştirilebilir. 
İkincisi, eleştirel düşünme sadece zorlayıcı düşünme demek değildir.
Karmaşık bir kimyasal analiz yapmak gibi zorlu bulduğumuz bazı düşünmeler, bilgisayarlar tarafından yapılabilir.
Eleştirel düşünme ise daha çok bir problemin zorluğundan ziyade düşünme kalitesiyle ilgilidir.
Peki iyi nitelikli düşünmenin ne olduğunu nasıl anlayabiliriz?
Eleştirel düşünürler iyi bir akıl yürütme standardını kullanarak kendi düşünme sistemlerini değerlendirme yeteneğine sahiptirler.
Bunlar; kesinlik, netlik, derinlik ve düşünce derinliği, tutarlılık, önem ve bağıntı gibi araştırma değerleri diye adlandırdığımız şeyleri içerir.
Gezegenin sıcaklığının artıyor ya da Amazon’daki ormansızlaşma oranının geçen yıldan çok yüksek olduğunu iddia edebilirim.
Bu ifadeler doğru olsa da kesinlikten uzaktırlar; aynı zamanda ifadeyi daha anlamlı kılmak için ne kadar arttıklarını da bilmek isteriz.
Ya da Tazmanya’daki biyo-çeşitliliğin yaşlı ormanların tomrukçuluktan etkilenip etkilenmeyeceğini merak edebilirim.
Bir diğeri, bu ormanlardaki ağaçları kesmezsek işlerimiz ve geçim kaynaklarımız riske girerdi diye cevaplayabilir.
İyi bir eleştirel düşünür bunun önemli bir mesele olduğunu düşünürken aynı zamanda soruyla ilgisi olmadığını da belirtecektir.
Eleştirel düşünürler aynı zamanda iddiaların gücünü değerlendirmek için argümanların yapısını incelerler.
Bu sadece bir iddianın doğru ya da yanlış olmasına karar vermekle ilgili değildir; aynı zamanda çıkan sonucun, bu düşüncenin nasıl çalıştığını anlama yolunda verilen bilgiyle mantıksal düzeyde desteklenip desteklenemediği ile ilgilidir.
Eleştirel düşünürler, düşünmenin niteliğini bir çalışma nesnesi yaparlar.
Onlar soruşturma değerlerine ve gelen bilgilerden elde edilen çıkarımların kalitesine karşı hassaslardır.
Onlar aynı zamanda, belirli konulara nasıl ve neden ulaştıklarını tespit etmek adına tüm düşünce süreçlerini (veya bazılarını) anlamak ve kendi düşünme süreçlerini de değerlendirip geliştirme araçlarına ve becerisine sahip olma anlamına gelen meta-bilişseldirler.
Eleştirel düşünmeyi nasıl öğretebiliriz?
Eleştirel düşünmeyi geliştirmeye yönelik birçok yaklaşım, Çocuklar için Felsefe adlı düşünme becerileri üzerine odaklanan ve argüman metodolojisini (tartışma yöntemlerini) öğretmeyi içeren bir programa dayalıdır.
Diğer yaklaşımlar, bu odağı felsefi metinlerin dışında olan bir noktaya taşır.
Brisbane Okulu’ndaki eleştirel düşünme pedagojileri üzerinde yoğun çalışan öğretmenler, çocuklara Avustralya’nın en büyük sporcusunu tespit etmelerini istedikleri bir görev geliştirdiler.
Öğrencilerin kendi “büyüklük” kriterlerini oluşturmaları gerekiyordu.
Bunu yapmak için de Avustralya’daki spor şartlarını analiz etmek, olası değerlendirmeleri yapmak, neden bazı sonuçların diğerlerinden daha geçerli olduğunu açıklamak ve doğrulamak ve tüm bunları adaylara uygulamak durumundaydılar.
Daha sonra güçlü, savunulabilir, geniş çapta uygulanabilir bir kriter geliştirmek için çalışma arkadaşlarıyla argümanları tartışmaları ve Avustralya sporlarıyla ilgili önemli bakış açılarını yakalamaları gerekiyordu.
Öğrencilerin uygulayabilecekleri ve eleştirel düşünme becerilerine olanak sağlayan öğrenme deneyim ve değerlendirme öğeleri aşağıdaki gibidir:
·          Öğrenciler varsayımları sorgulayabilir,
·          Problemleri bir bütün içinde görebilir,
·          Yaratıcı bir şekilde sorgulayabilir,
·          Oluşturabilir, analiz edebilir ve düşünceleri değerlendirebilir,
·          Araştırma değerlerini akıllıca uygulayabilir,
·          Analiz etme, açıklama, doğrulama ve değerlendirme gibi düşüncenin oluşmasına ve değerlendirilmesine ve araştırma değerlerinin uygulanmasına olanak sağlayan çok çeşitlilikte bilişsel beceriyle iç içe olabilir.
Öğrencilerin kendi düşüncelerini değerlendirme ve analiz etme yeteneğinde geniş ölçüde etkisi olan bir strateji de düşünce haritasıdır böylece öğrenci, çıkarımlarından sonuca giden yolda kurduğu mantığı görselleştirebilir.
Düşünce haritaları analiz ve değerlendirme yapmak için akıl yürütmemizi uygun hale getiren önemli bir araçtır.
Eleştirel düşünme nasıl çalışıyor?
Çocuklar için Felsefe yaklaşımını içeren çalışmalar, çocukların diğer arkadaşlarıyla kıyaslandıklarında, gelişen akademik sonuçlarla ölçülen bilişsel kazanımlar deneyimlediklerini göstermektedir. 
Bu tür argümana dayalı entelektüel bir ilişki, bunun yanında herhangi bir sınıfta düşünme kalitesi bakımından yüksek sonuçlar gösterebilir.
Araştırmalar aynı zamanda, günlük hayatımızda akıl yürütmeye kasıtlı olarak dikkat edilmesini hedefleyen öğretim yoluyla önemli ölçüde geliştirilebileceğini gösteriyor.
Düşünce haritalarıyla eleştirel düşünme öğretiminin bir sömestrde yapılan kazanımlarına bakan araştırmacılar, ölçülen eleştirel düşünme kazanımları üç yıllık lisans eğitimi kazanımlarına yakın bir sonuç beklendiğini söylüyorlar.
Özellikle doğru düşünmenin öğretildiği öğrencilerin, bunun yapılmadığı öğrencilere kıyasla, sınavlarda ve testlerde daha başarılılar.
Henüz yayımlanma aşamasındaki çalışmamız kesinliği doğrulanmış verileri kullanarak üç ila altı yaş arasındaki 1 saatlik öğretmen destekli online eleştirel düşünme dersleri alan öğrencilerin NAPLAN test sonuçlarında önemli bir artış kaydettiğini gösteriyor.
Öğrencileri yaşam boyu öğrenime hazırlayan 21. yüzyıl becerilerini geliştirmek için eleştirel düşünmeyi öğretmek temel görev olmalıdır.
Queensland Üniversitesi’ndeki “Eleştirel Düşünme Projesi” eleştirel düşünme becerilerinin öğretilmesine yardımcı olacak bir dizi araca sahip. Bunlardan biri, öğrencilerin eleştirel düşünme yeteneklerini artırmaya yardımcı olmak için şu anda birçok okulda ve üniversitede kullanılan web tabanlı bir haritalama sistemidir.
©® Düşünbil (2020)
Yazar: Peter Ellerton
Çeviren: Tuğçe Demir
Çeviri Editörü: Elif Arslan
Kaynak:theconversation.com

https://dusunbil.com/dusunmeyi-dusunmek-cocuklarin-ogrenmesine-yardimci-oluyor-peki-elestirel-dusunmeyi-nasil-ogretebiliriz/?utm_source=facebook&utm_medium=social&utm_campaign=ReviveOldPost&fbclid=IwAR0OmQ8aGbb9rF8VWhTMfSSPo7IesfCJIrBGkRgdyz-4rhKbeeJlbHEwRxM


CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...