Facebook, Twitter,
Instagram'ın ruh sağlığına etkileri...
Sosyal medyanın ruh
sağlığı üzerindeki etkileri konusunda bilimsel araştırmalar ne gösteriyor?
Dünyada üç milyar insan, yani toplam nüfusun yüzde 40'ı sosyal
medya kullanıyor.
Araştırmalar günde
ortalama iki saatimizi sosyal medyada geçirdiğimizi gösteriyor.
Bu, her dakika yarım
milyon tweet ve Snapchat fotoğrafı paylaşılması anlamına geliyor.
Sosyal medyanın yaşamımızda önemli bir yeri var.
Ama sosyal medyada
acaba sadece zamanımızı değil ruhsal sağlığımızı da mı feda ediyoruz?
Sosyal medya yeni bir olgu olduğu için bu konudaki araştırmalar
sınırlı.
Stres
İnsanlar gündelik stres ve sıkıntılarından uzaklaşmak için
sosyal medyaya başvuruyor.
Ancak yapılan
araştırmalar sosyal medyanın stresi gidermek yerine daha fazla strese yol
açtığını gösteriyor.
1800
kişi üzerinde yapılan araştırmalar kadınların erkeklerden daha fazla strese
girdiğini gösteriyor. Başkalarının kendi stresini paylaştığı Twitter ise sosyal
medya içinde en büyük stres kaynağı.
Fakat kadınlar
Twitter'i kullandıkça daha az strese giriyorlar.
Erkeklerin sosyal medya ile ilişkisi daha mesafeli olduğundan
aynı etkiyi göstermiyor.
Araştırmacılar genel
olarak sosyal medya kullanımının stresi bir miktar azalttığı sonucuna vardı.
Ruh hali
2014'te Avusturyalı araştırmacılar 20 dakikalık Facebook
kullanımı ardından kişilerin ruhsal durumunun inişe geçtiğini gözledi.
İnsanlar bunun
nedenini Facebook'u zaman kaybı olarak görmelerine bağlıyor.
Başka bir araştırma ise iyi veya kötü ruh halinin kişiler
arasında sosyal medya üzerinden yayılabileceğini gösteriyor.
Kötü hava koşulları
olumsuz paylaşımları yüzde 1 kadar artırıyor.
Olumlu paylaşımların
yayılma etkisi daha fazla oluyor.
Ama bunun gerçekten
moral artırıcı bir etkisinin olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Endişe
(Anksite)
Araştırmacılar sosyal medyanın tetiklediği endişe, huzursuzluk,
uyuma ve konsantre güçlüğü gibi belirtileri inceledi.
Yedi ve daha fazla
sayıda sosyal medya platformu kullananların, 0-2 sayıda platform kullananlara
kıyasla üç kat daha fazla genel endişe semptomları taşıdıkları görüldü.
Ancak sosyal medyanın endişeye ne şekilde neden olduğu bilinmiyor.
Bu konuda daha fazla
araştırma ihtiyacı vurgulanıyor.
Depresyon
Bazı araştırmalar depresyon ile sosyal medya kullanımı arasında
bağlantı kursa da, sosyal medyanın iyi sonuç alacak şekilde kullanılmasının da
mümkün olduğunu gösteren çalışmalar var.
700 öğrenci üzerinde yapılan iki araştırmada, moral bozukluğu,
değersizlik hissi, umutsuzluk gibi depresyon belirtilerinin sosyal medya
üzerinden yapılan etkileşimlerin kalitesiyle ilgili olduğu görüldü.
Negatif etkileşimde
bulunanlar daha fazla depresyon belirtisi gösteriyordu.
Benzer bir çalışma 2016'da 1700 kişi üzerinde yapıldığında, en
fazla sayıda sosyal medya platformu kullananlar arasında depresyon ve endişe
riskinin üç kat arttığı görüldü.
Bunun nedenleri
arasında sosyal medya üzerinden yapılan zorbalık, başkalarının yaşantısı
konusunda çarpık fikirler, sosyal medyada geçirilen zamanın boşa olması hissi
gibi etkenler var.
Fakat araştırmacılar, sosyal medyanın depresyonun erken
teşhisinde nasıl kullanılacağı konusunda da çalışma yapıyor.
476 kişinin Twitter
paylaşımları incelenip hazırlanan kategorilere göre, henüz depresyon
belirtileri ortaya çıkmadan, vakaların yüzde 70'inde depresyon öngörüsü doğru
bir şekilde yapılabilmişti.
Geçen yıl da 166 kişinin Instagram fotoğrafları incelenerek
benzer bir sistem kurulmuş ve aynı ölçüde başarılı sonuçlar alınmıştı.
Uyku
İnsanlar evrimsel olarak geceleri karanlıkta geçirmeye alışkın.
Oysa artık gece
gündüz sürekli yapay ışıkla aydınlatılıyoruz.
Araştırmalar bunun
vücutta uykuyu düzenleyen melatonin
hormonunu engellediğini, özellikle akıllı telefon ve diz üstü bilgisayarların
yaydığı mavi ışığın en fazla zarar verdiğini gösteriyor.
Yani uyumadan önce yatakta Facebook veya Twitter'a girmek uyku
düzeninizi bozabilir.
Geçen yıl 18-30 yaş arası 1700 kişi üzerinde yapılan
araştırmada, uyku bozuklukları ile ekrandan yayılan mavi ışık arasında ilişki
olduğu, sosyal medya sitelerinde harcanan zamandan ziyade, bu sitelere takıntı
halinde sık sık bakılmasının daha olumsuz etkide bulunduğu görüldü.
Bağımlılık
Bazı araştırmacılar tweet atmayı engellemenin sigara ve alkolden
daha
zor
olduğunu söylese de, mevcut ruh sağlığı bozuklukları arasında sosyal medya
bağımlılığına yer verilmiyor.
Fakat sosyal medyada bu konuda yapılan araştırmalardan çok daha
hızlı ilerliyor.
Bu nedenle
araştırmacılar muhtemel bağımlılık sorunlarını teşhis etmek için kendi özel
ölçüm yöntemlerini belirliyor.
Sosyal medya bağımlılığı diye bir şey varsa bu internet bağımlılığı
kategorisine girer, ki bu resmen kabul edilmiş bir sorundur.
2011'de
Nottingham Trent Üniversitesi, daha önce yapılmış 43 araştırmayı inceleyerek
sosyal medya bağımlılığının bir ruhsal sağlık sorunu olduğu ve tedavi
gerektirebileceği sonucuna vardı.
Aşırı sosyal medya kullanımının ilişki sorunları, eğitimde
başarısızlık, internet dışı topluluklara katılmama ile bağlantılı olduğu ve
alkol bağımlıları ile fazla dışa dönük insanların ve gerçek yaşamda daha az
ilişkisi olanların bu bağımlılığa daha yatkın olduğu görüldü.
Özsaygı
Kadın ve moda dergilerinin rötuşlu zayıf modeller kullanmasının
birçok genç kadının özsaygısını sarstığı uzun zamandır biliniyordu.
Şimdi onun yerini
sosyal medya alıyor.
1500 kişiyle yapılan bir araştırmada, katılımcıların yarıdan
çoğu sosyal medya sitelerinin kendilerini yetersiz hissettirdiğini söylüyor,
18-34 yaş grubundakilerin yarısı ise kendilerini çekici görmediklerini
belirtiyordu.
2016'da yapılan bir araştırma, başkalarının selfilerine bakmanın
kişinin özsaygısını azalttığını ortaya koydu.
Zira kişi,
başkalarının en mutlu olduğu anları gösteren paylaşımlarıyla kendisinin o anki
halini kıyaslıyordu.
İsveç'te Facebook kullanıcıları arasında yapılan başka bir
araştırma da Facebook'ta fazla zaman harcayan kadınların kendilerini daha az
mutlu ve daha az özgüvenli hissettiğini gösteriyordu. Başkalarının kariyerleri
ve mutlu ilişkileri ile kendi durumlarını kıyaslıyorlardı.
Fakat küçük bir araştırmada, kişilerin kendi Facebook
profillerine bakmalarının özsaygılarını bir ölçüde artırdığı görüldü.
Zira profillerimizde
kendimizi dış dünyaya ne şekilde sunacağımıza kendimiz karar veriyoruz.
Esenlik
2013'te 79 kişiyle yapılan bir araştırmada, Facebook'ta uzun
zaman harcayanların sonradan kendilerini kötü hissettikleri ve zamanla yaşam
tatminlerinin azaldığı görüldü.
Fakat başka araştırmalar da sosyal medyanın bazıları için
esenlik artırıcı işlev gördüğünü gösteriyor. Duygusal dengesizlik sorunu olan
insanlar paylaşımlarıyla duygularını dışa vurma yoluyla yardım alma
olanaklarını artırabilir.
Sosyal medyanın esenlik üzerindeki etkileri belirsiz olmakla
birlikte, sosyal bakımdan izole olmuş insanların esenliğini olumsuz etkilediği
düşünülüyor.
İlişkiler
İnsanların yüz yüze görüşmelerinde sosyal medya ilişkide dikkat
dağıtıcı bir etken olabilir.
Romantik ilişkiler de sosyal medyadan etkileniyor.
Araştırmalar,
eşlerin karşı cinsten birini Facebook'a arkadaş olarak eklediklerinde
kıskançlık sorununun gündeme geldiğini gösteriyor.
Özellikle kadınlar
Facebook'ta daha fazla zaman harcadığından bu duyguları da daha fazla yaşıyor.
İmrenme
600 yetişkinle yapılan bir araştırmada, yaklaşık 200 kişi sosyal
medyanın kendilerinde başta öfke olmak üzere olumsuz duygular yarattığını ve
bunun imrenme duygusuna dayandığını söylüyordu.
Fakat imrenmenin yıkıcı bir duygu olması gerekmediğine ve
insanları daha fazla çaba göstermeye sevk ettiğine inananlar da var.
Yalnızlık
19-32 yaş grubundan 7 bin kişi ile yapılan bir araştırmada,
sosyal medyada fazla zaman geçirenlerin sosyal izolasyon yaşama ihtimalinin iki
kat fazla olduğu görüldü.
Sosyal medyada geçirilen zaman yüz yüze iletişimin yerini
alabiliyor ve insanların kendilerini dışlanmış hissetmesine neden olabiliyor.
Arkadaşlarının çok daha ideal ve mutlu bir yaşam sürdüğü
duygusuna kapılan kişi, onlara imrenecek ve kendisinin içindeki sosyal
izolasyonu olduğundan fazla görmesine neden olabilecektir.
Sonuç
Birçok alanda kesin sonuçlara varmak için henüz yeterli bilgi yok.
Ama veriler, kişilik
özelliklerine ve önceki koşullarına bağlı olarak sosyal medyanın kişileri
farklı etkilediğini gösteriyor.
Tıpkı yemek, kumar ve modern çağın diğer cazibeleri gibi bazı
kişilere sosyal medyayı aşırı kullanmamalarını önermek gerekir.
Ama sosyal medyanın
bir bütün olarak kötü bir şey olduğunu söylemek de yanlış olur; zira hayatımıza
kattığı olumluluklar da var.