10 Kasım 2020 Salı

İnsan ile makinenin birleşimi

 İnsan ile makinenin birleşimi:

C y b o r g

Filmlerle hayatımıza giren cyborg terimi gündelik hayatta sıklıkla duyduğumuz bir kavram değil. Peki, cyborg nedir, engellilere bir umut olabilir mi? Cyborglar ile ilgili merak edilenleri araştırdık.

Cyborg, sibernetik organizmanın kısaltılması. Gündelik hayatta çok yer bulmasa da teknoloji literatüründe bilinen bir kavram. Peki, son zamanlarda popüler olan cyborg nedir?

ABD’li bilim insanları Manfred Clynes ve Nathan S. Kline tarafından 1960 yılında ortaya atılan cyborg terimi, yarı insan yarı robot varlıklar olarak tanımlanıyor.

Filmlerle hayatımıza giren cyborgların temeli ise 12. yüzyıla dayanıyor. Sibernetik bilimin öncüsü Müslüman bilim insanı El-Cezeri, günümüzde oldukça ön planda olan yapay zekaya ve sibernetik organizmalara düşünceleriyle yön verdi.

Bir şeyin cyborg olması için insan, makine, devre, çip ve transistörün iç içe geçmesi gerekiyor. Biz de cyborg ile ilgili merak edilenleri Milli Eğitim Bakanı Danışmanı Gökhan Yücel’e sorduk.

"İnsan-makine veya insan-bilgisayar etkileşimi"

Cyborg teriminin Hollywood jargonu olarak kaldığını söyleyen Yücel, “Cyborg nedir?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Hollywood biraz da Silikon Vadisi’nin temsil ettiği dijital kapitalizme dayalı alışverişin vitrini olduğu için, cyborg kavramı da araba şirketlerinin konsept arabaları gibi değerlendirilebilir. Bu tür tasarımlar trendleri belirler ama her gün yollarda göremeyiz onları. Cyborglar için de aynısı geçerli. 

Teknoloji literataründe daha çok insan-makine veya insan-bilgisayar etkileşimi safhası devam ettiği için cyborg kavramı gündelik hayatta çok karşılık bulamıyor. İnsanlık tarihinde dördüncü büyük kırılmayı yaşıyoruz. Bu dördüncü kırılma, biyolojik, dijital, siber parçaların bir şekilde birlikteliğini öngörüyor."

Cyborglar günümüzde ne şekilde gelişim gösterdi?

DARPA’da mesela askeri konularda beyin kontrolü, yapay zeka, dış uzuv çalışmaları olduğunu biliyoruz. Elon Musk’ın Neurolink şirketindeki çalışmaları ulaşabildiğimiz kadarıyla takip ediyoruz. Ama insan faktörü devreye girince işler değişiyor. İnsanın yani biyolojik olanın siberleşmesi, insan vücudunun makineleşmesi hakkındaki tekillik söylemleri daha çok yeni. 

İnsan gücünün yerini alacaklar mı?

Otomasyon çağında sürücüsüz arabalar artık yollarda. Ama bu arabalara cyborg diyemeyiz. Biraz abartı olacak ama insan düşünün eli kolu tekerlekli, yol bilgisayarı beyninde, yeri geldiğinde suda yüzüyor, uçuyor, buna cyborg diyebiliriz. Yani ne dış uzuv destekli bir asker ne ayağında robotik protezli bir hasta cyborg değildir. 

Engellilere bir umut olabilir mi?

Burası önemli. Bir engelliye mekatronik mühendisleri tarafından hem rehabilitasyon aşamasında hem de yaşam kolaylaştırıcı protezler aşamasında birer dış uzuv olarak eklemeler yapılabilir. Bu cyborg olmaz. Biyolojik olanın siberleşmesi değil bu. Bu konuda ülkemizde ve dünyada önemli çalışmalar yapılıyor. Yıldız Teknik Üniversitesinden Doç. Dr. Erhan Akdoğan hocanın önemli çalışmaları var. Ama onlar cyborg üretmiyorlar. Hastalara çeşitli çözümler sunuyorlar. 

Cyborglar filmlerde gösterildikleri kadar tehlikeliler mi?

Filmlerde gösterilenler film icabı. Adı üstünde bilim-kurgu. Terminatör ilk örneklerinden. O filmlere dikkatlice bakıldığında insanın organik yapısının siberleşmesi, bir bütünleşme, bir tekillik söz konusu. O haliyle elbette tehlikeli olabilirler. Bugün dünyada yapay zeka çalışmalarında en fazla tartışılan konulardan birisi ölümcül robotlar konusu. Bu işin etik çerçevesi çok tartışılıyor. 

Geleceği iyi veya kötü bir şekilde etkileyeceklerini düşünüyor musunuz?

Otonom cyborg, yani insanın makineyle ve yapay zekayla tam bütünleşmesidir. Etin, kemiğin, kanın yerini kısmen yeni teknolojilerin alması aslında. Filmlerde gördüğümüz görüntülere benzer yaratıklarla karşılaşmamız, içinde barındırdığı etik sorunlarıyla bugün için en fazla çekinilen türlerden biri. Bunu teknoloji devlerinin patronları söylüyor. Ama bu türün ortaya çıkmasından uzağız. 

3 Temmuz 2019 Çarşamba

https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/insan-ile-makinenin-birlesimi-cyborg-421670.html

 

Yapay Zeka

İnsanlar gibi çalışan ve tepki veren sistem:

Yapay zeka

Makinelere öğrenme boyutu kazandıran yapay zeka, yıllardır her alanda karşımıza çıkıyor. Kısaca "AI" denilen sistem fark edilse de edilmese de insanları yönlendiriyor.

Yapay zeka, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun farklı faaliyetleri canlılara benzer şekilde yerine getirmesini sağlıyor. İngilizcesi "artificial intelligence" olan yapay zekaya kısaca "AI" deniyor.

İnsanın zihinsel ve biyolojik özelliklerinin yazılımlar aracılığıyla makinelere aktarılmasını sağlayan yapay zeka, sinir ağları, veri ve algoritmik yöntemler aracılığıyla makinelere öğrenme yetisini kazandırıyor.

Hayatın her alanında karşımıza çıkan yapay zeka ile ilgili merak edilen soruları, Dijital Araştırmalar Derneği Başkanı Gökhan Yücel yanıtladı.

Yapay zekayı nasıl tanımlıyorsunuz?

Makinelere öğrenme boyutunu kazandıran yapay zekayı 2 temel başlıkta açıklayabiliriz. Bunlar makine öğrenme ve derin öğrenme. Yapay zekayla birlikte insan, öğrenen ve "akıllı" tercihler yapabilen tek varlık olmaktan çıkıyor denebilir. Yapay zeka aslında hayatımızda bizi neredeyse her alanda çevreliyor. Farkında olsak da olmasak da bizim adımıza kararlar alıyor, tavsiyelerde bulunuyor.

YouTube’da veya Netflix’te seyredeceğiniz sıradaki videoyu, Facebook ve Twitter’da takip etmeniz önerilen kullanıcıları size yapay zeka uygulamaları sunuyor. Elbette yapay zeka sürücüsüz arabalar, ses, jest ve mimiklerin taklidi, hastalıkların teşhisi, finansal yatırımların optimizasyonu, eğitim, sanat, üretim gibi çok çeşitli konularda karşımıza çıkıyor.

"Dijital dönüşüm kavramlarını yapay zekadaki gelişmeler olmadan doldurmak imkansız"

Yapay zeka artık yüz tanıyabiliyor, ses tanıyabiliyor, konuşabiliyor, dinlediğini anlıyor, duyduğunu metne döküyor, sipariş alıp verebiliyor. Örnek vermek gerekirse Çin’de vatandaşların yüzleri takip edilerek onara vatandaşlık puanı veriliyor. Robotik ve mekatronik yapay zeka ile sibernetik vasıtasıyla bir ilişki kurarak bir bakıma yapay zeka sistemlerini "ete ve kemiğe" büründürüyor. Buna örnek olarak, karşımıza son zamanlarda çıkan ve herkes tarafından tanınmaya başlayan Sophia tarzı robotlar verilebilir. Bugün artık teknoloji ve dijital dönüşüm kavramlarının içini yapay zekadaki gelişmeler olmadan doldurmak imkansız.

Yapay zeka kavramı ne zaman ortaya çıktı?

Bir konunun ortaya çıkışı ve onu markalayan genel kullanıma sokan kavramın icadı iki farklı şey aslında. Yapay zekayı bugüne taşıyan bilimsel altyapı binlerce yıla dayanıyor. Bugün yapay zeka veya teknolojinin genelinde en sık karşımıza çıkan kelimelerden birisi "algoritma". Kulağa çok yabancı gibi gelmesine rağmen ünlü Müslüman alim El Harezm’in isminden türeyen bir kelime. 

Yapay zeka kelimesi ABD'nin 1956 yılında bir grup bilim insanını bir araya getirmesi sonucu doğdu. Makinelerin öğrenmesi ve düşünebilmesiyle ilgili konularda Darmouth’ta düzenlenen toplantıya Marvin Minsky, John McCarthy, Claude Shannon gibi meşhur isimler katıldı. Öncesinde Alan Turing 1950 yılında Mind isimli dergide "Ortaya bir soru atıyorum, makineler düşünebilir mi?" cümlesiyle başlayan bir yazı kaleme aldı. Ne zamanki devletler konunun stratejik ağırlığını keşfetmeye başladı ve büyük araştırma fonları tahsis edildi, yapay zeka herkesin diline dolandı. 

Yapay zeka daha çok hangi alanlarda kullanılıyor?

Her alanda. Bana iş dünyası, sanayi, sanat, spor, aklınıza gelen tüm sektörlerden alanlar sıralayın. Size hemen konuyla ilgili faaliyet gösteren bir yapay zeka şirketi veya girişimi söyleyebilirim. Ancak eğlence, medya, eğitim, savunma, ilaç, sağlık, pazarlama, reklamcılık, finans, otomotiv, ulaşım, lojistik gibi temel alanlarda yapay zeka artık gittikçe yaygınlaşıyor. Çin’deki geniş dağıtım ağları olan depolardaki o inanılmaz trafik tamamen yapay zeka ile hareket eden robotlar tarafından yürütülüyor. İnsansız hava araçlarında yapay zeka sadece pilotajı yapmıyor, hedefi buluyor, aranan hedef olup olmadığını doğruluyor ve etkisiz hale getiriyor.

Gelecekte yapay zeka hayatın içinde ne kadar olacak?

Yapay zeka bugün fazlasıyla hayatlarımızın içinde. Soru şu biz bunun ne kadar farkındayız? Biz konuya biraz magazinsel yaklaştığımız için toplumda yapay zekayı ötede ileride 50-100 senenin konusu olarak görüyoruz. Yapay zeka yüzyıllardır üzerine araştırma yapılan, roman yazılan, altında felsefi, kozmolojik ve ilahiyata dair önemli izler barındıran bir konu. Olaya sadece açma kapama düğmesi olan robotlardan ibaret sanmamak lazım.

Yapay zeka iş sektöründe insanların yerine geçecek mi?

Son zamanlarda uluslararası bazı danışmanlık ve strateji şirketinin pompaladığı bir bilgi var. 2030’da yapay zeka 15.7 trilyon dolar büyüklüğünde bir katma değer yaratacak. Şirketleri, devletleri bu konuda danışmanlık alma ihtiyacı hissettirmek için baya iyi bir pazarlama yolu ama çok da gerçekçi değil. Yine de bu yapay zekanın hızla geldiği noktayı görmemezlikten gelmeyi gerektirmez. Elbette ne zaman ki herhangi bir teknolojik gelişme insanın yaptığı işi daha hızlı ve verimli yapmaya başlasın, tartışma mesela öğretmenlik mesleği ortadan kalkıyor mu seviyesine iniyor. Tekillik tarzı kavramlar ve konunun biraz daha apokaliptik yani kıyamet senaryosu tarafındakiler, yapay zekayı her konuda olduğu gibi burada da insanlık için bir tehlike olarak görüyor. Aynı fikirde değilim. Her yeni teknoloji aldığı istihdam kadarını bir şekilde sağlar. Bunun için eğitim konusu önemli. Yapay zeka ve ilgili tüm başlıklarda yetişmiş, kaliteli iş gücü oluşturmak gerekiyor.

Türkiye'nin yapay zeka stratejisi ne olmalı?

Strateteji konusu önemli. Son 3-4 sene içinde yaklaşık 40 ülke yapay zeka ülke stratejisini yazdı. ABD ile başladı, Fransa, Rusya derken Çin, Japonya, Avrupa Birliği detaylı yapay zeka stratejilerini yayınladılar. Çin’e ayrı bir başlık açmak doğru olabilir. Çünkü bugün artık dünyanın en büyük 20 teknoloji şirketinin 9’u Çin şirketi. 2017’de dünyadaki tüm yapay zeka yatırımlarının %47’si Çinli şirketlere gitti. Bu büyük bir rekabeti de beraberinde getiriyor. Liderlik için hangi stratejik adımları atmak gerek? Eğitimde, girişimcilikte, sanayide, savunmada...

Bunları gerekli etüdleri yaptıktan ve ihtiyaçları belirledikten sonra stratejik bir dille anlatmak gerek. Türkiye’nin yapay zekada en başarılı olduğumuz çalışma alanlarını bularak bu noktalarda dünya liderliğini perçinleyeceğimiz stratejileri geliştirmesi lazım.

"Araştırma merkezleri kurmak, üniversitelere daha fazla kaynak sağlamak önemli"

Öncelikle araştırma merkezleri kurmak, üniversitelerde konuya daha fazla kaynak, yer ve zaman ayırmak, özel sektörü yatırım yapmaya motive etmek gerek. Ancak Türkiye’nin 2023 ve ilerisinde 2071’e kadar stratejik bir duruşu olacaksa, bahsettiğimiz tarih yaklaşık 50 yıl sonrası olduğu için o günkü şartlar altında yapay zekayı muhakkak hesaba katmak gerekecek. Yapay zekasız o tarihlerde hedeflediğimiz stratejik duruşu göstermek, hamleleri yapmak pek mümkün olmayacak. 

İlhan Güzel - Gülçin Sakarya /

17 Eylül 2018 Pazartesi 10:10  TRT Haber

https://www.trthaber.com/haber/bilim-teknoloji/insanlar-gibi-calisan-ve-tepki-veren-sistem-yapay-zeka-385027.html

 


CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...