Beyin Göçü:
"Her şeye rağmen iyi ki gelmişim
demek zor"
Boğaziçi eylemleri, beyin göçü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Almanya'ya yerleşen ODTÜ ve Boğaziçi mezunlarına yaşananlara dair görüşlerini ve gelecek perspektiflerini sorduk.
Almanya'ya yerleşen mezunlar Türkiye'de yaşananlara ne diyor?
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Melih Bulu'nun rektör
olarak atanmasına karşı başlattıkları protesto eylemleri iki ayı aşkın süredir
devam ediyor. Boğaziçi öğrencilerinin eylemlerine yönelik polisin geçtiğimiz
haftalardaki sert müdahalesi ve beraberinde dile getirilen akademide liyakata
değer verilmediği şeklindeki eleştiriler ise Türkiye'de beyin
göçünü tartışmaya açtı.
İstatistikler de şansını yurt dışında denemeye karar veren
"nitelikli iş gücü"nün artış eğiliminde olduğuna işaret ediyor.
Metropoll Araştırma Şirketi'nin Ocak ayı anketine göre,
Türkiye'de halkın yüzde 47'si yurt dışında okumak veya çalışmak istiyor.
Ebeveynlerin kendileri ya da çocukları için tercih ettikleri
ülkelerin başında ise Almanya geliyor. Ancak, Almanya-Türkiye arasındaki göç
yolunun tarihi epey eskiye dayansa da bu kez işçi göçü değil, "beyin
göçü" gündemde.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayhan Kaya'ya göre,
Almanya'daki Türkiye toplumunun varlığı bu ülkenin tercih edilmesinde önemli
rol oynuyor.
Kaya, bu durumun uluslararası göç teorilerinde sıklıkla
kullanılan "Toplumsal Ağlar Teorisi"yle açıklanabileceği görüşünde.
"Göçmenler kalifiye olsunlar veya olmasınlar genellikle var
olan birtakım toplumsal ağları takip ederek kendi göç güzergâhlarını
belirlerler.
Almanya, 1960'lı yıllardan bu yana Türkler için Avrupa'dır"
diyen Kaya, özellikle Berlin'in eğitim olanaklarının fazlalığı, çok kültürlü,
kozmopolit ve zengin kültürel hayatıyla gençleri çektiğini ifade ediyor.
Kaya'ya göre, bu kentteki Türk varlığı da gençlerin son yıllarda
Berlin'e göçünü etkileyen en önemli
nedenlerin başında geliyor.
Nitelikli iş gücünün, Berlin'in yanı sıra Düsseldorf, Köln,
Frankfurt gibi büyük kentleri de sıklıkla tercih ettiği görülüyor.
Peki, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden mezun oldukları
halde, başka bir ülkede gelecek kurmaya karar verenleri "sıfırdan
başlamaya" iten nedenler neler?
"Konuşmak için heyecanımızı
yitirdik"
Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği mezunu
olan Selim Özgen için bu adımı atmaya karar vermek çok da kolay olmamış.
Özgen, Atatürk İlke ve İnkılapları Tarihi Enstitüsü’nde yüksek
lisansını, ODTÜ'de de doktorasını tamamladıktan sonra 2017 yılında Almanya'ya
gelmiş.
Özgen, "Özellikle Gezi Parkı protestolarından sonra bizim
gibi bir şeyler söylemek isteyenlerin çok da dinlenmeyeceğine dair bir hayal
kırıklığı oluşmuştu" diyor.
Kendisinin de mezunu olduğu üniversitede yaşananların ise
beklenen bir gelişme olduğunu ifade ediyor ve Boğaziçi’nde yaşananları da
"Hükümetin sıkışması, herhangi bir gündem eksikliği hissetmesi durumunda
dokunmayacağı, tabu olarak kalan hiçbir konu olmadığını gösteren bir şeydi
benim için" sözleriyle değerlendiriyor.
Gençleri haklı bulduğunun altını çizen Özgen, "Akademik
özgürlük kaybolduğu zaman kolay kolay geri gelecek bir şey değil ve etkileri de
uzun erimde görülecek bir şey. Gençlerin bu dediklerinin anlaşılmamasının
onları ne kadar küstürdüğünü tahmin edebiliyorum" diye ekliyor.
Almanya'da bir otomotiv firmasının otonom sürüş sistemleriyle
ilgili bir projesinde çalışan Selim Özgen, Türkiye'nin geleceğine ilişkin
ümitsizliğini ise "Son dönemde bir şeyler üzerine konuşma heyecanımızı
yitirdik" sözleriyle anlatıyor.
"Eskiden de siyasetin çok iyi gitmediğinin farkındaydık,
ama artık konuşmak için bir hevesimiz kalmadı. Demek ki o kızgınlık hali de
aslında insanın bir şeyleri düzeltme isteğiyle alakalıymış" diyen Özgen,
yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, yakınlarını ve sevdiklerini geride bıraktığı
için "iyi ki gelmişim" demenin de çok zor olduğunu ifade ediyor.
"Yazacağınız pankartı bile 10 gün
düşünmeniz gerekiyor"
Ezgi Ünsal için ise Türkiye'den gitme kararında anne olmak
belirleyici olmuş. ODTÜ Gıda Mühendisliği mezunu olan Ünsal, geçen yıldan bu
yana eşi ve 5 yaşındaki oğluyla Düsseldorf'ta yaşıyor ve küresel bir gıda
zincirinde iş geliştirme müdürü olarak çalışıyor.
Ünsal, "Kendi çocukluğumu ona veremeyeceğimi fark
ettim" diyor oğlu için. Öğrencilik döneminde kendisinin de ODTÜ'deki
protestolara katıldığını söyleyen Ezgi Ünsal, "Şimdiyse, bir anne olarak
çocuğumun gelecekte üniversitede eylemlere katılmasını engellemeye
çalışırım" diyor ve ekliyor:
- "Biz söylemek istediğimizi söylerdik, bundan da
korkmazdık. Şimdi ise yazacağınız pankartı bile 10 gün düşünmeniz
gerekiyor."
Yurt dışına çıkış kararını almak kolay olmasa da çocuğunun daha
eşit şartlarda eğitim alabilmesi ve kendini daha özgürce ifade edebileceği bir
ortamda büyümesi Ezgi Ünsal ve eşi için en büyük motivasyon olmuş.
"Türkiye'de eğitimli olmanın herhangi bir
saygı değeri kalmadı"
"İstediğimiz saygı görmek, değer görmek… Eğitim almış
insanlara eskiden toplumun da bir saygısı vardı. Ama artık Türkiye'de eğitimli
olmanın ya da belirli bir bilgi birikimine sahip olmanın herhangi bir karşılığı
yok, bir saygı değeri yok."
Bu sözler ise bir başka ODTÜ mezununa ait. ODTÜ Felsefe
Bölümü'nden mezun olan Zeki Öztürk, yine aynı üniversitenin Humboldt
Üniversitesi'yle ortak Sosyal Bilimler yüksek lisans programını Berlin’de
tamamladıktan sonra Türkiye'ye dönmeyi tercih etmiş.
Ancak özellikle 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden
sonra yeniden Almanya'ya gelmeyi ciddi ciddi düşünmeye başladığını söylüyor.
Yaşadığı hayal kırıklığını, "Önümüze Recep Tayyip Erdoğan mı Ekmeleddin
İhsanoğlu mu diye bir oy pusulası kondu. Bu ikisi de benim yaşamak istediğim ya
da görmek istediğim Türkiye'nin paydaşları değildi ve o zaman aslında 'evet bu
ülkede yönetim benim için uygun değil, ama buna alternatif oluşturacak bir
siyasal ortam da yok' diye düşündüm" sözleriyle ifade ediyor.
Boğaziçi protestolarında yaşananlara ise şaşırmamış Zeki Öztürk.
"Zamanında belki ODTÜ biraz marjinalize ediliyordu, ama bugün bu
Boğaziçi'nde oluyor ve bazı üniversiteler susuyor. Yarın bir gün başka
üniversitelere de sıra gelebilir" ifadelerini kullanıyor.
2017'de Almanya'ya yerleşen Öztürk, Türkiye'den ayrılma
kararında fiziksel koşullardan çok, artarak devam eden baskı ortamının
belirleyici olduğunu vurguluyor ve şöyle devam ediyor:
- "Türkiye, tek bir profilin, tek bir inanışın, tek bir
tipin yaşadığı bir ülke değil. Türkiye tam bir mozaiktir. Fakat gördüğüm şu ki;
farklı görüşleri zaten kabul etmiyoruz, ama galiba artık varlıklarını dahi
kabul etmek istemiyoruz."
"Mücadele yalnızca ülkede
kalınarak yürütülmüyor"
Frankfurt'ta yaşayan Oya Aytürk de Boğaziçi Üniversitesi Kimya
Mühendisliği mezunu. Mezunu olduğu okulda yaşananlar için "Öğrencilerin
haklı davalarını yakından takip ediyorum ve destekliyorum" diyor. 35
yaşındaki Aytürk, yüksek lisansını tamamladıktan sonra, staj için geldiği
Almanya'da kendisine yapılan iş teklifini kabul edip yeni bir hayata başlamayı
tercih etmiş.
Sonrası ise Almanya'daki Türk toplumu için tanıdık bir hikâye.
"Bir iki sene çalışıp dönerim" diye geldiği Almanya macerasının 10
senedir sürdüğünü söylüyor, "Dönmek için gereken motivasyonu bulamadım
kendimde hiçbir zaman" diyor.
Kimyevi ürünler üreten çok uluslu bir firmanın araştırma
geliştirme departmanında teknoloji uzmanı olarak çalışan Oya Aytürk'e göre, ülkeden
ayrılmak ise ne düşünüldüğü kadar kolay bir karar ne de tercih edilebilir bir
durum.
- "Kendi potansiyellerini kullanabilecekleri alanlar
sağlansa insanların isteyerek ülkelerini terk edeceklerini düşünmüyorum"
diyor. Aytürk "Biz de sonuçta zor bir yol seçiyoruz. Gelip sıfırdan bir
hayata başlamak, dilini konuşmadığınız bir ülkede yaşamak çok da zevk alınarak
yapılan şeyler değil" diye ekliyor.
Kendi iç sorgulamasını da yaptığını anlatıyor Aytürk.
"Acaba Türkiye’de kalıp bir şeylerin savaşını mı vermeliydik?" diye
çok düşündüğünü, ama sonra yurt dışında olma düşüncesiyle barıştığını ifade
ediyor ve şöyle devam ediyor:
- "Memlekete hizmet etmek istiyorsanız bunu illa memleketin
içinde yapacaksınız diye bir şey yok. Ben bu yaşımda ve bu üretkenliğimde
Almanya’da çalışıp, sonra ilerde Türkiye’ye dönüp aslında çok daha iyi bir
şekilde ülkede üretimde bulunmaya devam edebilirim."
Aytürk, bu dönüşün "manalı" bir biçimde
gerçekleşmesi gerektiğinin de altını çiziyor:
- "İnsanların kendilerini verimli ve manalı
hissedebilecekleri şekilde dönmeleri lazım. Ama bu konuda bocalıyoruz. Çünkü
kendimize o alanı bulamıyoruz şu an Türkiye'de" diye konuşuyor.
Sinem Özdemir
06.03.2021
© Deutsche Welle Türkçe
https://www.dw.com/tr/beyin-g%C3%B6%C3%A7%C3%BC-her-%C5%9Feye-ra%C4%9Fmen-iyi-ki-gelmi%C5%9Fim-demek-zor/a-56786909?fbclid=IwAR3-mh7WVh8uoIcoKEIV6RwIQC79oGXmsyY83lszvY9PaBdU1vz1fP9sqTg
______________________________________________________________________________________________________________