KÖY ENSTİTÜLERİNDE YURTTAŞLIK EĞİTİMİ..
·
Öğrencileri dersliğe kapatarak
kuramsal yurttaşlık bilgileri ezberletme yerine, enstitüde çeşitli amaçlarla
yapılan çalışmalarda onları görevlendirip etkin duruma getirerek topluma ve
kendilerine yararlı yurttaşlar olarak yetiştirmek gerekiyordu.
·
Böylece yurttaşlık bilgilerini
iş içinde iş aracılığıyla yaşam içinde kazanmaları sağlanabilirdi.
·
Orada yönetimin öğrencilerin
yetişmesi için gösterdiği özen ve onlara tanınan özgürlük karşısında
öğrenciler, çalışkanlıkları, becerileri ve aldıkları sorumluluklarla bilinçli
birer birey olmanın örneğini veriyordu.
·
Programın amaçlarında devletin
yurttaşa karşı olan görevleri ağırlıklı olarak yer alıyor."Yurttaşlık bilgilerini kazanan öğrenciye, aile, okul,
köy ve kent yaşamının çeşitli alanlarında gerekli gözlem ve incelemeler
yaptırılarak, yurttaşlık haklarının öğrenilmesi, öğrencilerin bu haklardan
yararlanabilecek ve kendi görevlerini de yapacak bilime ulaşmaları
sağlanmalıdır" deniyor.
ENSTİTÜLERDE YAŞAMA GEÇİRİLMİŞ KİMİ İLKELER ŞUNLARDI:
•
Öncelikle ulusal bağımsızlığın anlamına uygun bir ahlak alışkanlığı vermek için
bireyler yurduna karşı olan bu görevi yapabilecek bir eğitimden geçmelidir.
•
Çalışmanın mutluluk kaynağı, tembelliğin yıkım olduğu, her bireyin aynı
derecede saygıdeğer görülmesi ve el işi gören emekçilerin topluma hizmetinin
kafa ile çalışanlar kadar büyük olduğu.
•
Başkalarının yaptığı işleri kişisel duygulardan sıyrılarak değerlendirmek, her
olayda doğruyu, iyiyi bulmak gerektiği.
•
Alınan bir işi savsaklamak, eksik yapmak ya da başkasının üstüne yüklemenin
çıkarcılık olduğu.
•
Kişisel yararını topluluğun çıkarından üstün tutanların kurdukları yönetimin ve
toplumun yıkılmaya mahkûm olduğu.
•
Gerçeği olduğu gibi görüp, her yerde ve her zaman doğruluktan ayrılmamak,
içtenlikli olmak, başkalarının da ayrılmasına olanak vermemek, doğru ve iyiyi
bulduğunu çekinmeden söylemek gerektiği.
•
Gösteriş ve şarlatanlığın birey ve toplum için öldürücü olduğu.
•
Gerçeği candan sevmenin, onu her zaman aramanın ve ona gitmenin en büyük başarı
ve mutluluk kaynağı olacağı
•
Sosyal adalet, toplumsal doğruluğun en güzel deyimidir; insanlar için azık
kadar gereklidir.
•
Düzen ve disiplin, doğru olanı yapmak, doğru olana uymak başarının sırrıdır.
•
Aile toplumun çekirdeğidir.
Aileye
maddi ve manevi zarar getirecek her türlü hareket, topluma ve insanlığa karşı
büyük suçtur.
•
Herkesin sağlığını koruması doğanın yüklediği bîr görevdir.
·
Kendine bakım, beden, giyim ve
eşya temizliği bunun ilk koşuludur.
·
Bedeni güçlendirip
güzelleştirecek hareketler yapmak gerekir.
•
Zevk veren zehirleri kullananlar, kendi yaşamlarını tehlikeye sokarlar,
insanlığı ve toplumlarını soysuzlaştırırlar.
•
Başkalarının başarısına sevinmeye kendimizi alıştırmalıyız:
·
Kıskançlık, ilkelliğin en
aldatmaz kanıtıdır.
·
Başarı gösterenlerden daha
iyisini yapmaya çalışmak ilerleme kaynağıdır.
·
Birbirine yardım edenler, iyilik
sevenler birlikte yükselirler.
•
Kendine egemen olmak her çeşit erdemin temelidir.
·
Öfkeyi çabuk geçirmek ve etkisine
kapılmamak, olgunluğun göstergesidir.
·
Kin ve öç insanı alçaltır
•
Büyüklenme bir küçüklüktür.
·
Ahlaklı insan kendini olduğundan
fazla görmez.
•
Söyleneni dinlemek, başkalarının inançlarına saygı göstermek, yapılan yerinde
eleştirileri hoş karşılamak toplumsal bir görevdir.
·
Başkalarıyla alay etmek,
dedikodu yapmak, ahlakça düşüklüktür.
•
Geleceği düşünmek ve önlem almak, kendini sevmeyi saymayı, bilgili ve erdemli
olmayı amaçlamak mutluluk kaynağıdır.
•
Güzellik zevki, ahlak duygusunun yardımcısıdır.
•
Gösteriş ve savurganlık toplum ve birey için yıkıcıdır.
·
Yapıcılık tutum ve artırma ile
olur.
·
Cimrilik kötü bir alışkanlıktır.
•
Sevecenlik ve acıma insanlığın yüksek niteliklerindendir. İnsanları birbirine
bağlayıcı bir güçtür vb.
·
Köy Enstitülerinde bir ahlak ve
töre dersi yoktu.
·
Yukarıdaki yurttaşlık ilkeleri
öğrencilere ezberletilmiyordu.
·
Ama bunlar oradaki düzende
yaşanıyordu.
·
Öğrenciler bu alışkanlıkları;
eleştiri toplantıları, imeceler ve büyükler, küçükler arası ilişkilerde, günlük
yaşamın çeşitli etkileri içinde sağlıklı olarak kazanıyordu.
·
Enstitü topluluğu bu yapıda
olduğu için öğrenciler böyle yetişiyordu.
Pakize
TÜRKOĞLU, Tonguç ve Köy Enstitüleri,s.280-283
Pakize Türkoğlu, 1927 yılında Antalya, Gazipaşa, Göksenir
Yaylası'nda doğdu 1944'te Antalya Aksu Köy Enstitüsü'nü, 1947'de Ankara
Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü bitirdi. İlk, orta ve yüksek öğretim
kurumlarında yönetici ve öğretmen olarak 35 yıl çalıştı Marmara Üniversitesi
Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi iken,
1985'te emekli oldu 1998'de, Tonguç ve Enstitüleri adlı yapıtıyla, Türkiye İş
Bankası "Toplum ve İnsan Bilimleri" büyük ödülünü aldı.
Eğitimci yazar Pakize Türkoğlu Köy Enstitüleri
anılarını anlatıyor
https://www.youtube.com/watch?v=Hy633RdDjcc