. - Ebeveynlerİn Çocuklarını Sosyal Medyada Teşhİrİ
§
Bilgi
iletişim teknolojilerinin git gide gelişmesi iletişim kolaylığı sağlamasının
yanı sıra, sosyal medyada "hakların ihlal" edilmesini de ortaya
çıkarmaktadır.
§
Özel
hayatını çocuğu ile renklendiren ebeveynler popülerlik uğruna çocuklarını da
sosyal paylaşım sitelerine yüklemekte, doğar doğmaz çocuğu adına hesaplar
açmakta ve onun adına fotoğraflar paylaşmaktadır.
§
Çocuğun
her anını sosyal medyada paylaşma dürtüsüne engel olamayan ebeveynler
(özellikle anneler) çocukları için bir tehdit unsuru olmaktadırlar.
§
Paylaşımların
kötü amaçlar için kullanılmasını hiçbir ebeveyn istemez. Buna rağmen sürekli
çocuğunu paylaşan ebeveyn modeli aynı zamanda psikolojik olarak paylaşım
konusunda kendini engelleyememekte, rüştünü bu şekilde ispat etme yarışına
istemsizce girmektedir.
§
Hızlı
bir değişim içerisinde olan dünyada sosyal medya ve kullanım biçimleri
değişirken, çocuğun konumu da sürekli olarak değişmektedir.
§
İnternetin
içine doğan, büyüyen çocuklar ister istemez bu sanal ağın içerisindedir.
§
Bazı
ebeveynler psikolojik doyum amacıyla sosyal medyada çocuğu ve ebeveynliği ile
ilgili paylaşım yaparak onaylanma ihtiyacı duyabilmektedir.
§
Ebeveyn
çocuğu ve ona verebileceği zararı öngöremez.
§
Sosyal
medyanın tehlikeleri de sadece ebeveynin çocuğunu paylaşmasından ileri gelmeyecektir.
§
“Sharenting”
kelimesi İngilizce’de share paylaşmak ve parenting ebeveynlik kelimelerinin
birleşiminden türetilmiş, çocuğa dair hikaye ve görselleri sürekli sosyal
medyada paylaşan bir ebeveynlik anlayışını ifade eder.
§
Bir
çocuğun kişisel bilgileri asla halka açık olmamalıdır. Bu kişisel bilgiler
sitenin hiçbir yerinde görünmemelidir
§
Her
anı sosyal medyada ebeveyn tarafından sergilenen "çocuğun mahremiyet
hakkının ihlali" ile Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 1989 ve
“unutulma hakkı” çerçevesinde çocuğun ihlal edilen hakları üzerine
yoğunlaşılmıştır.
§
Sosyal
medyada Facebook, İnstagram hesaplarına erişimin mümkün olduğu uygulamalar
aracılığıyla dijital dünyanın izinden giden, hatta sürüklenen bir çocukluk
ortaya çıkmıştır.
§
Fransız
emniyeti ailelere yönelik “Çocuklarınızın fotoğraflarını Facebook’ta paylaşmak
güvenli değil… Çocuklarınızı koruyun” mesajıyla farkındalık oluşturmaktadır.
§
Türkiye’de
ise yeni yeni konuşulmaya başlanan çocuğun sosyal medyadaki mahremiyet konusu
ebeveynler için özellikle boşanma ve veraset durumları söz konusu olduğunda
gündeme gelen bir husustur.
§
İnternet
yasaları ve internet etiği uzmanı Eric Delcroix (2016) BBC News’te4; çocukların
ebeveynlerine, fotoğraflarını sosyal medyada paylaştıkları için dava edebileceğini
ifade etmiştir.
§
Aynı
zamanda empati yapmaları gerektiğini ve çocuklarının paylaştıkları
fotoğraflarının paylaşıma açılmasını ileriki dönemde istemeyebileceklerini
belirtmiştir.
§
Fransa
Le Figaro gazetesi de bu konuda “Çocuklar bazı dönemlerinde fotoğraflarının
çekilmesini ve o fotoğrafların paylaşılmasını istemez” şeklinde bir başlık
atarak duruma farkındalık kazandırmıştır.
§
Çocuk
hakları, insan hakları çatısı altında özel bir hak alanı olarak
kavramsallaştırmıştır.
§
Türk
Medeni Kanununda çocukları aileleri tarafından ihmal ve istismardan koruyan
maddeler bulunmaktadır. Çocuğun korunmasına ilişkin olarak 346. maddede
“Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma
çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun
önlemleri alır” hükmü yer almaktadır.
§
Çocuk
Hakları Sözleşmesi’nde çocukları ilgilendiren tüm etkinliklerde çocuğun yararı
fikrine odaklanılır. Çocuk yararı kavramıyla çocuğun kısa vadeli çıkarı
kastedilmemiştir. Geniş kapsamlı gelecekteki ve toplumsal çevredeki “çocuk
yararı” kastedilmiştir.
§
1961
Anayasasının 35. maddesinin II. fıkrasında “devlet ve diğer kamu tüzel
kişileri, çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar”
ana ilkesini getirmiştir.
§
1982
Anayasasının 41.maddesinde “Çocuklar başta olmak üzere, ailenin her bir ferdi
temel insan hakları, birey ve vatandaşlık haklarına sahiptir” ilkesi yer
almaktadır.
§
Medya
ortamlarında çocuk ve haklarının korunması adına yapılacak iki temel husus
sayabiliriz. İlki çocukların gelişimlerine zarar verebilecek içeriklere maruz
kalmaktan korunmaları iken bir diğeri ise medya içeriklerine konu olan
çocukların korunmasıdır.
§
Haber,
televizyon programları ve reklamlarda yer alan çocukların görebilecekleri
zararların belirlenmesi ve bunlardan kaçınılması için uyulması gereken
kuralların oluşturulması için çalışılmaktadır.
§
Bireysel
medyadan da "ebeveynlerine karşı" korunmaları gerekebilmektedir.
§
“Unutulma
hakkı” ile çocuklar reşit oldukları an itibari ile mahkeme kararı ile internet
üzerinde bulunan gönderi ve fotoğrafların içeriklerinin tamamen kaldırılmasını
talep edebilirler.
§
Unutulma
hakkı “kişisel verilerin korunması hakkının” temelinde ele alınmaktadır.
§
Unutulma hakkı ve kişisel verilerin korunması
iki ortak noktada ele alınabilir. Her iki hakkın özünde, bireyin onurlu
yaşaması, kişiliğini serbestçe geliştirmesi ve kişisel verileri üzerinde
özgürce tasarruf etmesi yatmaktadır.
§
“Unutulma
Hakkı” ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin 3 Mart 2016 tarihli kararı şöyledir:
§
-
“...Anayasa’nın 17. maddesinde düzenlenen kişinin manevi bütünlüğü bağlamında
şeref ve itibarının korunması hakkı ve Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü
fıkrasında güvence altına alınan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile
birlikte düşünüldüğünde devletin bireye geçmişte yaşadıklarının başkaları
tarafından öğrenilmesi engellenerek “yeni bir sayfa açma” olanağı verme
hususunda bir sorumluluğu olduğu açıktır... Unutulma hakkı kişilerin manevi
varlıklarını geliştirmelerine bir fırsat vermek açısından devletin pozitif yükümlülüğünün
bir sonucudur... Unutulma hakkı, internet ortamında bir haberin uzun süredir
kolayca ulaşılabilir olması nedeniyle kişinin şeref ve itibarının zedelenmesi
durumunda gündeme gelmektedir. Bu hakkın amacı, internetin yaygınlaşması
ve sağladığı imkânlar nedeniyle ifade ve basın özgürlükleri ile kişilerin
manevi varlığının geliştirilmesi hakkı arasında gerekli hassas dengenin
kurulmasını sağlamaktır.” (AYM GK, B.2013/5653, T.3.3.2016, Bireysel Başvuru
N.B.B. Kararı).
§
Dijital
Yaşamda Çocuğun Var Olmama Hakkı “Mahremiyetin Yıkılışı”:
§
Yaşanan
paylaşımların fazlalığı ve çocuk haklarının beraberinde de mahremiyetinin
ihlalinin doğurabileceği sonuçları kestirebilmek yakın zamanda mümkün değildir.
§
Ancak
akla ilk gelen siber zorbalık, akran zorbalığı ve sanal zorbalık olmaktadır.
Lakin unutulan hatta atlanan nokta çocukların ilerleyen dönemlerde aileleri
tarafından ilk doğdukları andan itibaren fotoğraflarının paylaşılması
olmaktadır.
§
Daha
doğmadan çocukları adına alınan hesaplar, paylaşılan fotoğraflar ve videolar
çocuk 18 yaşını doldurduğu andan itibaren ebeveyni için bir tehdit unsuru
olabilmektedir.
§
UNICEF
2017 yılında yayınladığı raporda “Her çocuk, dijital dünyanın sunduğu
olanaklardan faydalanabilmeli ve kendilerini bekleyen çevrimiçi risklerden
korunmalıdır” (Unicef, 2017) temel savına ters düşen durum ise ebeveynlerin
anlık olarak çocuğun fotoğraf ve videolarına erişimi herkesle paylaşmalarıdır.
§
Mahremiyetin
sınırlarını gizlilik belirler.
§
Mahremiyet
ise bir kimsenin kendi alanının bölünmemiş özerkliğinin bölgesidir.
§
Bu
alandaki hesaplaşma “ben kimim” “neyim” gibi sorgulamaları içerir.
§
Çocuğun
her halini sosyal medyada paylaşan, paylaşma dürtüsünden kendini alıkoyamayan
ebeveyn modeli sharenting’tir.
§
Çocuğun
mahremiyetinin bir problem haline gelmesi ileriye dönük olsa da, çocuğun iyi
olma halini anlamak adına bazı önlemler alınması gerekmektedir.
§
Ebeveyn
çocuğunun kişisel bilgilerini çevrimiçi paylaşma konusunda kendi karar alır.
§
Ebeveynler
her zaman koruyucu değildir. Çünkü çevrimiçi paylaşımlar çocuklara zarar
verebilir.
§
Bazı
ebeveynler çocuklarının yaşamlarını paylaşmalarının da ötesinde "hobi
olarak" da sosyal medyada paylaşım yapabilirler.
§
Bu
tarz paylaşımlar “ebeveynlerin çocuklarının mahremiyetini bu kadar düşüncesizce
ihlal etmeleri nasıl mümkündür?” sorusunu akıllara getirir.
§
Ebeveynler
çocuklarının hayata gelmelerini kutlamanın bir yolu olarak paylaşımlar
yaparken, diğer yandan gelecekte bunun çocukları için ne gibi sonuçları
olabileceğini düşünmemektedirler.
§
Birçok
ebeveyn çocuklarının fotoğraflarını doğumdan hemen sonra paylaşmaktadır. Hatta çocuk
daha doğmadan ultrason resimlerini dahi paylaşan ebeveynler bulunmaktadır.
§
Ana
babalar yanı sıra sağlık personeli (özellikle kadın doğum uzmanları ve doğum
fotoğrafçıları) kendi çocukları olmasa dahi daha çok reklam amaçlı kontrolsüzce
bir başkasının çocuğunu paylaşabilmektedir. Bu fotoğraflarda "dünyanın her
yerinde" #hashtag “etiketleme” sayesinde ulaşılır hale gelmektedir.
§
Çocuklarının
fotoğraf ve videolarını sürekli paylaşması sonucu çocukları istemeden de olsa
tehlikelere açık hale gelmektedir.
§
Çocuğunun
bir başkası tarafından tüm gelişim evreleri takip edilebilmekte ve çocukları "pedofilerin"
öznesi olma konumuna sürüklenebilmektedir.
§
Ebeveynler
şimdi ve gelecekte bu paylaşımlar ile çocukların mahremiyet hakkını ihlal
etmektedir.
§
Şu
anda bu ebeveyn faaliyetlerinin gelecekteki sonuçlarını tahmin etmek mümkün
değildir. Temel risk çocuğun gizliliğini kaybetmesiyle ilişkisidir.
§
ALINTI: Cansu
Dursun
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1335778