KUŞADASI’NDA,
YAĞMA HASANIN BÖREĞİ
Kuşadası,
Aydın ilinin Ege adalarını 20 kmlik körfeziyle, kuzeyde Kalafat Dağı, güneyde
Samson Dağı Dilek Ulusal Parkı kollarıyla kucakladığı yerdir.
Burası öyle
bir yer ki, Doğuda Tüllüoğlu Dağı, zeytinliklerle, incir bahçeleri,
kirazlıklar, bağlarla örülü Kirazlı, Soğucak, Yaylaköy, Caferli Tepelerini
arkasına almış, Türkiyenin en iri, en tatlı şeftali, mandalina bahçelerinin
döşeli olduğu sulak, verimli Karaovası bulunur.
1955 li
yılllarda denizin yararlarının ayırdına varan Aydınlılar, özellikle Nazillililer,
Sökeliler önce Kuşadası içindeki Kesedağ, Türkmen, Yatlimanı, sonraları
Pilavtepeye doğru yapılarını kondurarak, kentin içini çok katlı. yapılarla
doldurdurmuşlardır.
Sonra, 20 km
boyunca kumsalı olan en verimli topraklar olan Karaova da Türkiyenin en büyük
yazlığı olan Nazilli Dinlence Köyünü, Kadıkalesi denilen Anaia antik kentini,
sarıp içine alacak biçimde kondurmuşlardır.
Bunu
izleyenler öteki yatırımcılar, yazlıkçılarca doğanın bağrına her eklenen
yazlıkla Kuşadası’nı hançerleyerek, deniz kıyısındaki kumsaldan Yaylaköy,
Soğucak, Caferli tepelerine doğru diktikleri depreme dayanıksız iki, üç katlı
yazlık evlerle meyve, zeytin bahçelerine yayılmaya başlamışlardır.
Böylece,
Türkiyenin önde gelen göz bebeği tarım alanlarından Karaova şeftali bahçeleri,
betonarme yapı ormanına dönüşmüştür, dönüşmektedir.
Güneyde, Dİlek
Yarımadasının bağrında Davutlar ile Güzelçamlı kentleri her yıl genişleyerek
yemyeşil doğayı ak yapılarla ortadan kaldırmakta, ortalığı silip süpürmektedir.
Bununla
kalmamış, güney-doğudaki Ağaçlı köyünden doğru Söke, tepelerden doğru Kuşadası’na
çok katlı apartmanlarla sarkmaya başlamıştır.
Kuşadası ile
doğası her yandan tam bir kuşatma içinde yok edilmektedir.
Çevresine
yazlıkları kondurdukları, Tetis Denizinin son kalıntısı Kocagöl, kaşık gölüne
dönüşmüş, Yumurtatepe yanardağı taş ocakları ile yapıların saldırısına
uğramıştır.
Kişisel
kazancını, doğa güzelliklerini yok etmekten üstün gören, yeni yetme yapımcılar,
kalan yeşil ile doğa anıtlarına doğru diktikleri bol kazançlı betonarme yapılarıyla
saldırıya geçmişlerdir.
Yeter ki
arkana yaslanacağın, bir dayı, siyasi gücü al, yerelleri yaptığın bağışlarla
sustur, her işi kılıfına uydur, yapılaşma yasaklı yerlere bir koyup, yirmi
alacağın konutları kondur sat, çok çok geberircesine kazan, boğazına kadar
dolara boğul, yetmesin, bir daha bir daha, daha çok daha çok diyerek, çoğunuz
doğmadığınız, göçerek geldiğiniz bu eşsiz Kuşadası doğasını bir daha geri
gelmemecesine yok edin.
Şuna yanıyorum
ki, bu gibi çıkarcılara, kurdukları düzenle, işini kılıfına uydurarak sürdüren
bu yolsuz, yöntemsiz, özensiz, doğaya saygısız, talancı kişilere de başarılı iş
adamı densin, toplumdan saygı görsünler.
Sen, siz ey
doğa talancıları, çıkarcılar, yediğiniz halt için hiç sorgulanmayın, göğsünüzü
gere gere aramızda dolaşın.
Son olarak
Kirazlı yolu üzerinde ormanlar, zeytin bahçeleri yok edilerek çok katlı
apartmanlara dönüşürken, Kuşadası göbeğinde yeşil kalmış, deprem üreten ana
kırıklarıyla depremlerin savaş alanı olan yemyeşil Kalafat Dağı son yıllarda
türeyen özellikle Eviz Yapının ele geçirmesiyle lüks yapılaşma saldırısı
altındadır.
Duyuşuma göre
Kalafat Dağına yeni küme konutlar yapılacakmış.
Levhaları
dikilmiş, toprak kazıları sürdürülüyor.
Bu demektir
ki, 50 ile 80 bin kişi kente yamanacak.
Biz Kuşadası,
Davutlar, Güzelçamlı çevre korumacıları olarak, 26 Haziran 2023 pazartesi günü
11-13 arası, yaklaşık 25 kişi Kuşadası’nın sayın, genç başkanı Av. Ömer Günel
ile İbrahimaki de çok verimli bir toplantı yaptık.
Sayın Günel,
bizler gibi doğa, kültür ile sanat sever, korumacı düzgünlüğünden kuşkum
olmayan bir yerel bir yönetici.
Doğa korumacı
ile çevrecilerin tüm sorularını büyük bir sabır, olgunlukla yanıtladı.
Çıkan sonuç şu
ki, biz tüm kısıtlamaları koysak da, arkasına dayılarını, siyasi gücü alan her
girişimci Kuşadası’na talan etmeyi sürdürebiliyor.
Nasıl mı,
yapılaşmaya kapalı alan için kazanç sever girişimci, önce en üst yönetime
yanaşıyor, bakanlıktan 1/100,000 ilk haritayı çıkartarak yasaklı alanı
yapılaşmaya açtırıyor.
Bakanlık ABB
ye 1/5,000 ilk yapılaşma yayılımını düzenlemesini yapmasını buyuruyor.
Aydın
Büyükkent Belediyesi söyleneni yapıyor.
Sonra Kuşadası
yerel belediyeye 1/1,000 lik yerleşim yayılımını bitirmesi buyuruluyor.
Onlar da
verilen buyruklara uyarak tıpış, tıpış denilenleri, yasa, doğa ile
kısıtlamalara uygun olmasa da yapıyorlar.
Kısacası,
"Yağma Kuşadasının böreği".
Kılıfını
uydurursan, yasak, kısıtlama yok.
Sonra, dağda,
bağda, bayırda yollar açılıyor, yamaçta sekiler yapılıyor, ağaçlar kesiliyor ya
da taşınıyor, dağlar kürünüyor, kayalar patlatılıyor, bu doğa soygunu, bir avuç
işbirlikçinin çıkarı için sürdürülüyor.
Kim bunlar,
belli değil mi.
Adıyla sanıyla
belli.
Bunları yapan
kişilere "bey", "beyefendi" deniliyor.
Şimdi bir
deprem bilimci olarak, Kalafat Dağına bakıyorum.
Kuşadası
birinci derece deprem bölgesi.
Daha 2020 de
Sisam da M7,0 büyüklüğünde bir deprem oldu.
Ortalığı kırdı
geçirdi.
Kalafatdağı’ndan
ap açık geçtiği görülen, kırık aynaları deprem üreten kırıklardır.
Kalafatdağı’nı
paramparça eden kırıklar üzerine dikilmesi tasarlanan yapıların yapılmasına en
üst, üst ile alt yönetimler göz yumsa da bizler, "nasıl olsa atı alan
Üsküdar’ı geçmiş" diyerek öylece bakacak mıyız…
Kalafatdağı’nın
doğası göz göre göre yok edilirken öylece izleyecek, üzülecek, aramızda
irdeleyip, dedikodu yapmakla yetinecek miyiz.
Yarın deprem
olup da orada ev alanlarının canı kıyıldığında,
- "Deprem
takdiri ilahidir. Bu ölenlerin kaderidir. Onlar şehit oldu" diyecek siyasi
yöneticilerin peşinden mi gideceğiz?
Bu yalan, bu
talan ne zaman bitecek?
Yok edilen,
Kuşadası için yapılacak hiçbir şey yok mudur?
Yerel
yöneticilerin sorumluluğu yalnızca, durumu açıklamakla mı sınırlıdır.
Sen, ey bu
yazıyı okuyan yurttaşım.
- Sen ne
düşünüyorsun?
Yoksa Türkiye
talan edilirken, altımızdan halı gibi çekilen ülkemiz, kıyılarımız, doğamız,
doğal yaşamımız giderken, sana, bize hiç sorumluluk düşmüyor mu?
Yoksa
"çaresiziz" diyerek öyle miskin miskin oturmayı sürdürelim mi?
. 03.07.2023
. Prof Dr Övgün Ahmet Ercan,
İTÜ, Jeofizik
Yüksek Mühendisi,
Jeofizik Müh.
Odası Deprem Bilim Üyesi.