3 Ekim 2021 Pazar

Değerler Eğitimine Bir Yaklaşım

Değerler Eğitimine Sosyal Psikolojik Bir Yaklaşım

ETİK Mİ? AHLAK MI?

MODERNİTE Mİ? MEDENİYET Mİ?

İnsanlar akıl ve irade sahibi varlıklardır.

Neyi, niçin, ne zaman, nasıl yapmaları gerektiğini bu yetilerine dayanarak gerçekleştirdiklerinden dolayı, yaptıkları şuurlu faaliyetlerin hesabını verirler.

Diğer bir ifadeyle insan akıl sahibi olması hasebiyle hareketlerinden ve niyetlerinden sorumludur.

Ayrıca iyi ve kötüyü birbirinden ayıracak bir duyguya da sahip olmasına rağmen iyiyi de, kötüyü de seçebilmektedir.

Demek ki, insanın karşısında bir takim seçenekler mevcuttur ve insan bu seçeneklerden herhangi birisini seçebilme hürriyetine sahiptir.

Bu nedenle de insan niyetinden ve bu niyetine bağlı olarak gerçekleştirdiği hareketlerinin sonucundan sorumludur.

Ancak hemen şu noktayı belirtmekte fayda vardır; kişinin sorumlu olabilmesi için seçme aşamasında tercihlerine hiçbir müdahalenin olmaması ve bu tercihlerini kendi istek ve hür iradesi dâhilinde gerçekleştirmesi zarureti vardır.

Yani insanın sorumlu tutulabilmesinin şartları vardır.

Bu şartlar onun hür ve akıl sahibi olmasıdır.

Hürriyetine sahip bir kişi ne yaptığını, niçin yaptığını ve yapacağı faaliyetlerin sonucunda nelerin olacağını bilir.

Bu çalışmada değerler eğitimi bağlamında ahlak ve etik ayrımı ile bunun seküler moderniteye yansıması ya da medeniyet oluşturmaya katkısı tartışılmıştır

Bilgi ve iletişim çağını yaşadığımız günümüzde, bilimsel ilerleme, teknolojik başarı ve icatlar, bir yandan insanlığı eski çağlara göre daha zengin hâle getirirken, diğer yandan insanların ahlaklarını zayıflatmış, onları daha bireysel, bencil, sorumsuz, kıskanç ve kavgacı hâle getirmiştir.

Karşılıklı olarak birbirini besleyen kapitalist ekonomi ve ahlaki değerleri hiçe sayan medya da bu duruma çanak tutarak insanları olumsuz yönde etkilemekte, aşırı ve dengesiz tüketimi yaşamın amacı ve biçimi haline getirmektedir.

Böylece insanlar, ahlaki değerlerden uzaklaşarak, tatmin olmayan zevk ve ihtiraslarının kölesi haline dönüşmektedirler.

Bugünkü Batı medeniyetinin temelleri, manevi unsurlardan çok maddi unsurlara dayanmaktadır.

Batı medeniyeti, daha ziyade maddi kültür bakımından - sanayileşme, bilim ve teknoloji gibi alanlarda- ilerlemiştir.

Teknoloji ve ekonomi alanlarındaki bu ilerlemeler, Batıdaki toplumların refah düzeyini artırmış ve artan refah düzeyi de insanları yeni arayışlara yöneltmiştir.

Bu süreçte, insanlar arasında faydacılık, kendi çıkarını koruma, bencillik, zevk ve eğlence gibi neredeyse her türlü ahlak dışılığa izin veren materyalist niteliklere sahip bir ahlak anlayışı geliştirilmiştir.

İnanç eksikliği ve ahlaki zafiyet içindeki günümüz Batı insanı, modern hayatın zevk ve eğlencelerini yavaş yavaş beğenmemeye başlamıştır.

Her çeşit disiplinsizliğin onları sürüklediği aşırı yeme-içme ve cinsel zevklere bazen sağlıkları izin vermemektedir.

Dahası işlerini, birikimlerini ve servetlerini yitirme korkularından kurtulamayıp, yaptırdıkları sosyal sigortalara rağmen endişe içinde bulunmakta ve güven ihtiyaçlarını karşılama konusunda tam olarak tatmin olamamaktadırlar.

Son zamanlarda, Batı toplumlarındaki gençlerin ahlaki değerleri konusunda yapılan araştırmalara göre, geçmişe oranla giderek daha fazla sayıda gencin kendi bireysel çıkarlarını toplumun çıkarlarının önünde gördüğü, daha fazla oranda suça ve ahlak dışı davranışlara yöneldikleri sonucu ortaya çıkmaktadır.

Geçmişte gençlerin hedefi olan daha iyi eğitim, daha iyi meslek ve ahlaki ilkelere bağlı bir yaşamın yerini, artık daha fazla para kazanma, bireysellik ve bencilliğin aldığı görülmektedir.

Son yıllarda, ülkemizde yapılan araştırmaların sonuçlarının da Batıdaki araştırmaların sonuçlarına paralellik arz eder nitelikte olduğu görülmekte, ülkemizdeki gençlerin de ahlak ilkelerine bağlı yaşam tarzından giderek uzaklaştıkları, suça ve ahlak dışı davranışlara yöneldikleri dramatik bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Dünyada yaşanan bu tür toplumsal ve ahlaki sorunların farkına varan Alman sosyal bilimci Hans Freyer, toplumların, modern dönemleri yaratan kömür, petrol, uranyum gibi enerji birikimlerine ihtiyaçları olduğu kadar, ruhsal, manevi ve ahlaki enerji birikimlerine de ihtiyaçları olduğunu belirtmektedir.

Bir diğer sosyal bilimci Amerikalı Francis Fukuyama da benzer ifadelerle; teknoloji ve ahlak alanlarındaki gelişmelerin birbirine paralel olarak yürümesi gerektiğine; aksi halde, ahlaki ilerleme olmadan tekniğin kazanımlarının kötü amaçlar için kullanılabileceğine ve insanlığın durumunun eskisinden daha kötüye gidebileceğine dikkati çekmektedir.

......

Devamı için:

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1716163

CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...