8 Nisan 2022 Cuma

Yeni bir dil öğrenmek

 .    Yeni bir dil öğrenmek neden çok değerli?             

“Başka bir kültürün dilini öğrenmek, o kültürü doğru bir biçimde anlamak için atılan ilk adımdır”

1969 Temmuz’u çok önemli bir keşifin gerçekleştiği aydı.

Hayır, Apollo 11 görevinden bahsetmiyorum.

Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in çıktığı ay yürüyüşünü küçümsemiyorum tabii ki.

Ama benim o ay bilinmezliğe doğru çıktığım yolculuk, şu ana kadar hiçbir astronotun karşılaşmadığı bir zorluktu.

Yabancı bir yere ilk defa indiğim zamandı, herkes Fransızca konuşuyordu. 

Çok da durgun olmayan Manş Denizi’nden Dieppe’ye günübirlik bir gezi için geçen Crawley öğrencilerinden biriydim. 

Gemideyken denize ait ahenksiz sesler Villandry’a ulaşınca azalmış, onlarca kişi ilk kez yabancı bir ülkeye ayak basmıştı.

Fransa sınırlarını geçmek kolaydı; öğretmenlerimiz üzerinde adımızın yazdığı pasaportlara sahipti ama “dil sınırını” aşmak zordu.

Benim okulumda öğretilen ikinci dil Fransızca yerine Rusça’ydı.

Muhtemelen bunun nedeni Sovyetler Birliği’yle uluslararası dayanışmaydı. 

Normandiya daha yakın olsa da ileri görüşlü bir idealizmle Novosibirsk’de sohbet edeceğimiz düşünülmüştü. 

Ne de olsa 21. yüzyıla gelindiğinde SSCB ve Birleşik Krallık en yakın dost olacaklardı.

Başlangıç seviyesinde Fransızca bile konuşamazken kıyıya ayak bastığımda gördüğüm tek şey gramofonda duyduğum Fransızca şarkı sözleriydi.

Fairport Convention’ın, Bob Dylan’ın “If you’ve gotta go” şarkısına getirdiği farklı yorum sayesinde “Si tu dois partir” i anlayabiliyordum.

Şimdi fark ediyorum da “tu” çok da uygun olmayan bir yakınlık anlamına geliyormuş.

En azından o yaz Fransızların diğer 20 hitini tadamadım:

Mesela duygusal, yalnız yetişkinlerin sevdiği “Je t’aime…moi non plus”gibi...

Rusya’da ise bu tarz şarkılar yazılmıyordu.

Google Translate 20 yıl önce icat edilmiş olsaydı Jane Birkin ve Serge Gainsbourg’un yetişkinlere özgü “Seni Seviyorum… Ben Seni Sevmiyorum” anlamına gelen şarkısını bir şekilde dinleyebilirdim.

Mırıldansa da, konuşulsa da, yazılsa da dil dediğimiz şey bir koddur:

- Bir ses veya şekil dizisinin bir teklifi, fikri ya da düşünceyi kendi beynimden başkasına aktarmamı sağlar.

Bilgisayarlar yabancı bir menüyü bir uygulama yardımıyla tek dokunuşta çevirerek, turistlerin kodu kırmasına yardımcı olabilir.

Yine de insanlığın paylaştığı sohbetlerin yerini dolduramaz.

Karşındakinin konuştuğu dille konuştuğunuz zaman, yolculuğunuz zenginleşir ve bir kültürün kilidini açmış olursunuz. 

Geçen sonbahar Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da gerçekleştirilen Polyglots Konferansı’ndan başlayarak, geçtiğimiz 8 ay boyunca birden çok dili konuşabilen “süper dilbilimcilerle” tanıştım.

BBC World Service için, birden çok dil bilen insanların ortak özelliklerini ve 10, 20 hatta 50 dili nasıl öğrendiklerini anlatan bir radyo programı hazırlamak istiyordum.

Ayrıca gezginler için önemli olan bu özelliğin süper güçler gerektirip gerektirmediğini öğrenmeliydim. 

Ama hayır, onlarca süper dilbilimcinin söylediğine göre herkes başka bir dilde ustalaşabilirdi.

Birden çok dil konuşan Thomas Jayes şunu vurgulamıştı:

- Başka bir kültürün dilini öğrenmek, o kültürü doğru bir biçimde anlamak için atılan ilk adımdır ve eğer başka bir kültürü anlarsanız, o kültüre ev sahipliği yapan ülkeyle problem yaşamanız daha az olasıdır.

Thomas bir tercüman.

Yaptığı iş, Avrupa Parlamentosu’ndaki kişilerin birbirini anlamasını sağlamak.

Gauloises marka sigara dumanını solumam, en cesur astronotu bile ürkütebilecek Fransız su tesisatıyla savaşmam, o okul gezisinden kalan diğer şeyler.

Yine de uzaklardaki egzotik dünyadan büyülenmiş bir şekilde Newhaven’dan tekrar yelken açtım.

Dieppe’de başladığım yolculuktan bu yana, komşularımı ve onların ilginç alışkanlarını anlayacak kadar Fransızca öğrendim.

Ayrıca çat pat Almanca ve İspanyolca biliyorum.

Polyglots Konferansı’nda verilen ücretsiz yerel dil dersleri sayesinde Slovence’ye de başladım.

İngilizlerin ya da birkaçının Avrupa’ya sırt çevirmeye başladığı bu dönemde başka bir dili konuşmanın sunduğu empati her zamankinden daha önemli.

.     Salı 9 Temmuz 2019 21:15

 (Simon Calder) Seyahat Muhabiri ………………………………………………………..

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/travel

Independent Türkçe için çeviren: Çağla Üren

37 dil bilen halı yıkamacının beyni

 .  37 dil bilen halı yıkamacının beyni                      

MIT ve Harvard'dan bilim insanları, 37 dil bilen halı yıkamacının beynini inceledi

46 yaşındaki Vaughn Smith birlikte vakit geçirdiği ve yanında çalıştığı kişilerden onlarca dil öğrendi

Vaughn Smith konuşurken aynı anda 10 dil arasında geçiş yapabiliyor (The Washington Post)

37 dil bilen ve bunların 24'ünü akıcı bir şekilde konuşabilen Amerikalı halı yıkamacısı Vaughn Smith'in beyninde yapılan incelemeler şaşırtıcı bir sonucu ortaya çıkardı. 

46 yaşındaki Smith'in İngilizce, İspanyolca, Portekizce, Rusça, Romence, Bulgarca, Slovakça ve Çekçe'yi akıcı bir şekilde konuşması ve daha onlarca dili rahatlıkla anlaması hem çevresindekileri hem de bilim insanlarının ilgisini çekti. 

Smith ayrıca Hırvatça, Fince, İtalyanca, Letonca, Sırpça konuşabiliyor.

Fransızca, Almanca, Macarca, İzlandaca, Galce, Felemenkçe, Norveççe, Amerikan işaret dili, Lehçe'yi orta düzeyde biliyor.

Bununla birlikte Arapça, Yunanca, İbranice, İsveççe, Estonca, Japonca, Gürcüce, Endonezyaca, Mandarin, Ukraynaca, Lakotaca, Navahoca, Amharca, Seylanca’yı temel düzeyde anlayabiliyor. 

Çok dil bilen kişilerin normal insanlardan bilişsel olarak nasıl farklılaştığı üzerine çalışmalar yürüten araştırmacılar Saima Malik-Moraleda ve Evalina Fedorenko, Smith'in beynini inceledi. 

İnceleme Vaughn'ın beyninin dili anlamak için kullandığı kısımların normalden daha küçük olduğunu ortaya çıkardı.

Smith'in verileri, MIT ve Harvard Üniversitesi'nde çalışmalarını yürüten Malik-Moraleda ve Fedorenko'nun incelediği çok dil bilen diğer kişilere ait bilgilerle uyuşuyordu. 

Malik-Moraleda bu farkı şöyle açıklıyor:

Ana dilinde konuşurken dili işleyen bölgelerine göndermek için daha az oksijene ihtiyacı var.

Dili o kadar çok kullanıyor ki bu alanları harekete geçirmekte gerçekten verimli hale gelmiş. 

Vaughn'ın beynindeki dille ilgili kısımlar doğuştan küçük ve daha verimli olabilir.

Ancak çok fazla dil öğrenmesi beyin yapısını değiştirmiş görünüyor. 

The Washington Post'a konuşan Smith liseden sonra öğrenimine devam etmese de farklı diller bilen kişilerle vakit geçirerek ve onların yanında çalışarak birçok dil öğrenmeyi başarmış. 

Fince, İtalyanca ve Amerikan işaret dilinde hikayeler anlatabilen Smith, Meksika'daki Nahuaların konuştuğu Nahuatl'ı ve Kızılderili dilleri ailesine ait Saliş dilini de konuşabiliyor. 

Smith'in Katalan ve Felemenk aksanları İspanya ve Hollanda'dan gelen kişileri bile etkiliyor. 

Ancak bu kadar meziyeti olan Smith saati 20 dolardan daha az bir ücrete halı temizliyor. 

"Gerçek bir poliglot"

Smith'in müşterilerinden biri olan Kelly Widelska onu, "yaşayan gerçek bir poliglot" diye niteliyor.

Poliglot birçok dili konuşabilen kişilere deniyor

Smith'le tanışmadan önce Kantonca ve Mandarin dilleriyle amatörce ilgilendiğini belirten Kelly bugüne kadar sadece YouTube'da poliglot gördüğünü söylüyor. 

Ancak uzmanların başka bir tanımı daha var.

11 ve daha fazla dil konuşabilenlere de "hiperpoliglot" deniyor.

Ve Smith bu kategoriye giriyor. 

Hem çalıştı hem dil öğrendi

Bildiği dillerle başkalarını etkilemekle ilgilenmeyen Smith, İngilizce ve İspanyolca konuşulan bir ailede büyüdü.

Küçükken farklı diller konuşan kişiler kendisini büyülediği için zamanla bu alanda kendisini daha çok geliştirmeye başladı.

Ancak bu çaba hobi amaçlıydı. 

Annesinin Fransızca albümleri, babasının Almanca sözlüğü bu süreçte işe yaradı.

Sınıfında Sovyetler Birliği'nden gelen bir öğrencinin olması ve kütüphanedeki dil kitaplarını kurcalaması da bu süreçte etkili oldu. 

Smith'e dair en şaşırtıcı olansa öğretmenlerinin dikkatini çekememesiydi.

Annesi sönük kalan oğlunun bir sorunu olup olmadığını öğrenmek için onu psikoloğa bile götürdü.

Ancak psikolog son derece zeki olduğunu söyleyerek onu gönderdi.

46 yaşındaki halı yıkamacısı liseden sonra çalıştığı yerlerde de bolca dil öğrendi. 

Sanat tarihçisi ve koleksiyoner Meda Mládková'nın köpeklerini gezdirirken evin ziyaretçilerinden Doğu Avrupa lehçelerini öğrendi. 

Amerikan işaret diliniyse üniversite öğrencilerinin vakit geçirdiği bir kulüpte hafızasına kattı.

Gönüllü olarak akvaryum temizlediği bir restorandan da Japonca'yı öğrenerek çıktı. 

Cuma 8 Nisan 2022 18:01

https://www.indyturk.com/node/495461/ya%C5%9Fam/mit-ve-harvarddan-bilim-insanlar%C4%B1-37-dil-bilen-hal%C4%B1-y%C4%B1kamac%C4%B1n%C4%B1n-beynini-inceledi


CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...