KÖY ENSTİTÜLÜ HALİL VURAL ÖĞRETMENIMİN ARDINDAN
Prof.
Dr. Kemal Kocabaş
2 Şubat 2021 Salı günü sosyal medya üzerinden
derneğimizin kuruluşunda, yirmi yıllık mücadele tarihinde çok değerli katkıları
ve emeği olan büyüğümüz enstitülü Halil
Vural Öğretmenimin Covid-19 nedeniyle vefat haberi geldi.
Vefat haberiyle sarsıldık, tarihimizden bir yaprak
düşmüştü adeta.
Eşi, ülkemizin ilk kadın eğitmenlerinden Melahat Vural Teyze’yi henüz bir ay
önce kaybetmiştik. Halil Vural, özel yaşamımızda ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüler
Derneği (YKKED) ailesinde bizim “Halil Amca”mızdı…
Halil Amca, bugün yani 3 Şubat 2021 günü aileden
sadece beş-altı kişinin katılımıyla Narlıdere’de eşinin mezarına defn edildi.
Salgın nedeniyle onu uğurlayamamanın acısını yaşadık gün boyunca…
Köy Enstitülü Halil Vural Öğretmen, YKKED imecesinin
önemli ismi, bir eğitim kahramanı, Köy Enstitülerinin kanatlandırdığı yoksul
bir köy çocuğu. 1928 yılında Çine-Karakollar köyü doğumlu, mübadele ile gelmiş
yoksul bir ailenin çocuğu. Çok küçük yaşlarda sırayla anne ve babasını
kaybeder, yoksul ve sıkıntılı bir çocukluk dönemi başlar.
İlkokul sonrası köyün ağasının yanında boğaz
tokluğuna çalışırken Kızılçullu Köy
Enstitüsü onun için umut olur, ışık olur. Köy Enstitülerinin en değerli
kazanımlarından birisi yoksul halk çocukları ve kız öğrenciler için pozitif
ayrımcı eğitim kurumları olması gerçeğidir.
1940’lı yıllarda dönemin Milli Eğitim Bakanı
Hasan-Âli Yücel’in “…kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız” sözü
enstitülerde karşılık buluyor, yankılanıyordu. Halil Vural için Kızılçullu Köy
Enstitüsü de bir umut ve kurtuluş olmuştu, tüm enstitülü halk çocukları gibi.
Halil Vural ilk üç yıl Kızılçullu Köy Enstitüsünde “iş içinde eğitim”
ilkeleriyle şekillenir ve daha sonra Kızılçullu Köy Enstitüsü öğrencilerinin
emekleriyle kurulan Ortaklar Köy Enstitüsünün öğrencisi olur. 1948 yılında
mezun olduktan sonra öğretmen ve ilköğretim müfettişi olarak Tonguç’un “Köyün
içten canlandırılması” imecesine katılır.
Köylerde öğretmenliğin yanı sıra modern tarım ve
hayvancılığın, kooperatifçiliğin yerleşmesi çabalarına büyük emek verir. Eşi
ile Çine Halkevinde evlenir, DP dönemini mücadeleler, soruşturmalarla geçirir.
Üç kızının da iyi eğitimi alması için çabalarlar, Çine’de dergi çıkarır,
demokratik öğretmen hareketinde önce Ege Bölgesi Köy Öğretmen Derneğinde, sonra
TÖS ve TÖB-DER ‘de yer alır.
Aydın’dan senatör adayı olur, şiirler yazar,
duygularını düşüncelerini hep ifade etmeye çalışır. Emeklilik süreçleri sonunda
da İzmir’e yerleşir.
Halil Vural Öğretmen’imle ilk karşılaşmam ve tanışmam
1990’lı yılların başında üyesi olduğumuz konut yapı kooperatifinde gerçekleşti.
Genel kurullarda divan başkanı olurdu, biraz sert bir görüntüsü vardı ama
toplantıları başarıyla yönetirdi. Köy Enstitülü emekli ilköğretim müfettişi olduğunu
o yıllarda öğrenmiştim.
Sıkıntılı geçen kooperatif sürecini hep birlikte
oluşturduğumuz dayanışma ile tamamlamıştık. Bu dayanışmada Halil Amca’yı daha
yakından tanıma olanağı bulmuştum. Daha sonra evlerimiz bitti, karşılıklı iki
apartmanda komşu olduk. Onların torunlarının adları da kızlarımınki gibi Pınar
ve Irmak idi. Kızlarım da Halil Amca ve Melahat Teyze’yi çok sevmişlerdi, okul
dönüşlerinde onlara merhaba demeden geçmezlerdi. Anadol arabası vardı ve yaz
aylarında Kuşadası’na yazlığa giderler, yaklaşık tüm yazı orada geçirirlerdi.
17 Nisan 2000 tarihinde İzmir Hasan Sağlam
Öğretmenevinde Eğit-Der’in düzenlediği Köy Enstitülerinin 60. kuruluş dayanışma
yemeği vardı. Sevgili babamın Kızılçullu Köy Enstitüsünden bir sınıf arkadaşına
plaket vermek için beni sahneye davet etmişlerdi. Plaketi verdikten sonra 1978
yılında kaybettiğim babamın sınıf arkadaşına plaket vermekten duyduğum coşkuyu,
sevinci ifade eden kısa bir konuşma yapmıştım. Salonda benim gibi babasını,
annesini kaybetmiş enstitülü ailelerin çocukları vardı. Salondaki masalarda
yaptığımız kısa konuşmalarla onların aziz hatıralarını yaşatmak için örgütlenme
fikri çıkıverdi ortaya. Halil Amca da yanı başımızdaydı;
“Ben İzmir’deki tüm Köy Enstitülü ailelere ve onların
çocuklarına ulaşırım” dedi. Liste hazırlama görevi Halil Amca’daydı. Yemekte
ortaya çıkan “Enstitü bayrağını-ışığını geleceğe taşımak” fikri için Halil Amca
imeceyi başlatmıştı.
Kısa bir süre sonra Hasan Sağlam Öğretmenevinde müdür
yardımcısı arkadaşımız Ruhi Sayman’ın da katkısıyla iki yüz katılımcı ile üç
toplantı gerçekleşti. Son toplantıda 12 kişilik kurucular kurulu oluştu. Bu
kurul kuruluş bildirgesi ve tüzük hazırlayacaktı. Kurucular kurulunda Prof. Dr.
Egemen İdiman, Prof. Dr. Oğuz Makal, Doç. Dr. Güzel Yücel, Prof. Dr. Kemal
Kocabaş Mesut Güngör, Ruhi Sayman, Canan Alper, Raziye Şahin, Ayşe Benzer,
Etkin Kanar, Alev Dağhan, Ülkü Yalçın, Nazan Yeşil ve Ülkü Alkan arkadaşlarımız
yar aldı. Tüzük ve kuruluş bildirgesi hazırlığı yaklaşık altı ay sürdü. Tüm
buluşmalar öğretmenevinde oluyordu. Önce çalışıyor sonra hep beraber yemekte
beraber oluyorduk. Halil Amca da hep bizimleydi. Halil Amca, bu buluşmalarda
zaman zaman şiir okurdu. Okuduğu şiirler büyük bir çoğunlukla enstitü ve
Cumhuriyet temalı olurdu.
Bir gün sevgili Güzel Yücel “Halil Amca sen hiç aşk
şiiri yazmadın mı?” diye sormuştu ve hep beraber gülüşmüştük. Daha sonra da bu
espri “Halil Amca yağmur var mı?” şekline dönüştü. Çalışmalar yoğunlaştı ve
Aralık 2001’de tüzüğü teslim ettik. Dernek kurulmuştu ve Sevgili Tolga Çandar’ın
da katıldığı bir yemekle İzmir kamuoyunun karşısına çıkmıştık. Arkadaşlar ilk
toplantıda derneğin başkanlığı için beni önerdiler ve YKKED imecesi Halil
Amca’nın büyük emeği ve desteği ile enstitü ışığını günümüze taşımak adına
çalışmalarına başladı.
2001 yılından 2021 yılına kadar geçen süreçte Halil
Amca hep derneğin kurucusu olarak aramızdaydı. Zaman zaman farklı düşündük,
tartıştık ama hep beraber davranmayı bırakmadık. 2003 yılında Yeniden İmece
dergisini yayınlamayı ve şubeleşme sürecini başlattık. Halil Amca derginin
yazarıydı artık. Tüm İzmir’e dolaşıyor, dergiyi tanıtıyordu. Şubelerin kuruluş
süreçlerinde de hep beraberdik. İzmir şubesinde ona gereksinmemiz oldu ve iki
dönem başkanlık yaptı. Derneğe yer edinme çalışmalarında bizlere olağanüstü katkılar
sağladı.
Nisan 2015’de hep beraber “YKKED-Dr.Engin Tonguç
İmece Evi”’nin açılışını gerçekleştirdik. YKKED, şimdi yirmi yaşında. Bu yirmi
yıl, enstitülerin topluma anlatılmasına yönelik sempozyumlar, çalıştaylar,
paneller, Aydınlanma Buluşmaları, yeni kitaplar, 17 Nisan kutlamaları,
Aydınlanma Onur Ödülleri, basın bildirileriyle geçiverdi. Halil Amca yoğun
olarak bu çalışmalarda hep yer aldı. Enstitülü öğretmenlerden fotoğraflar
toplayıp 21 Köy Enstitüsünü içeren bir fotoğraf sergisi de hazırladı.
Halil Amca ve ailesi altı, yedi yıl önce önemli bir
acı, üzüntü yaşadı, küçük kızları Serap Hanım’ı kaybettiler. Kendi sağlık
problemleri yoğunlaştı. Tüm bunlara rağmen hayata tutunmayı ve yaşam sevincini
hiç bırakmadı. Disiplinli bir yaşam tarzıyla hiç sigara içmiyor ve sabah
sporlarını ihmal etmiyordu. Tansiyon hastası ama, her gittiğimiz yerde tuzsuz
yemeğe çok dikkat ederek sağlığına özen gösteriyordu. Şiir yazmayı da, tutumlu,
özenli bir yaşam tarzını da hiç bırakmıyordu. Halil Amca ile çalışmak hem zor,
hem de kolay, onu anlamak önemliydi. Hep kendini ifade etmek ile ilgili
beklentileri vardı. Bazen zamanlama, planlama problemleri nedeniyle bu
konularda ayrıştığımız anlar oluyordu. Ama biliyoruz ki ikimiz de derneği
geliştirmek, yüceltmek derdindeydik.
Halil Amca tüm yaşamını enstitülere borçlu olduğunu
hissediyordu ve bu nedenle kendini enstitü davasına adamıştı adeta. Bu çok
saygın bir davranıştı… Her gün derneğe uğrar ve yapılanları izler, dernek
çalışanı arkadaşlarımıza bizlere iletmeleri için görüşlerini ifade ederdi. Son
yıllarda epeyce yoruldu, biyolojisi Halil Amca’yı zorluyordu.
Halil Vural Öğretmenim, enstitü kazanımlarını
yaşamına aktarmıştı. Dernek geceleri Halil Amca’nın Çökertme oynaması, Yenice
Yolları türküsü ve Ziraat Marşı söylenmeden bitmezdi. Müzik dağarcığı çok
zengindi ve saz, mandolin de çalıyordu. Enstitülerdeki sanat imecesi ve yazma
becerisi kazandırma süreçleri onu dönüştürmüştü.
Çocukluğu acı, yoksulluk ve travmalarla geçen bir
halk çocuğu enstitünün ona kazandırdığı becerilerle hayatı başarmıştı. Bizleri
bularak, yan yana getirerek oluşan 23 şubeli YKKED imecesinde Halil Vural
Öğretmen’imin büyük emeği tartışılamaz bir gerçekliktir.
YKKED, Halil Amca’nın büyük emeğine duyduğu saygı
adına yazdığı “Karanlıktan Aydınlığa Köy Enstitüsü Işığı” kitabını 2015 yılında
onurla yayımlayarak onu selamladı.
Halil Vural Öğretmenimi bugün sonsuzluğa uğurlarken
dilimde onun çok sevdiği “Yenice Yolları” türküsünün “Yenice yolları bükülür
gider/Zülüf ak gerdana dökülür gider/Yiğidin sevdiği güzel olunca/Ömrü ardı
sıra sökülür gider” sözleri dilimdeydi.
İlerici, Cumhuriyetçi yaşam çizgisiyle, duruşuyla,
tarzıyla hep bir Köy Enstitülü olarak yaşamaya özen gösteren Halil Amca, YKKED
ailesi tarafından hiç unutulmayacaktır.
Anısına, emeğine saygıyla selamlıyorum…
Kemal Kocabaş
2021.02.03