3 Temmuz 2023 Pazartesi

YAĞMA HASANIN BÖREĞİ

KUŞADASI’NDA, YAĞMA HASANIN BÖREĞİ

Kuşadası, Aydın ilinin Ege adalarını 20 kmlik körfeziyle, kuzeyde Kalafat Dağı, güneyde Samson Dağı Dilek Ulusal Parkı kollarıyla kucakladığı yerdir.

Burası öyle bir yer ki, Doğuda Tüllüoğlu Dağı, zeytinliklerle, incir bahçeleri, kirazlıklar, bağlarla örülü Kirazlı, Soğucak, Yaylaköy, Caferli Tepelerini arkasına almış, Türkiyenin en iri, en tatlı şeftali, mandalina bahçelerinin döşeli olduğu sulak, verimli Karaovası bulunur.

1955 li yılllarda denizin yararlarının ayırdına varan Aydınlılar, özellikle Nazillililer, Sökeliler önce Kuşadası içindeki Kesedağ, Türkmen, Yatlimanı, sonraları Pilavtepeye doğru yapılarını kondurarak, kentin içini çok katlı. yapılarla doldurdurmuşlardır.

Sonra, 20 km boyunca kumsalı olan en verimli topraklar olan Karaova da Türkiyenin en büyük yazlığı olan Nazilli Dinlence Köyünü, Kadıkalesi denilen Anaia antik kentini, sarıp içine alacak biçimde kondurmuşlardır.

Bunu izleyenler öteki yatırımcılar, yazlıkçılarca doğanın bağrına her eklenen yazlıkla Kuşadası’nı hançerleyerek, deniz kıyısındaki kumsaldan Yaylaköy, Soğucak, Caferli tepelerine doğru diktikleri depreme dayanıksız iki, üç katlı yazlık evlerle meyve, zeytin bahçelerine yayılmaya başlamışlardır.

Böylece, Türkiyenin önde gelen göz bebeği tarım alanlarından Karaova şeftali bahçeleri, betonarme yapı ormanına dönüşmüştür, dönüşmektedir.

Güneyde, Dİlek Yarımadasının bağrında Davutlar ile Güzelçamlı kentleri her yıl genişleyerek yemyeşil doğayı ak yapılarla ortadan kaldırmakta, ortalığı silip süpürmektedir.

Bununla kalmamış, güney-doğudaki Ağaçlı köyünden doğru Söke, tepelerden doğru Kuşadası’na çok katlı apartmanlarla sarkmaya başlamıştır.

Kuşadası ile doğası her yandan tam bir kuşatma içinde yok edilmektedir.

Çevresine yazlıkları kondurdukları, Tetis Denizinin son kalıntısı Kocagöl, kaşık gölüne dönüşmüş, Yumurtatepe yanardağı taş ocakları ile yapıların saldırısına uğramıştır.

Kişisel kazancını, doğa güzelliklerini yok etmekten üstün gören, yeni yetme yapımcılar, kalan yeşil ile doğa anıtlarına doğru diktikleri bol kazançlı betonarme yapılarıyla saldırıya geçmişlerdir.

Yeter ki arkana yaslanacağın, bir dayı, siyasi gücü al, yerelleri yaptığın bağışlarla sustur, her işi kılıfına uydur, yapılaşma yasaklı yerlere bir koyup, yirmi alacağın konutları kondur sat, çok çok geberircesine kazan, boğazına kadar dolara boğul, yetmesin, bir daha bir daha, daha çok daha çok diyerek, çoğunuz doğmadığınız, göçerek geldiğiniz bu eşsiz Kuşadası doğasını bir daha geri gelmemecesine yok edin.

Şuna yanıyorum ki, bu gibi çıkarcılara, kurdukları düzenle, işini kılıfına uydurarak sürdüren bu yolsuz, yöntemsiz, özensiz, doğaya saygısız, talancı kişilere de başarılı iş adamı densin, toplumdan saygı görsünler.

Sen, siz ey doğa talancıları, çıkarcılar, yediğiniz halt için hiç sorgulanmayın, göğsünüzü gere gere aramızda dolaşın.

Son olarak Kirazlı yolu üzerinde ormanlar, zeytin bahçeleri yok edilerek çok katlı apartmanlara dönüşürken, Kuşadası göbeğinde yeşil kalmış, deprem üreten ana kırıklarıyla depremlerin savaş alanı olan yemyeşil Kalafat Dağı son yıllarda türeyen özellikle Eviz Yapının ele geçirmesiyle lüks yapılaşma saldırısı altındadır.

Duyuşuma göre Kalafat Dağına yeni küme konutlar yapılacakmış.

Levhaları dikilmiş, toprak kazıları sürdürülüyor.

Bu demektir ki, 50 ile 80 bin kişi kente yamanacak.

Biz Kuşadası, Davutlar, Güzelçamlı çevre korumacıları olarak, 26 Haziran 2023 pazartesi günü 11-13 arası, yaklaşık 25 kişi Kuşadası’nın sayın, genç başkanı Av. Ömer Günel ile İbrahimaki de çok verimli bir toplantı yaptık.

Sayın Günel, bizler gibi doğa, kültür ile sanat sever, korumacı düzgünlüğünden kuşkum olmayan bir yerel bir yönetici.

Doğa korumacı ile çevrecilerin tüm sorularını büyük bir sabır, olgunlukla yanıtladı.

Çıkan sonuç şu ki, biz tüm kısıtlamaları koysak da, arkasına dayılarını, siyasi gücü alan her girişimci Kuşadası’na talan etmeyi sürdürebiliyor.

Nasıl mı, yapılaşmaya kapalı alan için kazanç sever girişimci, önce en üst yönetime yanaşıyor, bakanlıktan 1/100,000 ilk haritayı çıkartarak yasaklı alanı yapılaşmaya açtırıyor.

Bakanlık ABB ye 1/5,000 ilk yapılaşma yayılımını düzenlemesini yapmasını buyuruyor.

Aydın Büyükkent Belediyesi söyleneni yapıyor.

Sonra Kuşadası yerel belediyeye 1/1,000 lik yerleşim yayılımını bitirmesi buyuruluyor.

Onlar da verilen buyruklara uyarak tıpış, tıpış denilenleri, yasa, doğa ile kısıtlamalara uygun olmasa da yapıyorlar.

Kısacası, "Yağma Kuşadasının böreği".

Kılıfını uydurursan, yasak, kısıtlama yok.

Sonra, dağda, bağda, bayırda yollar açılıyor, yamaçta sekiler yapılıyor, ağaçlar kesiliyor ya da taşınıyor, dağlar kürünüyor, kayalar patlatılıyor, bu doğa soygunu, bir avuç işbirlikçinin çıkarı için sürdürülüyor.

Kim bunlar, belli değil mi.

Adıyla sanıyla belli.

Bunları yapan kişilere "bey", "beyefendi" deniliyor.

Şimdi bir deprem bilimci olarak, Kalafat Dağına bakıyorum.

Kuşadası birinci derece deprem bölgesi.

Daha 2020 de Sisam da M7,0 büyüklüğünde bir deprem oldu.

Ortalığı kırdı geçirdi.

Kalafatdağı’ndan ap açık geçtiği görülen, kırık aynaları deprem üreten kırıklardır.

Kalafatdağı’nı paramparça eden kırıklar üzerine dikilmesi tasarlanan yapıların yapılmasına en üst, üst ile alt yönetimler göz yumsa da bizler, "nasıl olsa atı alan Üsküdar’ı geçmiş" diyerek öylece bakacak mıyız…

Kalafatdağı’nın doğası göz göre göre yok edilirken öylece izleyecek, üzülecek, aramızda irdeleyip, dedikodu yapmakla yetinecek miyiz.

Yarın deprem olup da orada ev alanlarının canı kıyıldığında,

-      "Deprem takdiri ilahidir. Bu ölenlerin kaderidir. Onlar şehit oldu" diyecek siyasi yöneticilerin peşinden mi gideceğiz?

Bu yalan, bu talan ne zaman bitecek?

Yok edilen, Kuşadası için yapılacak hiçbir şey yok mudur?

Yerel yöneticilerin sorumluluğu yalnızca, durumu açıklamakla mı sınırlıdır.

Sen, ey bu yazıyı okuyan yurttaşım.

-      Sen ne düşünüyorsun?

Yoksa Türkiye talan edilirken, altımızdan halı gibi çekilen ülkemiz, kıyılarımız, doğamız, doğal yaşamımız giderken, sana, bize hiç sorumluluk düşmüyor mu?

Yoksa "çaresiziz" diyerek öyle miskin miskin oturmayı sürdürelim mi?

.         03.07.2023

.    Prof Dr Övgün Ahmet Ercan,

İTÜ, Jeofizik Yüksek Mühendisi,

Jeofizik Müh. Odası Deprem Bilim Üyesi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...