. Bolivya Neyi Başardı, Türkiye neyi başaramadı?
. Askerİ darbeden çıkarılacak
dersler:
Bolivya’daki 26 haziran
2024 askeri darbesi üzerine çok boyutlu durmak şart.
Kuşkusuz bunun CIA’nın
Latin Amerika’da yaptığı askeri darbelerden farkı yok!
Hepsinin en temel
konusu, solcu
iktidarların madenleri kamulaştırmaları…
Bolivya
kalay, gümüş, lityum, bakır madenleri bulunan jeolojik açıdan hayli zengin
ülke…
Bolivya
denince son yıllarda akla tek isim geliyor; Sosyalizme Doğru Hareket/Masistas
kurucusu Evo Morales…
Darbeci yönetime son
vererek ülkenin başına 2006'da geçtiğinde ilk yaptığı hidrokarbon
yasası çıkararak ülkenin başta lityum olmak üzere maden
yataklarını kamulaştırmak oldu.
Elde edilen gelirleri
sosyal amaçlı kullanarak yoksullukla baş etti. 2006-2019 yılları arasındaki
iktidarında yoksulluğu yüzde 38’den yüzde
22’ye düşürdü.
Keza:
GSYİH'yi 9 milyar dolardan 40 milyar dolara çıkardı.
Kişi başına düşen gelir üç kat arttı.
Enflasyon sorununu ortadan
kaldırdı.
Morales
2019 yılında yine seçilince CIA işe el
atarak seçimlerin hileli olduğunu belirtti.
Kuşkusuz bunu merkezi
Washington’da bulunan -dünyayı yöneten- Dış İlişkiler Konseyi üyesi
Amerikan Devleti Örgütü/OAS eliyle
yaptı.
Ülkeyi karıştırdı…
Kısa çalkantılı dönem
ardından iktidara 2020’de “Lucho” diye
anılan sosyalist Luis Arce geldi.
Merkez Bankası kökenli
ekonomist idi ve Morales yönetiminde maliye bakanı olarak görev yaptı.
Morales'in en uzun süre görev yapan bakanı olarak on yıldan fazla süre boyunca
Arce, Bolivya'nın ekonomik dönüşümünün başlıca mimarı oldu.
Kuşkusuz
ekonomik planlamadan yanaydı.
Kuşkusuz
kamulaştırmacıydı.
Mesela, hidrokarbon,
telekomünikasyon ve madencilik şirketlerini millileştirildi.
Neoliberalizmi yıktı
-örneğin- servet
vergisi yasası çıkardı.
Bolivya’nın
ulusal egemenliğine karşı gördüğü IMF ile
ilişkilere kökten son verdi.
Uzatmayayım.
Bolivya bölgede en
hızlı büyüyen üçüncü
ekonomi oldu.
Güney Amerika'daki en
düşük enflasyon oranına sahipti.
Ülke artık ticaret
fazlası veriyordu…
Dış politikada Rusya ve
Çin ile ilişkileri geliştirdi...
İtibariyle CIA’nın
askeri darbe yapması kaçınılmazdı!
Ama artık Latin Amerika
halkları darbelere karşı mücadele tecrübesi edinmişti; 26 Haziran darbesi
başarılı olmadı.
Ancak…
"Üzerinde durmak
istediğim bizi ilgilendiren başka konu var; buna “Tağut/ Kutsal Aldanışın Soyağacı” kitabımda
değindim:
Sadece
Morales ya da Luis Arce değil…
Sadece
Bolivya değil…
Kitabımda üzerinde durmak
istediğim şu oldu:
Latin Amerika’da sol/sosyalist
iktidarlar nasıl seçim kazanıp iktidara geldi?
Çünkü:
Latin
Amerika’da 1960’larda ortaya çıkan “Kurtuluş teolojisi”,
yoksulluğa ve sosyal adaletsizliğe karşı mücadeleyi esas aldı.
Solun ve
Hıristiyanlığın kendilerine ait toplumsal değer ve taleplerinin ortak potada
eritilmesiyle oluşan Kurtuluş teolojisi, iki grubu
ortak paydada buluşturdu.
Bu şöyle oldu:
ABD
“arka bahçesi” Latin Amerika’da özellikle Soğuk Savaş’ta
birçok askeri darbe yaptı.
Darbelere kimi
kiliseler destek verirken, kimisi muhalif oldu.
Bu kanlı süreçte sol ve
bazı kiliseler arasında yakınlaşma gerçekleşti.
Hele…
Küba Devrimi Latin
Amerika’da Kurtuluş teolojisini büyüttü.
Nikaragua’daki
devrimci Sandinistalar arasında rahipler vardı.
Mesela, devrimden sonra
din adamı Ernosto Cardenal, 1979’dan 1987’e
kadar kültür bakanlığı yaptı. Kuşkusuz Papa II. Pavlus tarafından aforoz
edildi!
Kurtuluş
teolojisini benimseyen Peder Jean Bertrand Aristide Haiti
devlet başkanlığına seçildi. O da CIA eliyle düşürüldü.
Çok örnek olay
yaşandı/yaşanıyor..
Bolivya’dan
çıkarılacak çok ders var.
Mesela:
Ülkemizde
hurafeye boğulan “Soğuk Savaş dinine”
karşı, yoksulların dini devrimci İslam’ı hatırlatmak elzem...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder