OSMANLI’NIN ARAP HARFLERİNDEN KURTULMA ÇABALARI
Onlardan
bazıları; Padişah lll.Selim – Ahmet Cevdet Paşa
– Mehmet Tahir Münif Paşa – Kılıçzade Hakkı – Mustafa Celalettin Paşa – Namık
Kemal – Celal Nuri İleri – Enver Paşa – Sultan ll.Abdülhamit – Ziya Gökalp
Sultan Abdulhamit bile, CEHALET’in sebebi olarak Arap harflerini sorumlu
tutmuş..
İşte Arap Alfabesi ile Latin Alfabesinin 130 yıllık
serüveni;
Türk
tarihinde Latin harfleriyle yazılan ilk Türkçe metin, 3. Selim döneminde
görülür.
Fransız
Devrimi’nin yapıldığı 1789 yılında
tahta çıkan 3.Selim, saray
hizmetinde görevlendirmek için Fransız mimar Antoine Ignace Melling’i, bilinen
adıyla Melling Paşa’yı himayesi altına aldı. Kısa sürede Türkçeyi
söken yetenekli mimar, hiçbir zaman arapça harfleri öğrenmedi. İstanbul’daki
ilk işi padişahın kız kardeşi Hatice Sultan‘ın Ortaköy’deki sarayını restore etmekti. Ancak
ortada bir sorun vardı; namahrem olduğu için Hatice Sultan’ın karşısına geçip
yüz yüze görüşemezdi.
O
da düşüncelerini sultana Türkçe olarak Latin harfleriyle kaleme aldı. Hatice
Sultan da Melling’in mektuplarına yine Latin harfleriyle yazılmış Türkçe yanıt
verdi. Bu sıra dışı tecrübe, çok geçmeden Osmanlı aydınları arasında dilde
reform ve yeni alfabe tartışmaları su yüzüne çıkardı.
Osmanlı’da
modernleşme ve yenileşme hareketinin başladığı Tanzimat Dönemi‘nden (1839-1876) Cumhuriyet’e
kadar geçen sürede alfabede reform yapmak için çok farklı görüşler ortaya
çıktı.
Macit
Paşa gibi Ermeni alfabesini kullanmayı önerenlerden, Orhun ve Uygur alfabesine
dönmeyi teklif edenlere kadar çeşit çeşit görüşler boy gösteriyordu.
Aslına
bakılacak olursa Tanzimat’ın ilk dönemlerindeki hakim görüş, Arap harfleri üzerinde
reform yapılması ve Avrupa dillerinde olduğu gibi sözcüğü oluşturan harflerin
ayrı ayrı yazılmasıydı. Ancak bu görüş zaman içinde Latin alfabesine geçiş
yönünde evrim geçirdi.
*
Alfabe ile ilgili Fitili ilk ateşleyenler olarak Ahmet Cevdet Paşa ve Münif
Paşa’yı gösterebiliriz.
Onlar, Arap alfabesinin
Türkçe’deki bazı sesleri ortaya çıkarmada yetersiz kaldığını ve bunu aşmak için
bir takım iyileştirmeler yapılması gerektiğini ilk savunanlar.
Münif Paşa, 1862 yılında verdiği bir konferansta
Avrupalı 6-7 yaşındaki çocukların okuyup-yazmayı kolaylıkla öğrendiklerini,
böylelikle toplumun her tabakasının kendilerini ifade edecek kadar iyi
yazabildiğini dile getiriyordu.
Münif Paşa, mevcut alfabede
ıslahat yapılması gerektiğini savunuyordu
*
1863 yılında İstanbul’a gelen Azeri
yazar Mirza Feth Ali Uhundof, aslı kril alfabesine dayanan ama Lâtin el
yazısına benzeyen, bir yazı dizgesi ortaya attı. Önerisi, farklı bir alfabeye
yönelimin ilk örneklerinden olması bakımından önem taşıyordu.
*
1869 yılında “Eski ve Modern Türkler” kitabında Türklerin, Turan ve
Aryan ırklarının karışımı olduğunu iddia eden Nâzım Hikmet’in dedesi Polonya
kökenli Mustafa Celaleddin Paşa da, Latin alfabesine geçilmesini savunuyor,
hatta kızına Latin harflerle Türkçe mektuplar yazıyordu.
*
1869’da Terakki Gazetesi yazarı
Hayrettin Bey, “Maârif-i
Umûmiye” adlı makalesinde doğrudan
doğruya Latin alfabesini almaktan söz ediyordu. Hayrettin Bey’e göre toplum,
içinde bulunduğu zorlukları ancak Lâtin yazısı ile aşabilirdi. Latin harfleri
sayesinde yüzde 3’ü geçmeyen “okur-yazar” oranının artacağına
inanıyordu.
*
Yine 1869 yılında Türk milliyetçiliğinin
ilham kaynaklarından olan Namık Kemal bir yazısında “İslam ülkeleri alfabelerini
ıslah etmedikçe, talim ve terbiyede kolaylık, dolayısıyla Avrupa medeniyeti
seviyesine yükselebilmek imkânsızdır.”
ifadelerini kullanmıştı..
*
Birinci Meşrutiyet’i 1876′da ilan ederek anayasal düzeni
kabul eden Sultan 2.Abdülhamit’in de Arap harfleriyle okuma ve yazmanın
zorluğunu dile getirdiği bir sır değildi. Ali Vehbi Bey tarafından Fransızca
çevrilerek yayımlanan SİYASİ
HATIRATIM isimli
kitabında Abdülhamit
- “Halkımızın büyük cehaletine
sebep, okuma yazma öğrenimindeki güçlüktür. Bu güçlüğün nedeni ise
harflerimizdir,” der ve bu soruna
çözüm olarak “Belki
bu işi kolaylaştırmak için Latin alfabesini kabul etmek yerinde olur,” ifadesini kullanır.
Ancak Latin harflerini kullanma
konusunda oldukça olumlu bir yaklaşım sergileyen Abdülhamit‘in, Mustafa Kemal‘in gösterdiği cesareti o günün
şartları altında göstermesi mümkün olmadı, gerici mollalara laf anlatamadı ve
projesi yarıda kaldı.
*
1884’te Ebuziya Tevfik, Şinasi gibi devrin önemli simaları
basımda 500’ü aşan harf sayısını 112’ye indirme denemelerinde bulunmuş ve kendi
matbaası için harfler döktürmüştü. Pek başarılı sonuç alınamasa da yaptıkları,
bu konuda atılmış en somut örneklerden biri sayılabilirdi.
*
20. yüzyılın başlarında alfabe konusunda söz alanların sayısı artmaya
başladı. 1908 yılında ilan edilen İkinci Meşrutiyet sonrası Latin harflerine dayanan bir
Türk alfabesi fikrini savunanların sayısı da çoğalmıştı.
1909 yılında Maarif Nezareti’nin “İmla, Dilbilgisi ve Kelime
Komisyonları” kurması bu
konudaki ilk resmi girişim olarak tarihe geçti. Devlet kanadının üzerinde
durduğu konu, Arap alfabesinin ıslah edilerek Türk diline uyarlanmasıydı.
Trablusgarp genel valisi Ali
Kemalî Paşa’nın Bâbıâli’ye
gönderdiği telgraflardan bir kısmı Lâtin harfli Türkçe telgraflardı. Valilerin
bir kısmı telgraf işlemlerinde “Türkçe
Mors Alfabesi”ni kullanır
olmuşlardı.
*
Latin harflerini savunanların başında Celal Nuri(İleri)
geliyordu.
Önce “Tarih-i İstikbal” kitabında “Latin harflerini alalım.” diyen İleri, daha
sonra “Tarih-i
Tedenniyât-ı Osmaniye ve Mukadderât-ı Tarihiye” adlı eserinde, “Bunu yalnız biz kabul etmiş
olmayacağız. Bundan evvel Romanyalılar da ‘Kiril’ harflerle yazı
yazarlardı; bilâhare Latin harflerini kabul ettiler, Almanlar yavaş yavaş ‘Gotik’ harflerini
bırakıp, Latin harflerini alıyorlar” dedikten sonra başka
örnekler de sıralıyordu..
*
1910 yılında Arnavutluk Lâtin
alfabesine geçmek için Saray’a başvurur.. Padişah başvuru yazısını
Şeyhülislâmlığa havale ederek konuyla ilgili fikrini sordu. Şeyhülislâm Sinop
Mebusu Müftü Hasan Fehmi Efendi de, bunun hiç biçimde olamayacağını, Kuran’ın
Latin harfleriyle yazılamayacağını, dolayısıyla Latin harfleriyle hiçbir Latin
ülkesinde kullanılamayacağını belirten fetva vermişti.
*
Alfabe tartışmasına dahil olan Ziya
Gökalp de, Lâtin
alfabesine geçişi savunanlardandı. Gökalp, Arap alfabesinin Türkçeye uygun olmadığını
dile getirmişti.
*
1911 yılında Kılıçzâde Hakkı ile Hüseyin Cahit fırsat buldukça Lâtin yazısını
savunmayı da ihmal etmemişlerdir.
Tanin Gazetesi’nde 1913’te her gün birkaç yazısını
Latin harfleriyle okuyucularına sunmuştu. Ancak bu girişim yeni yönetimin
ilgisini çekmeyi başaramadı.
Dikkati çeken Serbest Fikir dergisi oldu. Latin
harflerini destekleyici yazıları bulunan Kılıçzade Hakkı ve Celal Nuri’nin çıkardığı dergi bir
süreliğine yönetim tarafından kapatıldı.
*
Enver Paşa da, dil konusuyla
yakından ilgilenen isimler arasındaydı ve bu konuda bir uygulamaya imzasını
atmıştı. Birinci Dünya Savaşı’ndan (1914-1918) aylar
önce telgraf haberleşmelerini basitleştirmek adına harflerin ayrık yazılması (huruf-ı munfasıla) sistemini uygulamaya
koydu.
Enver Paşa, ordu içi yazışmalarda
kullanılmasını istediği bu yazıyı savaşın başlaması üzerine ertelemek zorunda
kalmıştı. Söz konusu yazıya “Ordu
Elifbası”, “Hatt-ı Cedit”, “Enver Paşa Yazısı”, “Alman Alfabesi” gibi isimler takılmıştı.
*
Alfabe konusu savaşların oluşturduğu havadan ötürü birkaç yıl geri plana
itildi.
*
1922 yılında Azerbaycan’da
yapılan alfabe tartışmaları konuyu ülkemizde yeniden gündeme taşıdı. Yapılan
tartışmaların bir sonucu olarak Lâtin alfabesinin kabulü teklifinin en somut
şekli 21 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde ortaya çıktı. Kongrenin
işçi delegelerinden İzmirli Ali
Nazmi ve iki
arkadaşı tarafından Latin Harflerine geçilmesi için teklif verdi. Oturumu
yöneten Kazım Karabekir Paşa tarafından “Lâtin harflerinin İslam
birliğini bozacağı” gerekçesiyle
gündeme alınmadı.
*
Alfabe konusunda en önemli gelişme Dünyadaki Türk Devletleri 1926 yılında Bakü’ da 1’inci Türkoloji Kongresi’nde buluşmuşlar.. Türkoloji
Kongresinin en önemli kararı ise hiç şüphesiz tüm Türk devletlerini Latin
harflerine geçirme kararını almasıdır.
Görüldüğü
üzere Arap Alfabesinden Latin Alfabesine geçiş bir gecede öyle gökten zembille
iner gibi inmedi… Olayın arkasında Osmanlı aydınlarının 70 yıllık mücadeleleri
vardı..
En
çok da Türk devletlerinin Latin Alfabesine geçme kararı vardı..
Mehmet Kurthan
https://haberalgazetesi.net/ilk-latin-harfi-osmanlida-uygulandi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder