Sigara Bağımlılığı
SİGARANIN
TARİHÇESİ
Tütünün
tarihçesinin 4000 yıl öncesine gittiği bilinmektedir. Amerika kıtasını keşfeden
Kristof Kolomb yerlilerin çiğnediği tütünü Avrupa’ya taşımıştır.
Kırım Savaşı,
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları tütün alışkanlığının yayılmasında büyük rol
oynamıştır. Osmanlılar döneminde tütünün kağıda sarılıp yakılarak içilmesi
(tüttürülmesi), sigara sarma makinesinin icadı (1880) sigara içme
alışkanlığının şekillenmesine yol açmıştır.
Sigara, gerek
bizzat kullanan gerekse içmeyen ancak sigara içilen ortamda bulunma
sonucu pasif olarak soluyan insanlarda çok önemli bir hastalanma ve ölüm
nedenidir.
Sigara ve tütün
kullanımı dünyada önlenebilir ölüm nedenlerinden en önemlisidir.
Her yıl dünyada
yaklaşık 5 milyon insanın sigara ve tütün kullanımına bağlı hastalıklardan
hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.
Sigara ve tütün
kullanımının bu boyutuyla sürmesi durumunda 2030 yılında dünyada 8 milyon
kişinin sigara ve tütün kullanımına bağlı hastalıklardan hayatını kaybedeceği
öngörülmektedir.
Bu ölümlerin
%70’inin gelişmekte olan ülkelerde olacağı düşünülmektedir.
Bir ülkede
sigara ve tütün kullanımıyla mücadeleyi değerlendirmede şu değişkenlere dikkat
etmek gerekir.
Bu değişkenler,
yıllık sigara tüketimi, üretimi, ithalat ve ihracatının ne düzeyde olduğu, halk
sağlığı açısından yapılan eğitimler, kampanyalar, tedavi olanakları, sigara ve
tütün ürünlerine uygulanan vergilerin yüksek olup olmadığı, sigara ve tütün
ürünleriyle ilgili doğrudan veya dolaylı reklam, promosyon, sponsorluk
faaliyetlerinin yasak olup olmadığı, sigara paketlerindeki uyarıların büyüklüğü
ve içeriği, sigara içilmeyen yerlerin tanımı ve yasakların uygulanıp
uygulanmadığıdır.
Ülkemizde son
1-2 yıl içinde bu konularda bazı önemli ve olumlu değişiklikler gözlenmekle
birlikte çalışmaların bu ilkeler çerçevesinde genişletilerek sürdürülmesi
gerekmektedir.
Özellikle de
gençlere yönelik eğitim ve önleme faaliyetlerine ve tıbbi uygulamalar içinde
sigara bırakma tedavi birimlerinin yaygınlaştırılmasına önem verilmelidir.
NİKOTİN
BAĞIMLILIĞI NEDİR?
Bağımlılık
kişinin madde alımı üzerindeki kontrolünü kaybetmesini ifade eder.
Dünya sağlık
Örgütü (DSÖ) madde bağımlılığını “kullanılan bir psikoaktif maddeye kişinin
daha önceden değer verdiği diğer uğraşlardan ve nesnelerden belirgin olarak
daha yüksek bir öncelik tanıma davranışı” olarak tanımlar.
Diğer bir
deyişle madde kullanımı bireye ve topluma zarar verici düzeyde bir davranış
haline gelir.
Sigara içme veya
dumanının solunması zamanla kişide psişik ve fiziksel bağımlılık oluşturur.
Tütünde esas
bağımlılık yapan madde nikotindir. Sigara, daha çok alışkanlık yapıcı daha az
zevk verici bir bağımlılık türü olarak kabul edilmektedir.
DÜNYADA DURUM…
Sigara dünyada
ve ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Yüksek oranda
nikotin içeren bir tüketim aracı olarak eroin ve kokain kadar şiddetli
bağımlılık yapma potansiyeline sahiptir.
Dünya Sağlık
Örgütü’nün (DSÖ) bağımlılığı, ‘düzenli olarak günde bir sigara içme’ olarak
tanımlamış, sigarayı “dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını”
olarak gördüğünü ifade etmiştir.
Sigara içme
alışkanlığı gelişmiş ülkelerde azalmakta iken, bizim gibi gelişmekte olan
ülkelerde sigara tüketimi her yıl artış göstermektedir.
Günümüzde
erişkinlerin yaklaşık üçte birinin sigara içtiği ve kadın nüfusunda sigara içme
oranının giderek arttığı bilinmektedir.
Sigara şu anda
dünyada 15 yaş üstü 1.2 milyar insan tarafından kullanılmaktadır.
2025 yılında
sigara kullanan kişi sayısının 1.6 milyara ulaşması ve bunun %85’inin de
düşük-orta gelir düzeyine sahip ülkelerde olması beklenmektedir.
Nikotin
bağımlılığının da genel nüfusta yaşam boyu yaygınlığının yaklaşık % 20 olduğu,
ABD ‘de sigara içenlerin %50-80’inin bağımlı olduğu belirtiliyor.
Gelişmiş
ülkelerde, özellikle iyi geliştirilmiş sigara karşıtı kampanyalar/politikalara
sahip olan ülkelerde sigara içme sosyoekonomik durum ile yakından ilişkilidir
ve yoksullar, yarı vasıflı el işçileri, işsizler, iyi eğitim olanağı
bulamayanlar ve bekar anneler arasında daha sıktır.
Kadınlarda
sigarayı bırakma oranları erkeklere göre daha düşük, yeniden başlama oranları
da daha yüksektir.
Dünya Sağlık
Örgütü (DSÖ), sigara ile bağlantılı hastalıklar nedeniyle 1950 ile 2000 yılları
arasında 60 milyon insanın öldüğünü ve bunun II. Dünya Savaşı nedeniyle meydana
gelen ölümlerden fazla olduğunu bildirmiştir.
Sigaranın
ABD’deki ölümlerin %29’sinden sorumlu olduğu belirtilmektedir.
Geçtiğimiz
yüzyılın sonunda yaşları 35-69 yaş arasında bulunan tüm insanların ölümlerinin
%30'unun, 69 yaş üstündeki insanların ölümlerinin ise %14'ünün sigara içimine
bağlı geliştiği tahmin edilmektedir. Yapılan çalışmalarda sigara içiminin
beklenen yaşam süresini bütün yaş gruplarında 16 yıl, 35-69 yaş grubunda ise 22
yıl kısalttığı belirlenmiştir.
Japonya’da
yapılan bir çalışmada, 45 yaş ve üzerindeki nüfusun tıbbi harcamalarının
%4’ünün sigara kaynaklı olduğu belirlenmiştir.
TÜRKİYE’DE DURUM
Türkiye'deki
erişkin nüfusun yaklaşık yarısı sigara içmektedir.
Yetmişli
yıllardan bugüne gelişmiş ülkelerde sigara içim oranları azalmakla birlikte
gelişmekte olan ülkelerde yükselmeye devam etmiştir.
Dünya Bankası
raporlarına göre 1990-1997 yılları arasında dünyada sigara içiminin en hızlı
arttığı ikinci ülke Endonezya'yı izleyen Türkiye'dir.
Sağlık
Bakanlığının 1988 yılında yaptırdığı bir araştırmada 15 yaşından büyük
bireylerde sigara içme oranı %43.6 iken, 1997 yılında bu oranın %50’ye
yaklaştığı bildirilmiştir.
Sigara içme
yaygınlığı 1988’de kadınlarda %24, erkeklerde %63 olarak saptanmıştır.
Trabzon il
merkezinde yapılan araştırmada da erkeklerin %62’sinin, kadınların %32’sinin
sigara içtiği saptanmıştır.
Ögel ve
arkadaşlarının İstanbul’da yaşayan 707 yetişkinle yaptıkları araştırmada,
katılımcıların %77’sinin sigarayı yaşam boyu en az bir kez denediğini ve
%60’ının da düzenli olarak sigara içtiğini saptamıştır. Denizli’de yapılan
araştırmada, sigara içme yaygınlığı yetişkin erkeklerde %50, kadınlarda %12,
toplamda %30 oranında bulunmuştur.
2006 yılında
Diyarbakır’ın 50 ayrı mahallesinde yaşayan 600 yetişkin ile evlerinde yüz yüze
görüşme yoluyla, yapılan bir çalışmada günde en az bir sigara içenlerin oranı
%50.9 bulunmuştur.
Bu oran
erkeklerde %65 kadınlarda %37’dir. Sigara içmeyi ilk deneme ortalama yaşı 16
olarak bulunmuştur.
Düzenli olarak
sigara içtiğini belirtenler en yüksek oranda 25-34 yaş grubundadır.
On altı yaşından
önce örseleyici yaşam olayı yaşama oranı sigara içenlerde %60 sigara
içmeyenlere ise %47 bulunmuştur.
Bu bireylerde
ruhsal belirtiler de içmeyenlere göre daha yüksek bulunmuştur.
Kadınların
eğitim düzeyi artıkça sigara içme oranı artarken, erkeklerin tam tersi bulgular
elde edilmektedir. En yüksek sigara içme oranları işçiler ve işsizler arasında
bulunmuştur
Psikiyatri
hastalarında genel nüfusa göre sigara içmenin ve nikotin bağımlılığının daha
çok görüldüğü bilinmektedir.
Bir araştırmada
sigara içme oranının şizofreni hastalarında %90, bipolar bozukluk hastalarında
%70, başka psikiyatrik bozukluğu olanlarda ise %45-70 arasında olduğu
bildirilmektedir.
SİGARA BAĞIMLILIĞININ
NEDENLERİ…
1950’li yıllarda sigaranın bağımlılık
değil alışkanlık olduğu düşünülmekteydi..
1964’e kadar bu düşünce devam
etmiştir. 1964’den sonra ise bağımlılık açısından sigara ilgi odağı olmaya
başlamıştır.
Bağımlılık olduğu düşüncesini destekleyen
verilerin başında içme örüntüsünde tutarlılık gözlenmesi, kullananların giderek
sigara miktarını artırmaları, 2/3’ünde başarısız bırakma girişimlerinin olması
ve sigara bırakıldığında kesilme ya da yoksunluk belirtilerinin gözlenmesi
gelmektedir.
Sigara içme, özellikle nedenleri
açısından önemli bir ruhsal-toplumsal sorundur.
Sigara içme oranı ile yaş dönemleri
arasında ilişki saptanmıştır.
Yapılan bazı çalışmalarda 13-19 yaş
grubundakilerin sıklıkla ruhsal toplumsal etkenlerle ilişkili olarak sigaraya
başladığı bildirilmiştir.
Toplumsal, ruhsal ve genetik
faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan sigara alışkanlığının daha çok çocukluk ve
gençlik çağında kazanılan bir davranış olduğu, aile yapısı ve sosyal desteğin
sigara ve diğer madde kullanımında etkili olduğu bildirilmiştir.
Ergenlik döneminde kendisine model
arayan bireyin, evde anne babadan, okulda sigara içen öğretmeninden ve
arkadaşından etkilendiği belirtilmektedir.
Bedensel çalışmayı gerektiren işlerde
çalışanlar arasında, zihinsel çalışmayı gerektiren işlerde çalışanlara göre,
erkeklerde, ailede veya yakın arkadaşları arasında sigara içen bulunanlarda,
kentsel bölgede yaşayanlarda, yüksek gelir düzeyine sahip olanlarda, ağır
çalışma koşullarına sahip olanlarda ve örseleyici yaşantı öyküsü olanlarda
da sigara içme oranı daha yüksek bulunmuştur.
Öncelikle vurgulanması gereken
noktalardan biri ergenlikte sigara içiminin erişkinlikte sigara içimi için en
önemli risk etkeni olduğudur.
Sigara içilen çevreden uzak
duruldukça sigara içimi azalmaktadır
Bu yanında hafif şiddette depresyonun
sigara içimini artırdığı, düzenli sigara içenlerde depresyon oranının ve
bununla bağlantılı olarak intihar oranlarının içmeyenlere göre daha yüksek
olduğu belirtilmektedir. Depresyonu olanların sigarayı bırakma oranları
içenlere göre daha düşük olduğu belirtilmektedir.
Sigara bağımlılığının şiddeti başlama
yaşıyla ilişkili bulunmuştur.
Sigaraya başlama yaşı 10-15 arasında
değişmektedir.
Başlama yaşı ilaç tekellerinin de
politikalarıyla bağlantılı olarak giderek düşmektedir.
Ülkemizde sigaraya başlama
yaşının10-11 sınırına indiği tahmin edilmektedir.
Sigara içimi ergenlerde düşük benlik
saygısı ve okul sorunları ile ilişkili bulunmuştur.
NELER KULLANMAYI ARTIRIR YA DA KOLAYLAŞTIRIR ?
Ulaşılma kolaylığı,
fiyatı, evde sigara kullananların, özellikle bağımlıların
bulunması, yaşam olayları ve stres etkenleri kullanmayı artıran başlıca
etkenlerdir.
Öyle ki; birkaç gün birkaç sigaradan
sonra bağımlılığa kayma oranı çok yüksektir.
Günde üç sigaradan fazla sigara
içenlerin % 94’ünün uzun dönemde bağımlı oldukları saptanmaktadır.
Toplumsal, kültürel ve ekonomik
etmenler nedeniyle nikotin bağımlılığı sık gelişmektedir.
Sigara bir bağımlılık biçimi olarak
diğer bağımlılık biçimleriyle karşılaştırıldığında kişiler arası ilişkiler,
ekonomik, hukuksal, yada ruhsal düzlemde sorunlara daha az yol açmaktadır.
Nikotinin aynı zamanda ruhsal açıdan
uyarıcı nitelik taşıyan bir madde olması, duygu durumu olumlu yönde değiştiren,
rahatlatıcı etkisinin olması bir yanda kullanımını artırmakta, diğer yandan
sigaranın yarattığı sonuçlara duyarsızlık yaratmakta, bırakma çabalarını
azaltmaktadır.
Nikotinin etkilerinin doza bağımlı ve
iki uçlu olduğu belirtilmektedir.
Kandaki Nikotin düzeylerinin azalması
çekilme, yoksunluk belirtilerine, artması zehirlenme belirtilerine yol
açmaktadır.
Tüm bunlar sigara arama davranışını
artırmakta, giderek kullanılan miktarın artmasına, eş deyişle tolerans
gelişmesine yol açmaktadır.
Sağladığı gevşeme, zihinsel uyarılma,
tartışmalı olsa da ve yeterli bilimsel kanıtlar olmasa da iddia edilen dikkat,
bellek, öğrenme üzerinde olumlu etkileri sigara kullanımını artırmakta ve
bırakmayı güçleştirmektedir.
SİGARA KULLANIMI İLE İLİŞKİLİ BOZUKLUKLAR
Sigara içenlerde psikiyatrik
bozukluklar toplum geneline göre daha yaygındır.
Sigarayı bırakmak için yardım isteyen
hastalar arasında %30’a varan oranlarda depresyon ve %20 ya da daha fazlasında
alkol kötüye kullanımı ya da bağımlılığı öyküsü bulunabilir.
Sigara ve tütün kullanımı bir çeşit
kendine zarar verme davranışıdır.
Bu davranışın altta yatan
nedenlerinin incelenmesi ve gerekli yardımların yapılması psikiyatrinin
konusudur.
Bağımlılık düzeyinde olsun ya da
olmasın, sigara ve tütün kullanımı olanlarda depresyon, anksiyete bozukluğu ve
psikotik bozukluklar gibi bazı psikiyatrik sorunların bunları kullanmayanlara
göre daha fazla olduğu bilinmektedir.
Bu ürünlerde yer alan nikotin,
düzenli sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı sonucu bağımlılığa yol
açmaktadır.
Sigara kullanımı ile ilişkili
bozukluklar nikotin bağımlılığı ve nikotin yoksunluğu isimleriyle
tanımlanmaktadır.
Nikotin bağımlılığının kronik ve yineleme riski yüksek olan
bir bozukluk olduğu, en az 5-7 başarısız bırakma girişiminin bulunduğu
belirtilmektedir.
Nikotin bağımlılığı, rahatlamak ya da
yoksunluk belirtilerini gidermek için nikotin almak, giderek artan miktarlarda
kullanmak, başarısız bırakma girişimleri, zararları bilinmesine rağmen içmeye
devam etme ve sosyal-mesleki işlevsellikte bozulmayı içermektedir.
Nikotin yoksunluğunun ise en az
birkaç hafta süreyle nikotin kullanılması, bırakmadan sonraki 24 saatte ise
disforik (huzursuz, sıkıntılı ve kötü hissetme) ya da çökkün duygu durum,
uykusuzluk, çabuk kızma, sinirlenme, öfkelenme, anksiyete (bunaltı),
düşüncelerini yoğunlaştıramama, huzursuzluk, kalp hızında azalma, iştah
artması-kilo alma gibi belirtilerden en az dört tanesinin bulunması ile
tanımlanıyor.
Bu yakınmaların başka bir durumla
açıklanmaması ve işlevselliği bozması gerekiyor.
Sigarayı bırakma döneminde de öfke,
bunaltı, madde arama davranışı, yoğunlaşma güçlüğü, huzursuzluk, sabırsızlık,
iştah artışı, açlık hissi ve şeker isteği gibi kesilme belirtileri gözleniyor.
Sigara içilmeyen ilk on gün içinde; bilişsel değişiklikler ilk dört saatte
başlıyor. 24-48 saatte en üst düzeye çıkıyor ve tekrar sigara içimi ile 24
saatte düzeliyor.
Eğer birey sigara içmemeyi sürdürürse
belirtiler yaklaşık bir ay içinde düzeliyor. Kilo alma ve nikotin arama
davranışı ise altı ay kadar sürüyor.
Nikotin yoksunluğu yaşam boyu
yaygınlığının % 50 olduğu belirtiliyor.
Sigarayı kendi kendine bırakanların %
50-75’inde yoksunluk belirtileri ortaya çıkıyor.
Depresyon, Anksiyete bozuklukları ve
diğer madde kötüye kullanım şekilleri sigara içicilerin üçte birinde
görülmektedir.
Sigara içme süresi ve miktarı ile
yaşanan sorunlar arasında doğrudan bir ilişki vardır.
Sorunlar arttıkça sigara içme, sigara
içme arttıkça da ruhsl ve fiziksel sorunlar artmaktadır.
SİGARA VE NİKOTİN BAĞIMLILIĞININ TEDAVİSİ
Nikotin bağımlılığı ile diğer
bağımlılık sendromları birbirine benzerdir.
Bu benzerlik “tedavi için de
geçerlidir.
Tedavide amaç uzun erimde sigara
kullanımın bırakılmasıdır.
Tedavideki hedefler öncelikle içme
davranışını denetleme, miktarını azaltma ve daha sonra bırakmayı içermektedir.
Birden bırakma doğru mudur?
Olanaklı mıdır?
Azaltarak bırakmak mı önerilmelidir?
Olanaklı mıdır?
Bu sorular nikotin bağımlılığının,
diğer bir deyişle sigara bırakma tedavisi açısında her zaman sorulan, yanıtları
hastaya göre değişen sorulardır.
Sigara ve tütün ürünlerini kullananlar bırakmak açısından, hangi
dönemlerdeler?
1. Dönem: (Bırakmaya niyeti olmayanlar)
Bunlar önümüzdeki 6 ay içinde bu
ürünleri bırakmaya niyeti olmayanlardır.
Bu gruptakiler, sigara ve tütün
ürünlerinin kullanımının yol açtığı risklerin farkında değildir veya bu
riskleri önemsemez.
Bu grupta olanların, sigara ve tütün
ürünlerinin kullanımının yol açtığı sorunlar hakkında bilgisinin artırılmasına
çalışılmalıdır.
2. Dönem: (Bu ürünleri bırakmaya niyetlenenler)
Bunlar önümüzdeki 6 ay içinde (ancak
1 ay içinde değil) bu ürünleri bırakmaya niyetli olanlardır. Bunlar sigaranın
ve tütün ürünlerinin insanlara verdiği zararları bilir ancak kendisine etkisini
iyi değerlendiremez.
Bu gruptakilerin sigara ve tütün
ürünlerini kullanmaya devam etmesinin ve bırakmasının artı ve eksilerini, kısa
ve uzun vadeyi göz önüne alınarak değerlendirmeye çalışmaları gerekir.
Bu değerlendirme, sigara bırakma
motivasyonunun oluşmasına yardımcı olabilir.
Bu grupta yer alanların bırakma
konusunda bazı endişeleri de olabilir;
İradesinin zayıf olduğu düşüncesi:
- Normal zeka düzeyindeki her bireyin
bir iradesi vardır.
Ancak depresyon ve anksiyete
bozukluğu gibi bazı psikiyatrik bozukluklarda kişinin kendine güveni azalabilir
ve iradesinin zayıf olduğunu düşünebilir.
Sigarayı bırakma konusunda kendine
güvenmeyen kişilerin psikiyatrik açıdan değerlendirilmeleri yararlı olabilir.
Nikotin yoksunluğuna dayanamayacağı
düşüncesi:
- Sigara ve tütün ürünlerinin
bırakılmasından sonra bazı bireylerde değişen şiddetlerde nikotin yoksunluk
bulguları olur ve 1-2 günden birkaç haftaya kadar sürebilir.
Bu durumda çeşitli ilaç tedavileri,
nikotin bantları ile davranışsal ve bilişsel müdahaleler yararlı olabilir.
Kilo alacağı endişesi: Sigara ve
tütün ürünlerinin bırakılmasıyla mutlaka kilo alınmaz.
Düzenli egzersiz ve diyet ile bu risk
aşılabilir.
Kullanımın yol açtığı risklerin, kilo
almaya oranla çok daha ciddi sonuçları olduğu düşünülmelidir.
3. Dönem: (Bırakmaya hazır olanlar).
Bunlar 1 ay içinde bırakmayı
düşünenlerdir.
Bu gruptakiler, sigaranın ve tütün
ürünlerinin hem insanlara hem de kendilerine verdiği zararların farkındadır. Bu
ürünleri bıraktıklarında bedensel risklerin azalacağını düşünürler.
Nasıl bırakacakları konusunda
planlama yaparlar.
4. Dönem: (Bırakma eylemi içinde olanlar).
Bunlar bu ürünleri çeşitli
yöntemlerle kullanmayı bırakmış ve 6 aydır kullanmamış olanlardır.
Bu gruptakiler, kendi kendilerine
veya çeşitli yardımlarla veya ilaç kullanarak bu ürünleri bırakmıştır. Bırakmak
için bilimsel yöntemlerin tercih edilmesi önerilmelidir..
5. Dönem: (Bırakmış durumda olanlar).
En az 6 aydır bu ürünleri
kullanmayanlardır.
Bu gruptakiler için en büyük tehlike
tekrar başlamaktır.
4. veya 5.dönem içinde olanların tek
bir kez bu ürünleri kullanmamaları önerilir.
Eğer tek bir kez kullanımları olursa,
bunu bir hata olarak değerlendirmeli ve tekrarlamamaya çalışmalıdır.
Sigara ve tütün kullanımı olanlar
hayatlarında birkaç kez bırakma girişiminde bulunmuş olabilirler. Her bırakma
girişiminin bazı şeyler öğrettiği düşünülmeli ve yeni bırakma girişimlerinde
daha başarılı olunacağı pozitif düşüncesi ile hareket edilmelidir.
Sigara bırakılabilir mi?
Sigara vazgeçilebilir bir
alışkanlıktır.
Sigaraya karşı alınan önlemler ve
eğitim programları sonucu, Amerika'da 36 milyon, Fransa'da 8 milyon ve
İsviçre'de 1 milyon kişinin sigarayı bıraktığı bilinmektedir..
Sigara içenlerin %20’sinin nikotin
bağımlısı haline geldiği, çoğunun sigarayı bırakmayı denediği, ancak %15’ten az
bir kısmının başarılı olduğu bildirilmiştir.
Sigarayı bırakmak için herhangi bir
yardım almayanlarda bırakma oranı %10’un altında kalırken, sigarayı bırakmayla
ilgili yardım alanlarda hem sigarayı bırakma süreci daha sağlıklı yaşanmakta,
hem de sigarayı bırakma oranı artmaktadır.
Sadece hekimin sigara içme
davranışını sorgulayıp önerilerde bulunması sonucu sigarayı bırakma oranı üç
ayda %3’e çıkmakta, hemşirenin de bilgi ve öneriyi pekiştirmesiyle bu oran %7.2
olmaktadır.
Her yıl sigara içenlerin %70’i
bırakmayı düşünmekte, 1/3’ü de bırakmayı denemektedir.
Fakat kendi başına deneyenlerin %98’i
sonraki bir yıl içinde yeniden sigaraya başlamaktadır. Sigara içimi/bağımlılığı
Dünya Sağlık Örgütü tanımıyla bir hastalık olan sigara bağımlılığının tedavisi
hekimin görevleri arasındadır.
Sağlık kuruluşlarına başvuran
olguların hangi nedenle gelmiş olursa olsunlar sigara içme durumları kesinlikle
sorgulanmalıdır.
Sigara içme davranışında sosyal
öğrenmenin önemli bir yeri olduğu, sigaraya başlamanın önlenmesinde ve
bırakmanın teşvik edilmesinde gençlerin örnek aldıklar kişilerin özendirici
tarzda sigara kullanmamaları ve sigarayı bırakmalarının etkisi gösterilmiştir.
Sigara bırakma pek çok madde
bağımlılıklarında olduğu gibi birinci derecede kişinin kendi isteği, kararı ve
iradesiyle ilişkilidir.
Hekimlerin bu konudaki rolü sigaranın
zararları ve bırakma yöntemleri konusunda bilgilendirici, özendirici ve
destekleyici olmak, ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal yoksunluk belirtilerini
ortadan kaldırmaya yönelik gerekli tıbbi yardımlarda bulunmak ve bırakma
eyleminin devamını sağlamak için bireyi desteklemektir
Sigara içiminde; davranış
alışkanlığı, fizik ve psikolojik bağımlılık rol oynamaktadır.
Sigaranın bırakılmasına yardımcı
olmak için bir çok yöntem geliştirilmiştir.
Bütün sigara bırakma yöntemlerinin
sigaranın bırakılmasındaki başarıları farklı olmakla birlikte amaçları kişide
sigara içimine bağlı gelişen psikolojik bağımlılığın ve fiziksel bağımlılığının
üstesinden gelmektir.Sigara bıraktırma yöntemlerinin hiç biri tek başına %100
etkili değildir.
En başarılı sonuçlar ruhsal
tedavilerin ilaç tedavileriyle birlikte kullanımı ile elde edilmektedir.
Bunların başlıcaları bilişsel davranışçı terapi, bireysel ya da grup
terapileri, hipnoz, ruhsal eğitim ve bilgilendirme yaklaşımlarını içerir.
Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi AMATEM’de uygulanan ve 4 eğitim
seansından oluşan bir Sigara Bırakma Programı’na başvuran
hastaların % 20’sinin sigarayı bıraktığı, % 36,7’sinin
azalttığı, % 43’ünün ise sigaraya aynı miktarlarda devam ettiği saptanmıştır.
“Sigarayı azaltma ve bırakma
oranları” birlikte ele alındığında ise bu oran bir seans katılanlar için % 50,
iki seans katılanlar için % 57, üç seans katılanlar için % 60, dört seans
katılanlar için % 67’dir. Eğitim seanslarına devam edildiğinde sigara içme
davranışında değişin sürdüğü vurgulanmaktadır.
İlaç Tedavileri ve Psikoterapiler
İlaç tedavileri, , sigara
bırakıldığında ortaya çıkan yoksunluk ve diğer belirtilere yönelik
“semptomatik” tedavileri ve sigara içme isteğini azaltan ilaçları içerir.
Bu durumlar için çeşitli ilaçlar,
Nikotin bantları (yerine koyma tedavisidir), antidepresanlar ve diğer bazı
ilaçları kullanılır..
Nikotin bağımlılığında kullanılan ve
etkileri çeşitli araştırmalarla kanıtlanmış bir çok anti depresan vardır .
Bunun yanında psikososyal tedaviler
nikotin bağımlılığının tedavisinde kullanılmaktadır.
Ruhsal eğitsel yaklaşım, kognitif
davranışçı tedaviler, tiksindirme yöntemleri ve gevşeme tekniklerini içeren
davranışçı tedaviler ve hipnoz kullanılan yöntemlerdir.
Kognitif Davranışçı Tedavide temel amaç bilişleri
(düşünce tarzlarını, olaylara bakış açısı ve değerlendirme tarzlarını)
değiştirmek, özellikle sigara kullanımı açısından yüksek risk taşıyan
ortamlar ve durumlarda kullanılan da baş etme mekanizmalarını güçlendirmektir.
Bu tedavinin en etkili ve gerekli
olduğu durumlardan biri yinelemeyi (nüks) önleme çalışmalarıdır. Davranışçı
teknikler ise içtiği sigaraların kaydını tutma, sigara ile ilişkili duygu
düşünce ve davranışları kaydetme, bunlara yönelik farkındalığı artırma, içmeyi
geciktirme, ertelemeyi içeren yaklaşımları sigara markasını değiştirme bitmeden
yenisini almama gibi davranışları içerir. Bireylere sınırlı sayıda sigara
taşımaları, sigaraya ulaşmayı zorlaştırmaları, sigarayı bitirmeden yarıda
söndürmekleri, kül tablaları ve izmaritleri biriktirmeleri önerilmektedir.
Sigara içme dürtüsü geldiğinde buna
karşı seçenek bir tepki geliştirmeleri, dikkat dağıtıcı yaklaşımları
kullanmaları önerilir.
Başvuranların sigara bırakmayla elde
edecek avantajlarla ilgili bir liste hazırlamaları istenir. Sigarayı bırakmak
için uygun bir tarih belirlemeleri, yaşamı düzenlemeleri ve etkinlik yapmaları,
sigarayı bırakmaya yönelik bir zihinsel hazırlık yapmaları, buna yönelik bir
davranışsal hazırlık ve gözlem yapmaları istenir.
Sigara bırakma sürecinin başarılı
olmasında en önemli etkenlerden biri de ödüllendirmedir. Bireyin bırakmayı bir
törenle yapması, bıraktığı ve izleyen süreçte de yeniden başlamadığı için
kendini ödüllendirmesi istenir.
Çevrenin ödüllendirmesinin de büyük
yararı vardır.
Tedavinin en önemli parçalarından
biri uzun süredir bırakmış olan birinin yeniden başlamaması için uygun
beceriler geliştirmesini sağlamaktır.
Nüks önlemeye yönelik beceri eğitimi
verilmelidir. Bunun için kendin yardım materyalleri kullanılabilir.
SONUÇ OLARAK
Unutulmaması gereken en temel ve can
alıcı gerçek şudur.
· Sigara Sağlığa Zararlıdır.
· Sigara yalnızca sigara tekellerine yarar sağlamaktadır..
· Sigara kullanımı, ve sigara bağımlılığı önlenebilir bir
sorundur.
· Sigara, sadece içenleri ilgilendiren bireysel bir sorun
değil,.içenlerin yanında yaşayan eş ve çocuklardan, olağanüstü büyük paralar kazanmaları
nedeniyle dolaylı şekilde sigara içimini özendiren sigara şirketlerine, Sağlık
bakanlığından, Milli Eğitim bakanlığına dek bir çok kişi ve kurumu kapsayan
ciddi bir psikososyal bir sorundur.
Bu nedenle:
·
Eğitim kurumlarında çok erken
yaşlardan başlayarak yaygın eğitim programları uygulanmalı,
·
Sigara ve tütün ürünlerinden alınan
vergiler artırılmalı, bu ürünlerin fiyatları cazip olmaktan çıkartılmalı,
·
Sigara ve tütün ürünleri üreten
fabrika kurulması koşulları zorlaştırılmalı hatta sigaranın bir sektör olmaktan
çıkarılmasını sağlayan düzenlemeler yapılması,
·
Tütün yetiştiriciliği yapılan.tarım
alanlarında başka ürünlerin yetiştirilmesini özendiren devlet destek
programlarının hazırlanarak uygulanması
·
Tüm sağlık kurumlarında yaygın, kamu
sağlığı hizmeti olarak sigara bağımlılığı önleme ve tedavi birimleri kurulmalı,
bağımlılığın önlenmesi ve tedavisinde kullanılan ilaçlar ve diğer tedavi
yaklaşımları sosyal güvenlik sistemi kapsamında katkı payı alınmadan ve
ücretsiz sağlanmalıdır.
Sigarasız bir dünya dileğiyle…
https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/46/nikotin-sigara-bagimliligi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder