· Ekmek ve Demokrasi
Cumhuriyet Halk Partisinin XII. Kurultayında bir delege, «Köylümüze ekmekle demokrasi arasındaki bağı
nasıl anlatacağız?» diye sormuştu.
· Gerçekten, «ekmekle
demokrasi» arasındaki bağın büyük seçmen çoğunluğuna anlatılması, şimdilik
hemen yalnız küçük bir azınlığın üzerinde durduğu, rejim dâvalarını çoğunluğa
da bir an önce benimsetebilmek için akla gelecek ilk çaredir.
· Demokrasiyi yalnız ekmeğimizle olan ilişiği yönünden değerlendirmek,
şüphesiz doğru olmaz.
· Demokrasinin gerçek değerini, gerek fert gerek toplum olarak
manevî hayatımızdaki müspet tesirlerinde; kişiliğin ve yaratıcılığın
gelişmesini, bilimin ilerlemesini hızlandırmasında; ahlâkı geleneklerin ve
doğmaların baskısından kurtarıp, daha rasyonel
esaslara bağlamasında aramalıyız.
· Fakat demokrasiyi bu yönlerinden değerlendirebilmek, ancak
belirli bir kültür seviyesine veya hayat standardına varıldıktan, belirli
toplum şartları kurulduktan sonra mümkün olabilir.
· Yüzyılların ihmali yüzünden uygarlık öncesi hayat şartları ve
bir Ortaçağ karanlığı içinde kalmış, ekmek derdinden başka dertlerle
ilgilenemiyecek kadar yoksul bırakılmış topluluklarda, demokrasinin bu
faydaları elbette kolay kolay kavranılamaz.
· Bir kimseye basın hürriyetinin bütün değerlerini anlatabilmek
için, önce onu okur-yazar hâle getirmek; kanun düzeninin bütün değerlerini anlatabilmek
için, önce onu kendi sosyal hayatında tabiat kanunlarının hâkimiyetinden
kurtarmak; yargıç teminatının bütün değerlerini anlatabilmek için, komşusuyla
arasındaki dâvayı, tarlada bıçak yahut baltayla değil, bir yargıç önünde hâlle
çalışmanın faydalarına inandırabilmek, bunun için de onun, yolsuz, taşıtsız
köyünden kalkıp mahkemeli şehir veya kasabalara gidebilmesini kolaylaştırmak;
söz hürriyetinin bütün faydalarına inandırabilmek için, üzerinde söz
söyliyebileceği konuları genişletmek; toplantı hürriyetinin bütün faydalarına
inandırabilmek için kendi daracık çevresinden kurtarıp geniş topluluklarla
temasa geçirmek gereklidir.
· Hele Anayasa teminatı, üniversite bağımsızlığı gibi konularla
ilgilenmesine, ancak bütün bu saydığımız şartlar sağlandıktan sonra sıra
gelebilir.
Hayatında henüz bu şartlar gerçekleştirilmemiş
bir kimse için demokrasinin, ancak ekmekle olan ilişiği yönünden
değerlendirilebilmesi çok tabiîdir.
· Saydığımız şartlar memleket ölçüsünde sağlanıncaya kadar,
demokrasiyi maddî ve mânevi hayatımıza tesir eden bütün yönleriyle
değerlendirebilecek durumdaki azınlığın, çoğunluğa da bu rejimi bir an önce
benimsetmek için baş vurabileceği ilk çare, demokratik denetlemeyle, demokratik
murakabeyle, iktisadî refah arasındaki, yani «ekmekle demokrasi» arasındaki
bağları anlatmak; pahalılığı, darlık ve yoklukları, başlı başına birer dert
olarak, kaynakları üzerinde durulmağa değmez birer vakıa olarak belirtmekten
kaçınıp, bunların, "demokratik denetleme iyi işleyemediği için"
ortaya çıkan araz olduğunu, basit bir dille, müşahhas örneklerle, izah etmektir.
· Rejimi kurtarmak isteyen muhalefet partilerinin çoğunluğa
yönelecek propaganda çalışmalarındaki hareket noktası, «ekmekle demokrasi»
arasındaki "bu bağın izahı" olmalıdır.
· CHP. nin XII. Kurultayında «köylümüze ekmekle demokrasi
arasındaki bağı nasıl anlatacağız?» diye soran delege, demokrasi mücadelesinde
başarıya ulaşmanın belki en pratik yolunu işaret etmiştir.
·
* 12.
Kurultay 21 Mayıs 1956'da yapıldı.
·
... (Bu yazı
ULUS Gazetesinde çıkmıştır.)
· Bülent ECEVİT
. Kaynak: https://ecevityazilari.org/items/show/622
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder