Ah Atam ah
. Sümer Oral… Yedi yıl maliye
müfettişliği yaptı.
Paris'e OECD nezdinde staja gönderildi.
Üç yıl Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdür Yardımcılığı görevinde
bulundu.
İki yıl Bütçe Genel Müdürlüğü yaptı.
Yedi kez milletvekili seçildi.
Üç kez bakanlık koltuğuna oturdu.
Sümer Oral'ın çıkardığı, “Bir
Devrin İzleri” kitabını Çiğdem Toker'in köşesinde okudum.
Neoliberalizmin en azgın döneminde (1991-1993 ve 1999-2002 yılları arasında)
Maliye Bakanlığı yapan Oral kitabında, AKP'nin kamuoyuna IMF
konusunda yanıltıcı bilgiler verdiğini yazmıştı:
- Türkiye'nin IMF ile borç ilişkisi 2009 yılına
kadar sürdü…
- AKP önceki dönemden kalan 28,5 milyar dolar borcu
ödediğini söylerken, kendi aldığı 13,3 milyar dolarlık borçtan
bahsetmiyor…
Bu satırları okuyunca geçmişe döndüm:
Türkiye, 1947 yılında katıldı IMF'ye… İlk
borcunu 1958 yılında aldı…
1960-2000 arasında IMF ile 19 borç anlaşması
imzaladı.
Sonra Kemal Derviş ve ardından Ali
Babacan IMF'ye borçlanmaya devam etti.
Menderes, İnönü, Demirel, Ecevit, Özal, Çiller, Erdoğan hangi
lider oturmadı ki IMF'nin “haraç” masasına?
Basın her seferinde yazdı; “IMF yardıma koştu!”
Borcu siyasi liderler aldı, sizler ödediniz!
Israrla işin özünü anlatmaya çalışıyorum size…
Israrla farklı düşünen-yazan ekonomistleri tanıtmaya
çalışıyorum size…
YAZDI KOVULDU
Michael Hudson…
Amerikalı ekonomi profesörü.
Genç yaşında Rockefeller yanında görev yaptı.
Chase Manhattan Bank'ta
çalıştı. Görevi Arjantin, Brezilya ve Şili'nin ödeme kapasitesini
belirlemekti…
Standard Oil Company'te çalıştı. Görevi
İsviçre bankalarında sona eren “kirli paranın” takibini yapmaktı. Hudson
burada, ileride beş dönem FED/Amerikan Merkez Bankası
başkanlığı yapacak Alan Greenspan ile mesai yaptı; onun Rockefeller ile
ilişkisine yakından tanık oldu.
Dünyanın dört büyük muhasebe firmasından Arthur Andersen
LLP'te çalıştı. Ülkelerin bütçe açıklarının sebeplerini araştırdı.
Sağ eğilimli Hudson Enstitüsü'nde çalışırken, ABD'nin siyasi
ve mali egemenliğinin doğuşunu anlatan “Süper Emperyalizm” kitabını
yayınladı.
Başta Latin Amerika olmak üzere dünyanın yoksul ülkelerinin dolar
rezervi tutma zorunluluğuyla gerçekleşen yeni sömürü
düzenini yazdı.
Bu ABD'nin IMF vs. yoluyla “kredi” altında yutturulan borca
dayalı yeni kölelik düzeniydi. Kovuldu…
Akademiye döndü; para, borç, muhasebe, toprak kullanımı,
özelleştirme gibi “ekonominin arkeolojisi” çalışması yaptı.
Sizlere tanıttığım; “kendi
kurallarına göre işleyeceği iddia edilen serbest piyasa sisteminin kandırmaca
olduğunu” yazan iktisatçı Karl Polanyi'nin takipçisi SCANEE (Uluslararası
Eski Yakın Doğu Ekonomileri Konferansı) kurucu üyesi oldu.
Uzatmayayım; 2008 ekonomik krizi öngördü.
Ama alay edildi; “bu insanlara iyi seksin erken yaşta duracağını
söylemektir!”
HALKI İNANDIRMAK
Prof. Hudson'a göre “Süper Emperyalizm”, devletleri borçlandırma
yoluyla sömürgeleştirmeyi ve bağımlı devletler haline
getirmeyi amaçlayan ABD sistemi…
Bu özünde, “dolar diplomasisi” idi.
Bu özünde, ülke varlıklarını ve doğal kaynaklarını soymak amacıyla
diğer ülkeleri gereksiz yatırıma maruz bırakan borçlandırma stratejisiydi…
Hudson'a göre ABD, İkinci Dünya Savaşı sonrasında
oluşturduğu Dünya Bankası–IMF aracılığıyla, Üçüncü
Dünya ülkelerinin yardım istemlerini bile, kendi kendine
yeterli ekonomik kalkınmalarını önlemek için kullandı.
Bu ülkelere sözde serbest ticaret sistemi
dayattı ki, bu politika ABD'nin refah elde etmek için kullandığının tam
tersiydi!
Hudson dedi ki:
- ABD, altınları dolara çevirme hakkını 1971'de
iptal edip, doları dünyanın rezerv parası haline getirince,
yabancı merkez bankalarına ABD hazine bonoları almayı dayattı. Bunu bütçe
açığını ve askeri harcamalarını finanse etmek için kullandı.
Bu aslında, eli silahlı ABD'nin ülkelerin sırtına
yüklediği haraç vergisi; “borç emperyalizmi”…
Karşı çıkana darbe yaptı.
Türk politikacısının hâlâ “borcu o da aldı” polemiği
yapması, Türk siyasetinin dünden bugüne ekonomi-politik
gerçekliğe ne kadar uzak olduğunu gösteriyor!
Defaatle “gelin program tartışalım” dememi anlıyor musunuz?
Siyaseti salt “ittifak mühendisliğine” dayayanların
iktidar olma olasılıkları azdır:
- Halkı, neyi nasıl yapacağınıza inandırmak
zorundasınız.
- Öncelik, dayatılan “borç
emperyalizmi” çemberini kırmaktır.
Michael Hudson gibi
ekonomistleri okuyunca; Atatürk'ün, tam bağımsızlık
şiarıyla kapitülasyonlara karşı verdiği mücadeleye her
seferinde hayran kalıyorum…
Soner Yalçın, 06.04.2022
https://odatv4.com/makale/ah-atam-ah-234543
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder