- KUŞADASI’NDA VUR BALTAYI YEŞİL AĞACIN BELİNE!
Türkiye haritasına bakınca,
Aydın-Kuşadası’nın biçimi uzun burunlu bir kişinin, gür bir kaşla batıya doğru
bakışını andıran bir görüntüyü seçersiniz.
Kaş diye gördüğünüz, Kese dağı, Pamucak
alnı, Dilek Yarımadası burnu, Balat dudakları, Didim keçi sakallı çenesi gibi
görünür.
Kabaca Kuşadasının yüzölçmü 264 km²,
şeftali, zeytin ile mandalin bahçeleri kesilerek iki katlı yazlıklarla dolmuş
Karaova, Davutlar, Güzelçamlı ovalarının toplam alanı yaklaşık 1725 hektardır.
Bu alan içinde Davutlar düzü ile tarım alanının
yaklaşık 570 hektarı “Davutlar Ovası Tarımsal Alan Koruma Planı” içinde olup
yapılaşmaya kapalıdır.
Bu kararı kim aldıysa gönülden kutluyorum.
Birinci sınıf tarım alanı olan bu
düzlüklerde yazlıkların kapattığı yapılaşma alanı genişliği yaklaşık 870
hektardır.
1957 Yılından günümüze, düzdeki tarım
alanının toplam yaklaşık % 50 yapılaşmıştır.
Kalan %50 kısmının 570 hektarı kısmı koruma
altında olup, bu kısmın % 66 kapsamaktadır.
Neredeyse, Kalafat Dağı eteğinden başlayıp,
Kuşadası-Soğucak yolunun güney, güney-batısı, yol ile deniz aralığında, ayrıca
bir kilometre doğusundaki tepelerin tümü de yapılaşmıştır.
Kuşadası Belediyesinden alınan bilgilere
göre, Kuşadası köyleri içinde olmak üzere yaklaşık 4665 hektar tepelik alan
yerleşim ile yapılaşmaya açılmış, lüks konutlarla doldurulmuştur.
Kuşadası’nda yeşil doğa olarak elde kalan,
Kalafat Dağı ile Tüllüoğlu Tepe-Değirmendere arasında kalan binyıllar boyunca
depremlerin çökerttiği İğdecik Boğazıdır.
Ayrıca bunun doğuda süreği olan
Gökçealan(Burgaz) ile Kirazlı arası dünyanın en görkemli, korunmuş yeşil
alanıdır.
Elde kalan yeşillere bakarak, Kuşadası’nı
uçmaktan(cennetten) bir köşe derseniz küçümsemiş olursunuz.
Kalan yeşil alanda düzde zeytin, üzüm bağı,
incir, ceviz, şeftali, mandalin çiftlikleri, kırsal tepelerde menengiç ağaçları
var.
Güney-doğu Anadolu’da menengiç çalıları ile
fidanlarına Antep Fıstığı aşılanarak çok büyük kazanç elde ediliyor.
Bu yeşil alana kaçak güçek yapılan her yapı,
Kuşadası’nın bağrına sokulan bir hançerdir.
Kuşadası’na gelip de yeşiline bayılan her
yatırımcı, öncelikle yeşili kaldırıp üzerine betonarme yapıyı dikmektedir.
Bu işi yapan her kişi “Doğa Yağusudur (düşmanıdır)”.
Buna izin veren, ya da göz yuman her
yönetici “Suçu paylaşan” kişidir.
Dün, EKODOSD’dan Bahattin bey ile
Meteoroloji Müdürlüğünden Harita Müh. Derya Koçyiğit, İstanbul Orman
Fakültesinden emekli Prof. Dr. Hüseyin Cahit Şat, ile kızı Özyeğin
Üniversitesinden peyzaj mimarı Doç. Dr. Beyza hanım beni ivedi Orsen Sitesine
çağırdılar.
Kırmızı iki tekerime binip hızla Orsen’in,
dev gibi gölgelik kahvesine ulaştım.
Orsen, kıyıdaki Jangıl diye bilinen çay
bahçesinin hemencecik arkasında.
Genelde üç katlı yazlık evlerden oluşuyor.
Gölgeyi yapan, Kuşadası Belediyesinin
edincinde olan, tek gövdeli bir dişbudak ağacı.
25 metre genişliğinde saçağı olan dişbudak
ağacının altı yoğun bir gölge.
Gövdesi üç fidanın birbirine sarmaşıp
kaynaşmasından oluşmuş.
Çapı 25 metre. O sepserin gölge altında
aydınlar kitap okuyorlar, akşamları ise canlı müzikle yemek yeniliyor. Pideci
ile çay bahçesini işleten genç yönetici ağacı canı gibi koruyor.
Orsen yazlıkları 1980’li yıllarda yapılmış.
Ne var ki, ağacın arkasında yer alan
konutlar, ağacın saçakları nedeniyle denizi göremiyoruz diye sürekli yakınıyor.
“Kesin bu ağacı”
Bu ne gaddarlık!
İki kişi denizi görecek diye, her gün
gölgesinden en az 100 kişinin yıllar boyu yararlandığı, bir “anıt ağaç” olmuş
dişbudağı göz göre göre kesmek!
Bu ne acımasızlık!
Ayrıca kurutmak için ağacın köküne kezzap
döküldüğü de söyleniyor.
Bu ne yeşil düşmanlığı!
İşletmeci, yakınmaları durdurmak için taç
kesiminden iki kamyon dolusu kesim yapıyor.
Bu bir kıyımdır.
Oysa, ağaç temel altındaki suları
emdiğinden, depremde sıvılaşmayı önler, evleri göçmekten kurtarır.
Bunu defalarca televizyonlarda anlattım.
Mimar Sinan bile yaptığı tüm cami, saray,
han, köprü ile çarşıların çevrelerine su kuyusu açtırmış, ayrıca ağaçlar
dikerek depreme dayanıklı biçime dönüştürmüştür.
O dişbudak ağacı ivedilikle “anıt ağaç”
olarak onaylanıp, korum altına alınmalıdır.
Kısacası, Kuşadası’nda doğa korumacıları ile
çevreciler olmasa, içinde yapıların dolduğu kup kuru bir alana dönüşecek.
. Biz
nasıl böyle yeşilden nefret eden, değerlerimizi hiçe sayan bir ulusa dönüştük.
. 22
Temmuz 2023, Kuşadası
. Prof.
Dr. Övgün A. Ercan,
İTÜ Maden Fakültesi, Jeofizik Y. Müh.
*********************************************************************************************