. - TÜRKİYE’DE GENÇLİK VE UYUŞTURUCU MADDE SORUNU
. İnsan hayatının önemli bir dönemi olan
gençlik çağı; biyolojik, psikolojik, sosyolojik yönü ile insanın bedensel,
ruhsal, sosyal, ahlaki gelişmesinde ve kişiliğinin oluşmasında hassas bir
dönemi kapsamaktadır.
. Gençlik dönemi, bir yandan bunalımlar,
çatışmalar, yanılgılar, tezatlar ve kararsızlıklarla gencin gerek kendisiyle
gerekse çevresiyle çatışma dönemi iken; diğer yandan da, tatlı hayallerin,
tutkuların ve idealizmin filizlendiği, kendini ispat ve kimliğini bulma
çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir.
. Bu yüzden, toplumun içinde bulunduğu
buhranlardan en fazla etkilenen kesim de yine gençlik kesimidir. Tarihimizin
son 200 yıllık dönemi, gençliğin kişilik ve kimlik arayışının en yoğun ve en
çalkantılı olduğu bir dönemdir.
. Bu çalkantıların şiddetini artırarak devam
ettiği bir dönemde SEKAM’ın gençlikle ilgili yaptığı araştırma, gençlik
üzerinde yapılan en son ve en kapsamlı olmasından dolayı önemlidir.
. Gençlik üzerinde değişik zamanlarda yapılmış
bazı çalışmalardan da yararlanarak, gençliğin mevcut durumunu, istatistikî
bilgilere girmeden, aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:
•
Sigara, alkol, kumar, uyuşturucu kullanma eğiliminde artış, bunları meşru
görmek.
•
Fuhşu, eşcinselliği, lezbiyenliği meşru görmek.
•
Şiddete eğilim göstermek.
•
Bilgisayar ve internet bağımlılığında artış.
•
Ferdileşmek, yalnızlaşmak, sanallaşmak.
•
İletişim kopukluğu sosyal bağlılık ve dayanışma ruhunun yok olması.
•
Davranış bozukluğu, psikolojik olarak gel git yaşamak.
•
Parçalanmış kimlik-kişilik, kendine belirlediği kimlikle, düşünce ve
davranışlarının uyuşmaması, tezatlı davranış, şizofren/melez kimlik.
• Din
algısında zedelenme, laikleşme-sekülerleşme.
•
Toplumsal değerlere yabancılaşma, değer yargılarında zedelenme.
•
Kavramsal kargaşa, zihinsel kirlenme; din, laiklik-sekülerlik, ateizm, ahlâk,
iffet, hayâ, vefa, aile, mahremiyet, nikâh, nikâhsız birliktelik, zina,
eşcinsellik, aşk.
•
Başkalarına karşı güven kaybı, kendisine karşı güvenme ile güvenmeme arasında
gidip gelme (özgüven kaybı), • Kuşaklar arası çatışma ile oluşan güven
bunalımı,
•
“Her şeyi bilir” psikolojisinde olmak.
•
Gelecek korkusu ve ülkeden göç etme isteği.
•
Kendini sorumlu hissetmemek; fakat başkalarını sorumlu tutmak. Sorumluluk ve
yükümlülük duygusu ile alay etmek; çevresini, kendine karşı sorumlu saymak,
•
Birlikte yaşadıklarını kendine mecbur saymak, kendini kimseye karşı mecbur
saymamak.
•
Kendini ifade edebilecek, meramını anlatabilecek tarzda lisâna hâkim olamamak.
• Her
şeye sahip olma hakkını kendinde görmek; “Buna hakkım var mı?” gibi bir soruyu
sormamak. Köşe dönmeci zihniyet, maddiyatçılık eğilimi,
•
Sahip olduğu şeylerin kiymetini bilmemek ve umursamamak.
•
Sınırsız bir tüketici ve kullanıcı özelliği sergilemek, marka tutkusu,
gösteriş.
•
Elde etmek istedikleri ile haklı olmak arasında bir ilişki kurmamak. Elde etmek
istediklerinde kendini haklı saymak (emeğin, değer olarak önemini kaybetmesi),
•
Anormal giyim tarzı.
•
Aşırı uyku uyuma.
•
Erken ergenleşme.
•
Günlük ve anlık yaşamak, geleceğe yönelik plan yapmamak.
•
Bilgiye kendi çıkarı için ilgi duymak, bilgiyi paylaşmamak.
•
Genel olarak paylaşım duygusundan yoksunluk.
• Rol
modellerini, bilim adamları, düşünürler, din adamları ve siyasetçilerden seçme yerine,
popüler ögelerden seçme.
. Bütün bunlar, henüz sosyal bir problem
boyutuna ulaşmamıştır.
. Hastalık, başlangıç aşamasındadır.
. Vakit varken, acilen tedbir alınması
gerekmektedir.
. Gençliğimizin böyle bir değişim göstermesi
normal midir?
. Gençlik, kendi kültür ve medeniyetinden,
kendi değerlerinden niçin kopmakta ve yabancılaşmaktadır?
. Niçin sanallaşmakta, ferdileşmektedir?
. Ailenin, kentleşme ve göç politikalarının,
Türkiye’nin kültür ve medeniyet tercihinin, sistemin öngördüğü hayat tarzının,
eğitim sisteminin, medyanın, toplumsal değerlerdeki çözülmenin bunda bir payı
var mıdır?
. Bu ve buna benzer soruları sormak ve
cevaplarını bulmak zorundayız.
. Gençlikle ilgili yapılmış çalışmalardan,
devlet ricalinin değişik zamanlarda yaptığı açıklamalardan ve yayınlanmış
anılardan yararlanarak, gençliği olumsuz olarak etkileyen faktörleri, aile içi
ve aile dışı faktörler olarak iki sınıfta toplayabiliriz:
I-
Aile İçi Faktörler:
•
Aile ortamının etkisi.
•
Ailenin parçalanması/yıkılması.
•
Evin otelleşmesi.
•
Sorunların konuşulmaması.
•
Çocuklara ilgisizlik.
•
Aile içi yanlış eğitim.
•
Sevgi ve şefkat eksikliği.
•
Doğru iletişim kurulamaması.
•
Akraba çevresinin etkisi.
•
Cinsellik konusunda yanlış bilgilenme.
•
Ekonomik sıkıntılar.
•
Dinî eğitim yetersizliği.
II-
Aile Dışı Faktörler
•
Küresel Güçlerin etkisi (Siyonizm, ABD, AB, yabancı istihbarat örgütleri…).
•
Uyuşturucu, Kumar ve Fuhuş mafyasının etkisi.
• Bir
kısım medyada yer alan diziler, filmler ve özel programların etkisi.
•
İnternet ve sosyal medyanın etkisi.
•
Feminist hareketlerin etkisi.
•
Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinin etkisi.
•
Satanizmin etkisi.
•
Ateizmin etkisi.
•
Türkiye’nin yanlış kültür ve medeniyet tercihi: Seküler Batı kültür ve medeniyeti
tercihi,
• İki
kültür ve medeniyet değerlerinin çatışması ile oluşan şizofreni.
•
Yanlış eğitim politikası.
•
Yanlış kentleşme politikası.
•
İşsizlik: iş bulamama korkusu.
•
Okuyamama korkusu.
. Bu faktörlerin çatışmasının meydana
getirdiği ortam, gençlikte kimlik ve kişilik krizine sebebiyet vermiştir.
Araştırmada, gençliği bütün boyutları ile ele almış olmakla birlikte, özellikle
değerler ve kimlik tanımlanması üzerinde özenle durulmuştur.
-------------------------Devamı
için dosyaya bakınız: ----------------------
Sosyal Ekonomik ve
Kültürel Araştırmalar Merkezi
- TÜRKİYE’DE
GENÇLİK VE UYUŞTURUCU MADDE SORUNU
https://www.muharrembalci.com/kitaplika/67.pdf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder