6 Mayıs 2025 Salı

KABUL EDİYORUZ

.     KABUL EDİYORUZ.    

.     Artık biz de ‘eşit yurttaşlık’ istiyoruz.

Ceren ile Alya! – ‘Sırrı Abi’ haklıymış! ‘

.     Eşit yurttaşlık’ istiyorum

Yurttaşın ‘eşitlik’ içerdiğini falan reddediyorum. Biz barış, demokrasi, özgürlük istiyoruz.

Onurlu bir yaşam, bir hırka bir lokma… 

Giderken de ‘önder’ gibi uğurlanalım arzusundayız. 

Ne diyordu Ceren Hanım, babası Sırrı Süreyya Önder’in cenaze töreninde: 

“Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kazağı almadan, kimseden bir şey istemeden, borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba.”

Biz de böyle gitmek istiyoruz. 

Hastane masraflarımız devletimiz tarafından karşılansın, en iyi doktorlar tarafından ameliyat edilelim istiyoruz mesela. 

Terörist Abdullah Öcalan’a ‘baba’ demek, ‘Ölene kadar Apocu’yum’ deyip kahraman sayılmak, Hendek teröründe talimatı getiren kişi olup da vicdanı sızlamayan biri olarak kalmak ve bunları yapmamıza rağmen Türk bayrağına sarılı bir şekilde bu dünyadan göçmek mesela…

Ama öncesinde neler yapmak istiyorum biliyor musunuz?

Tatile gitmek!

Şimdi size, sizin de unutamayacağınız bir tatil planımı anlatacağım.

Rüyamda gördüm…

***

Dedim ya, tatil yapma hevesindeyim.

Önce Alaçatı’ya gitmek istiyorum. 

‘Ahali Alaçatı’da denize sıfır bir meyhanede Ege’nin en taze balıkları ve mezeleri eşliğinde rakımı içmeyi… 

İskeledeyken kafam çakırkeyif olduğunda mis gibi deniz kokusu çarpmalı yüzüme…

Hissetmeliyim rüzgarın beni okşamasını…

Sevdiklerimle kafaları bir güzel çektik ya… Artık uyku zamanı… 

Hemen 5 bin 500 metrekarelik, denize sıfır, yemyeşil bir otelde ‘Alaçatı Beach Resort’a gitmek ve oranın kral dairesinde sızmak istiyorum. 

***

Eeee, uykumuzu da aldık. Neden otelimizdeki güzel kahvaltımız sonrası sahile gitmeyelim ki!

Turkuaz renkli Ege denizinde, benzersiz bembeyaz kumlarda güneşlenmek ve denize girmek…

‘Alaçatı 11 Beach’ bunun için en uygun yer. 

Güneşin batışını, o kızıllığı izleyerek akşam olsa orada… 

Misss…

***

Eee, o kadar tuzlu suya girdik…

Tatlı da mı yemeyelim!

Güneş batarken koşa koşa ‘Cherry On Top’, nam-ı diğer “pastanın üstündeki kiraz” adlı pastaneye gidelim mesela.

Denize sıfır, Akdeniz dekorunda bir alanda taze meyvelerden anlık hazırlanan geniş kokteyl menüsü ve taş fırında pizza servisi…

Güzel olmaz mıydı şimdi!

***

Tatlımı da yedim…

Damarda biraz sosyalistlik de var. 

Komün de yaşamam lazım… İzole kalmaya ihtiyacım var. 

Zeytin ağaçlarıyla dolu bahçe bunun için biçilmiş kaftan! Kendi yemeklerimi yapıyor, istediğim zaman zeytin ağacının gölgesinde arkadaşlarımla felsefe yapıp oturuyorum, sonra yine kendimle baş başa kalıyorum! 

Bunun için ihtiyacım olan mekanı da buldum: Alaçatı’daki ‘Loge’… 

Oh ne güzel bir şey bu özgürlük!

 

***

Alaçatı’dan hiç ayrılasım yok… Ama başka bir tat, başka bir zevk arıyorum. Çeşme geliyor aklıma. 

Hızlıca arabama atlayıp bir süre yol aldıktan sonra müthiş bir mekan daha keşfediyorum. 

Şimdi ‘Panayır Alaçatı’ zamanı!

Yaşasın! 

Denizin kenarında, çimlerin üstünde, yemek kioskları, bira ve kokteyl barları, oyun alanları, yeşil bir ortam, iyot kokusu…

Ne istesem var!

Oh be ne güzel bir şey bu demokrasi diyerek atıyorum kendimi şezlonglara…

***

Param ve zamanım çok ve derdim yok ya…

Eeee hadiii.. Akşam yemeğine İstanbul’a gitsek mi?

Akşam yemeğimi ‘Ahali Teşvikiye’ adlı mekanda şarabımla birlikte alsam… Şeflerinin damak şaşırtan yemek sunumlarından bunalsam…

Çok hoş olmaz mı?

Öyle de yapıyorum. 

İnanılmaz mutluyum, kafam bir güzel bir güzel, özgürce takılıyorum Nişantaşı sokaklarında.

***

Sabah oluyor, biraz Nişantaşı gezisi yapayım derken birden harika pastaların bulunduğu bir mekan çıkıyor karşıma. 

Adı ‘Servant’…

Giriyorum içeri… 

Offf…

Taze çekilmiş kahve kokusu beni benden alıyor. Fırından yeni çıkan ‘bakery’ ürünleri… Dünyanın bütün mutfaklarından izler taşıyan kahvaltı tabakları…

Sadece onlar mı?

Lazanyalar, lokumlar… Martini ve Margarita kokteylleriyle bir güzel gün geçiriyorum kafede. 

***

Eğlencenin doruğundayım… 

E madem o kadar mekana gittim, yeni nesil meyhaneye neden gitmiyorum? 

Hemen arkadaşlarımı arıyorum İstiklal Caddesi’nde. Galatasaray yokuşundan aşağıya doğru inince ‘Avlu Ocakbaşı’na çağırıyorum onları…

Müzikli eğlence yapsak, rakımız ellerimizde, eşitliği kutlasak… 

Barışı kutlasak ne dersiniz?

Çılgınlar gibi özgürlüğümüzü kutluyoruz Avlu Ocakbaşı’nda…

***

Gün bitiyor ama ben bitmiyorum…

Kendime geldiğimde bir arkadaşımın doğum günü partisi olduğunu öğreniyorum mesela, soruyorum ‘neredesiniz’?

– ‘Erdem gelsene, ‘Veranda Pera’dayız’

Atlıyorum arabama, Pera Palas’ın karşısındaki bu harika mekanda kendimi buluyorum. 

Kutlamalar, şaraplar, şampanyalar, eğlenceler… 

Gece boyunca dans ediyorum, en güzel yemekleri yiyorum, içkim de cabası…

Yorulduğumda da otele gidip uyuyorum….

***

Erdem yeter artık, dinlen biraz da, bu kadar hareketlilik iyi değil, bu kadar güzel yemekler yemek, içkiler içmek, o bar senin bu bar benim gezmek bıktırır seni’ diyenleri duymamazlıktan geliyorum. 

Hiç öyle şey olur mu?

Doymuyorum eğlenceye, yemeye, içmeye…

Özgürlük, barış, demokrasi kavramları aklıma geldikçe, eşit olasım geliyor herkesle…

Durduramazsınız beni!

İnadına değil mi? 

Yine gidiyorum Alaçatı’ya… 

Gitmediğim bir mekan varmış, orayı keşfetmem lazım!

Ege’nin limon kokan, kumlarda sıralanmış uzun masaları olan, köy ışıklarının geceyi aydınlattığı bir yer var demişlerdi. Hatta ‘kumda rakı’ konsepti varmış, insanlar çılgınlar gibi bu rakıyı içiyormuş!

Kendimi ‘Veranda Alaçatı’da buluyorum. 

İşte aradığım rahatlık, mekan, özgürlük ve beni geçmişe götüren o güzel 90’ların şarkıları…

***

Güzel geçen gecemin ardından yine Alaçatı Beach Resort’te dinleniyorum. Zira ertesi güne dinç kalkmam lazım…

Bodrum beni bekler!

***

Uyanıyorum, atlıyorum arabama… 

Ver elini Bodrum Kavacık, Tilkicik Koyu…

Deniz, kum ve gün batımına doyulan bir ‘Ege Rivierası’ hayalindeyim. 

Mekanın ismi Sand&Salt!

En güzel kumsal deneyimim oluyor.

Oh be diyorum, bu barış ne güzel bir şey!

***

Mekanın bitişiğindeki sahilin ismini söylemeyi unuttum. 

‘Veranda Yalıkavak’…

Denizin, güneşin keyfini çıkarıyorum. Elimdeki biramı Türk bayrağına karşı yudumluyorum. “Ne kadar eşit yurttaşım, ne kadar da Türkiyeliyim” diye içimden geçirip gururlanıyorum…

Gün batımını da izledim…

Daha ne isteyeyim…

***

O ara uyanıyorum. 

Yatağımdayım.

Rüya görmüşüm…

‘Oh ne güzel rüyaydı, özgürdüm, eşit bir yurttaştım, barış içinde yaşıyordum’ derken, telefonuma bildirim düştü.

Alya adında 4 yaşındaki bir kız çocuğu ‘baba’ diye ağlıyor. Babasının fotoğrafına iğne batırmışlar! Canı acır diye üzülüyor, iğneyi babama batırmayın diye rica ediyor.

Babaya Irak’ın kuzeyinde Türk vatanının ve bayrağının namusunu korumak için iğne mi batırmışlar, yoksa baba ‘drona’ mı çarpmış, mayına mı basmış… Öyle bir şey!

Uzman çavuşmuş!

Adı Önder Özen’miş!

Şehit olmuş!

***

Ne güzel bir rüya görmüştüm oysa! Hatta bu gittiğim(!) mekanların hepsinin benim olduğunu bir an hissetmeye çalıştım. Sahibi benmişim gibi… Hayalini bile kuramadım. 

Sonra düşünüyorum…

Ben ülkemizin batısının en güzel yerlerinde mis gibi tatil yaparken, yerken içerken Irak’ın kuzeyinde bir adam gidiyor ‘mayına çarpıyor’! Olacak iş mi?

***

Tüm bunları bırakıp araştırmaya giriyorum. Şehit Önder Özen’in evinin fotoğrafını arıyorum her yerde… Nasıl oluyorsa şehit evi ararken bu gördüğünüz mekanların görsellerine tek tek bakarken buluyorum kendimi. 

İnanılmaz pahalı yerler… Bir kere gidip de yemek yersin, bir daha belki de ömründe gidemezsin!

***

‘Dur bir bakayım’ dedim, ‘bu mekanların sahibi kimmiş’ diye!

Bir bakıyorum ki yukarıda ismini saydığım mekanların hepsi bir şirkete ait!

Şirketin ismi 86ENT Turizm Anonim Şirketi.

2 ortak kurmuş bu şirketi. 

Her ne kadar bazı işletmeleri yıllar öncesinden işletseler de, tüm bu mekanları tek bir yapıda toplama tarihleri 8 Mart 2024. 

Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre bu anonim şirketinin yarı yarıya pay sahibi olan 2 kurucusu var. 

Ortaklarından birinin adı Yasin Cem Kandemir!

***

Peki kim mi Yasin Cem Kandemir?

Hazır mısınız?

Sırrı Süreyya Önder’in damadı… 

Yani ‘Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kazağı almadan, boğazı için değil onuru için yaşadığını’ söylediği Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Hanım’ın eşi!

… ve evet, tüm bu mekanların yarısı Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Hanım’a ait!

***

Bu mekanlara baktıktan sonra… 

Zar zor şehidimiz Önder Özen’in baba ocağını buluyorum.

Afyon’un köyünde… 

İşte burası!

Kendisinin mi kira mı onu bile bilmiyorum ama herhangi bir şehit evinden farksız!

Bir tek kırık dökük sıvası var fazladan…

İşte bu malikane (!) de şehit kızımız Alya’ya baba ocağından miras…

Ceren de evlat, Alya da… İkisi de evlat!

Alya, babası hayatta olsaydı dahi Ceren Hanım’ın mekanlarında bir kez olsun bir yemek yiyemez, bir kez otellerinde kalamaz, bir kez olsun kumda rakının tadına bakamazdı. Yine bakamayacak!

Yıllarca ‘eşit yurttaşlık’ isteyen, ‘barış, özgürlük ve demokrasi’ için uğraşan(!) ve kahramanlaşan (!) Sırrı Süreyya Önder çok haklıymış meğer!

Ceren ile Alya ‘eşit yurttaş’ değil!

Ceren ve çocukları (Allah sağlık versin) Hakkari, Şırnak ya da Diyarbakır’da değil Alaçatı’da, Çeşme’de, Bodrum’da, İstanbul Nişantaşı’nda yaşayacak.

En güzel giysileri giyecekler, en güzel manzaraları görecekler, en güzel denize girip, en güzel sahillerde güneşlenecekler…

Alya babasız bir şekilde anasının aldığı şehit maaşıyla kırık dökük sıvalı evde yaşamaya devam edecek!

***

Evet…

Dedim ya! Sırrı Süreyya Önder çok haklıymış! Ben de ‘eşit yurttaşlık’ istiyorum!

Barış, demokrasi ve özgürlük istiyorum!

Belki ben de kahraman olurum… Sırf bunları istediğim için Türk bayrağına sarılır naaşım!

Ama bu ‘eşit yurttaşlığı’ en çok da Alya ve şehit edilen on binlerce askerimizin evlatları için istiyorum!

***

Evet beyler bayanlar…

Reklamınız, sıraya dizilişiniz bittiyse, ‘Komik ve iyi insan Sırrı Abi’niz adına Ceren için ağlamaya devam edin!

Biz hiç tanımadığımız, yanık bir sesinin olup olmadığını bilmediğimiz ve hiç onu hiç duymayacağımız, komik mi şakacı mı hiç bilemeyeceğimiz şehidimiz Önder Özen adına Alya’yla birlikte ağlarız.

Şanlı Türk bayrağını sizin vatan düşmanlığı yapmış kişilerin tabutlarından alır Alya’nın omzunda göndere çekeriz!

.         Erdem Atay

https://www.veryansintv.com/yazar/erdem-atay/kose-yazisi/ceren-ile-alya-sirri-abi-hakliymis-esit-yurttaslik-istiyorum


DENİZ GEZMİŞ

 .  DENİZ GEZMİŞ "ATATÜRK VE BAĞIMSIZ TÜRKİYE" İÇİN NELER SÖYLEMİŞ?

.   Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde gece 1.00-3.00 arası, Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde asılarak idam edildi.

.   Deniz Gezmiş'in "Atatürk ve bağımsız Türkiye" için söyledikleri, onun düşünce dünyasının ve mücadelesinin temelini oluşturuyordu.

.   Gezmiş'in bu konulardaki bazı önemli ifadeleri ve eylemleri:

A) ATATÜRK HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ:

·       "Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz." Bu sözü, mahkeme savunmasında söyleyerek, Atatürk'ün "tam bağımsız Türkiye" idealini kendilerinin sürdürdüğünü vurgulamıştır.

·       "Onun istiklal-i tam prensibini ve onun istiklal-i tam Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz." Atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesinin ve idealinin yegane takipçilerinin kendileri olduğunu ifade etmiştir.

·       "Bundan tam 42 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk bu mücadelenin bayrağını açmıştı. Bugün de genç kuşaklar bu mücadelenin verilmesi gereğine inanmış bulunuyorlar." Kendi mücadelelerini, Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nın bir devamı olarak görmüşlerdir.  

·       Samsun'dan Ankara'ya "Tam Bağımsız Türkiye İçin Mustafa Kemal Yürüyüşü" Gezmiş'in önderliğinde gerçekleştirilen bu yürüyüş, Atatürk'e olan bağlılıklarını ve bağımsızlık mücadelesindeki kararlılıklarını göstermiştir.

·       Anıtkabir defterine yazdıkları, "Amerikan emperyalizmine karşı ikinci milli kurtuluş savaşımızda gerçekten izindeyiz. Milli Kurtuluş Savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk milletini yok etmek gerekir. Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşçüleri" ifadeleri bu bağlılığı açıkça ortaya koymaktadır.  

·       Kardeşi Bora Gezmiş'in ifadesine göre, "Yalnız Deniz değil, 68 Kuşağı'nın yüzde 90'ı Atatürk'ü referans alarak '2. Kurtuluş Savaşı'nı başlattığını' söyler. Deniz hem sosyalistti, hem Atatürkçüydü." Bu da Gezmiş ve kuşağının Atatürkçülüğü anti-emperyalist mücadelelerinin bir parçası olarak gördüğünü gösterir.  

·       Mahkemede savcının "Bunlar Atatürk demezler, Mustafa Kemal'in kalpaklı resmini kendilerine referans alırlar..." iddiasına karşı "Atatürk'ü en çok koruyan biziz." şeklinde cevap vermiştir.

B) BAĞIMSIZ TÜRKİYE İDEALİ İÇİN SÖYLEDİKLERİ VE EYLEMLERİ:

·       "Yaşasın tam bağımsız Türkiye!" İdam sehpasına giderken söylediği bu söz, onun mücadelesinin ve ideallerinin özeti niteliğindedir.

·       "Bizim düşmanımız Amerikan emperyalizmi ve yerli iş birlikçileridir." Bağımsızlığın önündeki en büyük engeli emperyalizm ve onun işbirlikçileri olarak görmüştür.

·       "101 tane Amerikan üssünün bulunduğu ülkede bizim millî bütünlüğü bozmak istemekle itham edilmemiz gülünç olmaktadır." Türkiye'deki Amerikan üslerinin varlığını, ülkenin bağımsızlığına bir tehdit olarak algılamıştır.

·       "Biz hiçbir zaman bütün çabamıza rağmen Türkiye'nin bağımsızlığını temin edemedik." Bu sözü, ülkenin tam anlamıyla bağımsız olmadığına dair duyduğu endişeyi dile getirmektedir.

·       "Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum." İdam kararı sonrası söylediği bu söz, bağımsızlık ideali uğruna hayatını feda etmeye hazır olduğunu göstermektedir.

·       6. Filo eylemleri: ABD emperyalizminin sembolü olarak gördükleri 6. Filo'nun Türkiye'ye gelişini protesto etmişlerdir.

·       Toprak işgallerine karşı mücadele: Milyonlarca metrekare vatan toprağının işgal altında olduğunu belirterek, milli bütünlüğün sağlanması için mücadele etmiştir.

.      Deniz Gezmiş, Atatürk'ün tam bağımsız Türkiye idealini benimsemiş ve bu ideali kendi anti-emperyalist mücadelesinin temel dayanağı yapmıştır.

.     Onun için Atatürkçülük, emperyalizme karşı durmak ve ülkenin gerçek bağımsızlığını savunmak anlamına geliyordu.

.    Yaşamı ve son sözleri, bu ideallerine olan sarsılmaz bağlılığının en açık kanıtıdır.

C)  Deniz Gezmiş'in Atatürk hakkındaki görüşleriyle ilgili olarak kardeşi Bora GEZMİŞ:  

.  -Deniz'in Atatürk'ü sevmediğini iddia etmek için bir delil ortaya koymanız lazım. Yalnız Deniz değil, 68 Kuşağı'nın yüzde 90'ı Atatürk'ü referans alarak '2. Kurtuluş Savaşı'nı başlattığını' söyler. Deniz hem sosyalistti, hem Atatürkçüydü.

.  -Bunu söylemek o kadar kolay ki; Deniz'in Atatürk'le ilgili Samsun'dan Ankara'ya Atatürk yürüyüşünde 'Türk halkına' diye açıklamaları var.

.   Bazıları da diyor ki; önce Atatürk'ü referans alıyordu ama sonra sosyalizme kaydı.

O zaman da Deniz'in Mamak'taki en son savunmasını okuyacaksın.

Mahkemede savcının

"Bunlar Atatürk demezler, Mustafa Kemal'in kalpaklı resmini kendilerine referans alırlar..." şeklinde iddiada bulunması üzerine Deniz,

- "Atatürk'ü en çok koruyan biziz." der.

.   Bu yazı, 53 yıl sonra, bugün, onları anmak için, anıları için yazanlara, söyleyenlere,  halka... çok kısa özet, bilgilendirme olarak hazırlanmıştır

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.05.06, MŞ.

.       (Araştırma ve değerlendirme yazım)

 

4 Mayıs 2025 Pazar

ALMANYA YATIRIM

.   ALMANYA YATIRIM YOLUYLA OTURMA

Almanya'nın yatırım yoluyla oturma izni programı bulunmaktadır. Bu programlardan Türkiye'den katılmanın koşulları nedir?

Almanya'nın yatırım yoluyla oturma izni programı, genel olarak Aufenthaltsgesetz §21 kapsamında düzenlenmektedir. Bu program, Türkiye'den katılmak isteyenler için belirli koşullara bağlanmıştır. Temel amaç, yapılan yatırımın Almanya ekonomisine fayda sağlaması ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmasıdır. İşte bu programlara Türkiye'den katılmanın temel koşulları:

1. Yatırımın Ekonomik Çıkarı ve Sürdürülebilirliği:

·       Yapılacak yatırımın Almanya'nın ekonomik çıkarlarına hizmet etmesi, bölgesel ihtiyaçları karşılaması ve istihdam yaratması beklenir.

·       Sunulan iş planının inandırıcı, uygulanabilir ve sürdürülebilir olması gerekmektedir. Bu plan, pazar analizi, finansal projeksiyonlar, pazarlama stratejileri ve potansiyel riskleri içermelidir.

·       Yatırımın uzun vadeli bir perspektife sahip olması ve sadece kısa vadeli kar elde etme amacı gütmemesi önemlidir.

2. Finansal Yeterlilik:

·       Yatırımcı, planlanan yatırım için yeterli finansal kaynağa sahip olduğunu kanıtlamalıdır. Bu, öz sermaye veya kredi yoluyla sağlanabilir.

·       Minimum yatırım miktarı kesin olarak belirtilmemekle birlikte, yapılan işin türüne ve büyüklüğüne göre değişir. Ancak genel olarak 250.000 Euro ile 500.000 Euro arasında bir yatırım beklenmektedir. Bazı kaynaklarda yeni şirket kurmak için 500.000 Euro veya üzeri bir sermaye gerekliliği belirtilmektedir.

·       Yatırımcının ve ailesinin geçimini Almanya'da sağlayabilecek ek finansal kaynaklara sahip olması da önemlidir.

3. Kişisel ve Mesleki Nitelikler:

·       Yatırımcının, planladığı işi yürütebilecek gerekli mesleki bilgi, deneyim ve niteliklere sahip olması beklenir.

·       Almanca dil bilgisi başvuru aşamasında zorunlu olmasa da, işin yürütülmesi ve sosyal entegrasyon açısından önemlidir. İlerleyen süreçlerde sürekli oturum izni ve vatandaşlık başvuruları için Almanca dil yeterliliği şartı aranacaktır.

·       Başvuru sahibinin adli sicilinin temiz olması gerekmektedir.

4. İş Planı ve Şirket Kurulumu (Gerekirse):

Detaylı bir iş planı sunulması zorunludur. Bu plan, işin konseptini, hedeflerini, finansal yapısını, pazarlama stratejilerini ve ekonomik katkısını açıkça ortaya koymalıdır.

Yatırım, yeni bir şirket kurmak veya mevcut bir şirkete katılmak şeklinde olabilir. Şirket kuruluşu durumunda, Almanya'daki yasal prosedürlere uygun hareket etmek gereklidir.

Örneğin, GmbH (Limited Şirket) kuruluşu için en az 25.000 Euro sermaye gereklidir.

5. Diğer Koşullar:

·       Geçerli bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

·       Sağlık sigortası yaptırmak zorunludur.

·       Almanya'da kayıtlı bir ikametgah göstermek gereklidir.

Başvuru Süreci:

1.     Detaylı Araştırma ve İş Planı Hazırlığı: Almanya'daki piyasa koşulları, yasal düzenlemeler ve yatırım fırsatları hakkında kapsamlı araştırma yapmak ve detaylı bir iş planı hazırlamak ilk adımdır.

2.     Vize Başvurusu: Hazırlanan belgelerle birlikte Türkiye'deki Almanya Konsolosluğu veya Büyükelçiliği'ne yatırımcı vizesi (Aufenthaltserlaubnis zur Ausübung einer selbstständigen Tätigkeit - Serbest Meslek İcra Etmek Amacıyla Oturma İzni) için başvurulur.

3.     Değerlendirme Süreci: Alman makamları (genellikle yerel yabancılar dairesi ve ekonomik danışmanlar) sunulan iş planını ve yatırımın ekonomik potansiyelini değerlendirir.

4.     Oturma İzninin Alınması: Başvurunun olumlu sonuçlanması halinde, yatırımcıya başlangıçta genellikle belirli bir süre için (örneğin 1-3 yıl) oturma izni verilir.

5.     Oturma İzninin Uzatılması ve Sürekli Oturum: İş planının başarılı bir şekilde uygulanması ve diğer koşulların sağlanması halinde oturma izni uzatılabilir ve belirli bir süre sonra sürekli oturum izni için başvuru yapılabilir.

Önemli Notlar:

·       Almanya'nın yatırım yoluyla oturma izni programı, gayrimenkul alımına doğrudan bağlı bir program değildir. Ancak, iş planınız kapsamında yapacağınız ticari gayrimenkul yatırımları değerlendirilebilir.

·       Süreç karmaşık ve detaylı bilgi gerektirdiğinden, bir avukat veya danışmanlık firmasından profesyonel destek almak faydalı olabilir.

·       Koşullar zaman zaman değişebilir, bu nedenle en güncel bilgileri Almanya'nın resmi göçmenlik ve yatırım web sitelerinden veya yetkili kurumlardan teyit etmek önemlidir.

Türkiye'den Almanya'ya yatırım yoluyla göç etmek isteyenlerin, sağlam bir iş planı, yeterli finansal kaynak ve Almanya ekonomisine gerçek bir katkı sağlama potansiyeli sunmaları gerekmektedir.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.05.04, MŞ.

.       (Araştırma ve değerlendirme yazım)


ALMANYA'YA

 .    TÜRKİYE'DEN ALMANYA'YA     .

Türkiye'den Almanya'ya yerleşmek için göç etmek isteyenler ne tür sorunlar, zorluklarla karşılaşır? Almanya 250.000 Euro ve üzeri değerde gayrimenkul satın alan Türk vatandaşlarına oturma izni veriyor mu?

Türkiye'den Almanya'ya yerleşmek isteyenler Yunanistan'a kıyasla farklı ve kendine özgü bir dizi sorun ve zorlukla karşılaşabilirler. İşte bunlardan bazıları:

1. Vize ve Oturma İzni Süreci:

·       Vize Türünü Belirleme ve Başvuru: Almanya'ya yerleşme amacına uygun doğru vize türünü (çalışma, eğitim, aile birleşimi vb.) belirlemek ve başvurmak kritik öneme sahiptir. Her vize türünün kendine özgü şartları ve karmaşık başvuru süreçleri bulunur.

·       Gerekli Belgelerin Kapsamlılığı: Almanya, vize başvurularında detaylı ve kapsamlı belgeler talep eder. Pasaport, biyometrik fotoğraflar, doğum belgesi, evlilik cüzdanı (gerekirse), adli sicil kaydı, sağlık sigortası, finansal yeterlilik kanıtı, dil yeterlilik belgesi (bazı vizeler için) gibi belgelerin eksiksiz ve doğru bir şekilde sunulması gerekir. Belgelerin Almanca'ya yeminli tercümanlarca çevrilmesi ve noter onaylı olması gerekebilir.

·       Dil Yeterliliği: Özellikle çalışma ve bazı aile birleşimi vizeleri için Almanca dil yeterliliği (genellikle A1 veya üzeri seviyede) şartı aranır. Bu, başvuru sürecinde önemli bir engel teşkil edebilir.

·       Bekleme Süreleri: Almanya'daki vize başvuru süreçleri uzun sürebilir. Randevu almak, belgeleri hazırlamak ve başvurunun sonuçlanmasını beklemek zaman alıcı ve stresli olabilir.

·       Oturma İzni ve Uzatma: Almanya'ya giriş yaptıktan sonra uzun süreli kalış için oturma izni almak gereklidir. Oturma izni türüne göre farklı şartlar ve yenileme süreçleri bulunur. Sürekli oturum izni ve vatandaşlık başvuruları da belirli şartlara tabidir.

2. Dil ve Kültürel Uyum:

·       Yüksek Düzeyde Almanca Gereksinimi: Günlük yaşam, iş hayatı ve sosyal entegrasyon için iyi düzeyde Almanca bilmek büyük önem taşır. Dil bariyeri, iş bulma, eğitim, sosyal ilişkiler kurma ve bürokratik işlemleri halletme konusunda ciddi zorluklara yol açabilir.

·       Kültürel Farklılıklar: Alman kültürü, Türk kültüründen belirgin farklılıklar gösterir. Doğrudan iletişim, dakiklik, bireysellik ve kurallara uyma gibi konularda farklılıklar yaşanabilir. Bu farklılıklara uyum sağlamak zaman ve çaba gerektirir.

·       Yabancılık ve Sosyal Çevre Oluşturma: Yeni bir ülkede, farklı bir kültürde yaşamak yalnızlık hissine yol açabilir. Yerel halkla iletişim kurmak ve sosyal bir çevre oluşturmak zaman alabilir.

3. Sosyoekonomik Zorluklar:

·       Rekabetçi İş Piyasası: Almanya'da iş piyasası rekabetçidir. Özellikle vasıfsız işlerde rekabet daha yoğun olabilir. Dil becerileri, mesleki yeterlilikler ve denklikler iş bulma sürecinde kritik rol oynar.

·       Denklik Süreci: Türkiye'deki mesleki diplomaların ve yeterliliklerin Almanya'da tanınması (Anerkennung) gerekebilir. Bu süreç karmaşık ve zaman alıcı olabilir.

·       Yüksek Yaşam Maliyeti (Büyük Şehirlerde): Özellikle Berlin, Münih, Hamburg, Frankfurt gibi büyük şehirlerde yaşam maliyeti, konaklama kiraları oldukça yüksektir. Uygun fiyatlı konaklama bulmak zorlayıcı olabilir.

·       Konaklama Bulma Zorluğu: Büyük şehirlerde uygun fiyatlı ve istenilen özelliklere sahip konaklama bulmak ciddi bir sorun olabilir. Rekabet yoğundur ve uzun süre arayış gerekebilir.

·       Sosyal Güvenlik ve Sağlık Sistemi: Almanya'nın sosyal güvenlik ve sağlık sistemi kapsamlıdır ancak karmaşık olabilir. Bu sistemlere dahil olmak ve haklardan yararlanmak için belirli prosedürleri takip etmek gerekir.

4. Ayrımcılık ve Sosyal Entegrasyon:

·       Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığı: Ne yazık ki, Almanya'da zaman zaman ırkçılık ve yabancı düşmanlığı vakaları yaşanabilmektedir. Türk kökenli göçmenler de bu durumdan etkilenebilirler.

·       Sosyal Entegrasyon Zorlukları: Farklı kültürel geçmişlere sahip insanların bir arada yaşaması zaman zaman zorluklar yaratabilir. Topluma uyum sağlamak, yerel derneklere katılmak ve aktif bir şekilde iletişim kurmak entegrasyon sürecini kolaylaştırabilir.

5. Mevzuat ve Bürokratik İşlemler:

·       Karmaşık Yasal Mevzuat: Almanya'nın göçmenlik, çalışma ve oturma izinleri ile ilgili yasal mevzuatı oldukça detaylı ve karmaşıktır. Bu mevzuatı anlamak ve takip etmek zor olabilir.

·       Bürokratik Engeller: Devlet dairelerindeki işlemler uzun ve karmaşık olabilir. Dil bilmemek ve yerel prosedürlere hakim olmamak bu süreçleri daha da zorlaştırabilir.

ALMANYA'DA GAYRİMENKUL ALARAK OTURMA İZNİ:

·       Hayır, Almanya genel olarak 250.000 Euro ve üzeri değerde gayrimenkul satın alan Türk vatandaşlarına doğrudan oturma izni vermemektedir.

·       Almanya'nın yatırım yoluyla oturma izni programı bulunmaktadır ancak bu programın şartları ve yatırım miktarları gayrimenkul alımından farklıdır ve genellikle ekonomik çıkarlar (iş kurma, önemli yatırımlar yapma vb.) ön plandadır.

·       Almanya'da gayrimenkul sahibi olmak, oturma izni başvurusunda olumlu bir etken olarak değerlendirilebilir (örneğin, konaklama ihtiyacını kanıtlama açısından), ancak tek başına oturma izni alma hakkı tanımaz.

·       Oturma izni almak için yukarıda belirtilen diğer şartların da karşılanması gerekmektedir.

·       Türkiye'den Almanya'ya yerleşmek isteyenler dil bariyeri, kültürel farklılıklar, karmaşık vize ve oturma izni süreçleri, iş bulma zorlukları, yüksek yaşam maliyeti ve potansiyel ayrımcılık gibi bir dizi zorlukla karşılaşabilirler.

Almanya'da gayrimenkul alımı doğrudan oturma izni sağlamaz.

Bu nedenle, Almanya'ya göç etmeyi düşünenlerin iyi bir araştırma yapması, Almanca öğrenmeye başlaması ve gerekli yasal süreçler hakkında bilgi edinmesi önemlidir.

Gerekirse profesyonel danışmanlık almak da faydalı olacaktır.

.    Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 2025.05.04, MŞ.

.       (Araştırma ve değerlendirme yazım)

 

 

CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...