25 Kasım 2020 Çarşamba

KADINA YÖNELİK ŞİDDET

 ___ KADINA YÖNELİK ŞİDDET ___

·        Şiddet, bir hareketin bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik; karşıt görüşte olanlara, inandırma veya uzlaştırma yerine kaba kuvvet kullanma; duygu ve davranışta aşırılık anlamlarına gelmektedir.

·        Şiddet göstermek ise, kaba, sert davranmaktır.

·        Şiddet davranışı, içine sadece fiziksel içerikli şiddeti değil, sözel ve psikolojik tacizi de içeren davranışlar ile birine bilerek rahatsızlık veya fiziki olarak zarar vermeyi de almaktadır.

·        Günümüzde etkisini arttırarak varlığını hissettiren şiddet birçok sosyal bilimcinin araştırma konusu olmuştur.

·        Dünyada şiddet hakkında çok çeşitli araştırmalar yapılmasına rağmen, şu ana kadar somut bir çözüm bulunamayan karmaşık bir problem olması nedeniyle araştırmacılar için yoğun bir ilgi odağıdır.

·        Uzmanlar şiddetin kaynağını farklı nedenler etrafında toplarlar.

·        Bazıları şiddeti içgüdüsel, bazıları ise şiddetin niteliğini toplumsal olarak kabul ederler.

·        Bu çalışmada, şiddetin nedenleri, ulaştığı sosyal boyut ve çocuklar gençler ve yetişkinler üzerindeki etkileri üzerinde durulmuştur.

·        Kadına yönelik şiddet yaygın bir toplumsal sorundur.

·        Şiddetin en yaygın görülen biçimi erkeğin kadına ve çocuğa karşı uyguladığı aile içi şiddettir.

·        Ülkemizde kadına yönelik şiddet üzerine yapılan araştırmalara baktığımızda, kadına yönelik şiddetin yaygınlığını, kadının şiddet karşısındaki çaresiz kalışını ve şiddete uğrayan kadının nasıl yardım alması gerektiği konularında bilgisizliğini görmekteyiz.

·        Şiddet ortaya çıkış şekli ve uygulanışı bakımından evrensel bir özellik taşımaktadır.

·        Toplum içinde yaşayan bireyler hukuk karşısında eşittir.

·        İnsanların bir arada yaşamasını sağlayan bir dizi kurallar vardır.

·        Bu kurallar hukuk kuralları, ahlak kuralları, din kuralları gibi sosyal normlar etrafında birleşir.

·        Bu kurallar olmasına rağmen insanlar arasındaki rekabet, çatışma ve çekişme ya da bireylerin psikolojik durumları şiddetin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.

·        Şiddet geçmişten günümüze farklı düzeylerde ve şekillerde devam eden bir olgudur.

·        Şiddetten en çok etkilenen kişiler kadınlar ve çocuklar olmaktadır.

·        Günümüzde hem Türkiye’de hem de Dünya’da şiddet ve kadına yönelik şiddet en çok yaşanan sosyal sorunların başında gelmektedir.

·        İnsanlık tarihiyle birlikte ortaya çıkmış olan şiddet birçok bireysel ve toplumsal öğe ile birlikte karmaşık bir yapı ortaya koymaktadır.

·        Bu nedenle şiddet olgusunu tanımlamak ve ortaya çıkarmak da kolay olmamaktadır.

·        Şiddet zamana ve topluma göre değişen küresel düzeyde bir olgudur.

·        Şiddetin temelinde yatan saldırganlık dürtüsü toplumsallaşma süreci içinde öğrenilebilmektedir.

·        Kendini çok farklı biçimlerde gösterebilen şiddet olgusu; gerek bireysel gerekse toplumsal boyutta sık sık karşılaşabileceğimiz bir olgudur.

·        Şiddetin geçerli ve herkes tarafından kabul edilebilecek bir tanımının yapılması ve hangi davranışların şiddet olarak tanımlanacağı günümüzde son derece tartışmalı bir konudur.

·        Etimolojik yönden, şiddet sözcüğü Türkçe ’ye Arapça ‘dan geçmiştir. Şiddet; “sertlik, sert ve kaba davranış, kaba kuvvet kullanma” anlamındadır.

·        Psikologlar şiddete yol açan saldırganlığı insanın temel özellikleri arasında görmektedirler.

·        Freud’a göre insanın iki temel içgüdüsü vardır:

-         Biri cinsellik, diğeri saldırganlıktır.

·        İnsan tabiatındaki bu temel içgüdülerin kullanılma biçim ve niteliği insanın gördüğü eğitime bağlı olarak değişir

·        Şiddetin en normal hastalıksız biçimi oyunda ortaya çıkmaktadır.

·        Engellemelerin ortaya çıkardığı gerginlik de bir şiddet vesilesidir.

·        Herhangi bir istekleri veya gereksinmeleri engellendiği zaman hayvanlarda, çocuklarda ve ergenlerde saldırgan davranışlar görülür.

·        Bu açıdan bakıldığında şiddet, insandaki iki temel duygudan birinin kapsamına girer ki, bu duygulardan bir tanesi cinsellik, diğeri saldırganlıktır.

·        İnsan kendini sözlü olarak ifade edemiyorsa, o zaman ortaya şiddet çıkar.

·        Kadın, duygu ve düşüncelerini sözle ifade etmeye daha yatkındır.

·        Bir sorun yaşadığında hislerini kolayca anlatabilir.

·        Fakat erkeğin bu konudaki eğilimi, çok gelişkin değildir.

·        Böyle olunca da, erkek öfke birikimini şiddet şeklinde ifade etme yoluna başvurur.

·        Şiddet olgusunun en yoğun görülen biçimlerinden birisi “saldırgan” davranış biçimidir ve bu boyutuyla şiddet; bir nesne ya da kişiye doğru yönlendirilmiş, yönlendirilişi veya yönlendiriliş biçimi kişinin istemediği ve o kişiyi tahrik edici, yıpratıcı bir eylemi ifade etmektedir.

·        Bu bağlamda fiziksel olduğu kadar fiziksel olmayan kimi sözlü davranışlar da şiddet tanımının unsurları kapsamına girmektedir.

·        Şiddet ile bağlantılı olarak bu noktada saldırganlık, zorlayıcı ve tecavüzkar davranışların bir bütünü olarak tanımlanmaktadır.

·        Kişinin canını acıtmak, yaralamak, öldürmek, mala zarar vermek amacıyla güç kullanmak; yasaya aykırı fiziki güç kullanmak; yasaya aykırı bir hedefe varmak için şiddet kullanmak ya da şiddet kullanma tehdidinde bulunmak; genelde kabul gören yasa ve ahlak ilkelerine aykırı biçimde fiziksel yok etme, gereksiz yere kırma, yok etme eylemleri; toplumsal ilişkilerde kabul edilebilirlik sınırlarını aşan zorlama eylemidir.

·        Kadına yönelik şiddet, temel hakların ve özgürlüklerinin ihlali olup, kadınlar ve erkekler arasındaki eşit olmayan güç ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan önemli bir sorundur.

·        Toplumsal değer sisteminde aile bütünlüğünün güvenliği ve üstünlüğüne inanç açısından bu sorunun objektif olarak irdelenebilmesi güçleşmektedir.

·        Çünkü kadına yönelik aile içi şiddet özel alanda meydana geldiği için çoğu zaman gizli tutulmakta, bu nedenle boyutlarının tespiti son derece güç olmaktadır.

·        Gerçekte bütün şiddet olaylarında kadın ile erkek arasında erkek lehine bir güç dengesizliği söz konusudur.

·        Kadının aile ortamındaki eşitsizliğe dayanan konumu ve ev içindeki emeğinin değersizliği, ataerkil toplum yapısı içinde belirlenen güç ve iktidar ilişkileri çerçevesinde kendinden güçlü konumda olan kocasının onun üzerindeki gücünün bir göstergesi olarak sergilediği şiddete maruz kalmasına yol açmaktadır.

·        Kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan hareketlerdir.

·        Kadına yönelik şiddet, kadınların yaşama, sağlık ve beslenme, eğitim, gelişme, toplumsal ve ekonomik yaşama katılım gibi temel insan haklarını ve özgürlüklerini ihlal eden önemli bir toplumsal sorundur.

·        Kadını baskı altında tutmayı ve kadın üzerinde üstünlük kurmayı amaçlayan toplumsal cinsiyet temelli şiddet, erkek egemen toplumsal yapının etkisiyle oluşmakta ve toplum tarafından görülebilmektedir.

·        Kadınların eğitime, ücretli iş gücüne ve karar mekanizmalarına katılımı konusunda yaşadığı eşitsizlik, ekonomik ve toplumsal kaynaklara ulaşmalarını olumsuz yönde etkilemektedir.

·        Kadınları şiddete karşı savunmasız hale getiren toplumsal koşullar, kadını güçsüz erkeği ise güçlü ve iktidar sahibi olarak konumlandırır.

·        Erkeğin kadından üstün olarak görüldüğü toplumsal cinsiyet düzeninde şiddet, erkeğin kadın üzerindeki iktidarını sürdürmesini sağlayan şiddet, eşitsiz toplumsal cinsiyet ilişkilerinin devamı için kullanılabilmektedir.

·        Şiddet, herkese yönelir ancak özellikle kadınları ve kız çocuklarını etkiler.

·        Fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik, sosyokültürel biçimlerde gerçekleşebilir.

·        Genel olarak şiddet uygulayanlar aile üyeleri, partnerler, topluluk üyeleri, kültür din devlet ya da devlet kurumları adına hareket edenlerin aldırmazlık ve göz ardı etmelerine bağlı olarak ortaya çıkabilir.

·        Kadına yönelik şiddet bağlamında, fiziksel şiddetin yanı sıra sözel, ekonomik ve cinsel şiddet eylemleri de göz önünde bulundurulmaktadır.

·        Şiddetin toplumsal bir olgudur ve aynı zamanda bütün toplumlarda görülen bir olgu olması bakımından da evrenseldir.

·        Şiddet olgusu tek bir nedene bağlı olarak açıklanamayan çok karmaşık bir olgudur.

·        Bu yüzden de farklı bilim alanlarının konusudur.

·        Ancak toplumun aldığı hal; sosyal ve kültürel yozlaşma ortamı, beraberinde kişilerde genellikle öfke, suçluluk ve savunma tepkileri geliştirmektedir.

·        Uzamış ve süreğenleşmiş stresli hayata bağlı olarak ise reaktif depresyon, ilgisizlik, sosyal çekilme, azalmış üretkenlik gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır.

·        Toplumsal hayatın en önemli sorunu şiddettir.

·        Şiddete ait haberler artık kanıksanmış, eğer çok vahşi veya değişik değilse medyada kendine yer bile bulamaz hale gelmiştir.

·        Çünkü şiddete karşı duyarsızlaşmış olan toplum, bu tür haberlere ilgi göstermemektedir.

·        Şiddet eğer yakınlarımıza karşı değilse, yanı başımızda olsa bile bizi çokta etkilememektedir.

·        Kadın çoğu zaman baskı altında kalmakta tacize, tecavüze, şiddete, ayrımcılığa maruz kalabilmektedir.

·        Geçmişte kadını sadece bir doğurganlık aracı olarak gören düşünce yapısı bugün de hâkimiyetini devam ettirmektedir.

·        Kadının çocuk büyütmesi onu kamusal alandan dışlamıştır.

·        İş hayatına katılamayan kadın saygınlığını da zamanla yitirmiştir.

·        Bu bağlamda, devlet, yerel yönetimler ve iş çevreleri elbirliği ile ülkemizdeki istihdam sorununu çözmek gerekir.

·        Çünkü insanın yaşadığı birçok problemin kaynağı işsizlik ya da ekonomik yetersizliklerdir.

·        Bu durum bireylerde stres, kaygı durumlarının yaşanmasına bununla birlikte bireylerin saldırgan davranışlar ortaya koymasına yol açmaktadır.

·        Cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldıracak şekilde bireyler kendi yetenekleri ve ilgili duydukları alanlarda yetiştirilmelidir.

·        Kadınları ve erkekleri at başı yarıştırmak ve ezmek yerine, onların cinsiyet özelliklerine uygun rolleri gerçekleştirmelerine imkân tanımak ve hayatın yükünü paylaştırmak, kanaatimizce daha doğru olacaktır.

·        Bu durum cinsler arasında nispi bir eşitliği sağlayacağı gibi, dünyayı değiştirmek ve dönüştürmek için de insanlara önemli bir güç kazandıracaktır.

·        Kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi ya da en aza indirgenebilmesi için aşağıdaki öneriler önem arz etmektedir:

- Kadına yönelik şiddet bir toplumsal yapı problemidir.

Bu problemin engellenmesi ya da çözüme kavuşabilmesi için toplumsal kurumlar iş birliği içerisinde çalışmalıdır.

- “Kadın erkek eşitliği” sağlanmadan kadına yönelik şiddetle mücadelede başarılı olunamaz.

- Kadına yönelik şiddet toplumda yaşayan bütün insanların sorunudur.

- Kadının eğitim, ekonomi ve siyasal katılım alanlarında güçlendirilmesi gerektiğine ve bu alanlarda yaşadığı ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının kadına yönelik şiddetin önlenmesinde çok önemli bir rolü bulunmaktadır.

- Kadının çalışma hayatına katılması ve ekonomik anlamda bir gelirinin olması şiddetle mücadelede önemli bir unsurdur.

- Türkiye’de halen hizmet veren sığınma evi ve kadın danışma merkezleri sayısının ve niteliğinin yetersiz olduğuna ve bu sayının acilen artırılması gerekmektedir.

- Şiddet konusunda farkındalık yaratabilmek adına eğitim programları düzenlenmeli, görsel ve yazılı medyada kadına yönelik şiddetle ilgili programlara yer verilmelidir.

- Toplumsal cinsiyet rolleri aktarılırken kadını özel alana dâhil edecek geleneksel rollere yönelik söylemlerden kaçınılmalıdır.

- Yerel yönetimler tarafından kadınlara istihdam olanaklarının yaratılmasına,

- Ders kitaplarında kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet ayrımcılığı konusunda bilgilerin verilmelidir ve toplumsal cinsiyet rollerini ve kadına yönelik şiddeti pekiştiren unsurların kitaplardan çıkarılmalıdır.

- Cinsiyet ayrımcılığını engellemeye yönelik gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ayrımcılığı caydırıcı bir takım tedbirler alınmalıdır.

               Derleme 25.11.2020  Gönen Çıbıkcı

_________________________________________________________________

KAYNAK:

https:// dergipark.org.tr/ en/download/ article-file/ 184934

Yrd. Doç. Dr. İbrahim Akkaş

Erzincan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü

Doç. Dr. Zeki Uyanık

Erzincan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...