4 Eylül 2020 Cuma

ATATÜRK'ÜN İKTİSADİ POLİTİKA ANLAYIŞI


ATATÜRK'ÜN İKTİSADİ POLİTİKA ANLAYIŞI
Ulu önder Atatürk'ün hayatını ayrıntısı ile inceleyenlerin ulaştıkları önemli bir sonuç, Atatürk'ün gençlik yıllarında başlayan ve hayatının son günlerine kadar devam eden öğrenme, en son bilgilere sahip olma arzusu ile yaşama isteğine, engin bir bilgi ve enerji kaynağına sahip çok güçlü bir lider olduğudur.
Atatürk askerlik yanında politika, iktisadî ve sosyal konularla en geniş şekilde ilgilenmiş, geleceğe bakış ufkunu devamlı olarak bilgi ile zenginleştirmiş, yorumları ile genişletmiştir.
Atatürk adeta ülkesinin makûs talihini yenmek için kendisini yetiştirmiş, bir gün kurtaracağı ve yeniden hayata kavuşturacağı ülkesini ve halkını çağdaş medeniyet düzeyine ulaştıracak yolları açmış, sağlam temelleri atmıştır.
Atatürk, yaşadığı dönemde yayınlanmış pek çoğu Fransızca veya İngilizceden Fransızca'ya çevrilmiş ve bir bölümü Türkçe olan iktisat kitaplarını okumuştur.
Atatürk savaş meydanlarında halkının makûs talihini yenmek için ordusunun başında amansız bir mücadele verirken, savaş sonrasının bağımsız Türkiye'sinde uygulanması gereken iktisadi politikayı oluşturmak için özel bir heyet oluşturmuş başına Ziya Gökalp'i geçirmiş ve fırsat buldukça bu uzmanlar kurulunun çalışmalarına katılmıştır.
Atatürk için, iktisadi yapıyı güçlendirme, dengeli ve sürekli bir iktisadi gelişme sağlama daima en önde gelen unsur olmuştur.
Atatürk için iktisadî zafer, en büyük askerî zaferlerden çok daha önemli idi.
Daha 1923 Ocak ayında,
- "Yeni Türkiye Devleti temellerini süngü ile değil, süngünün dahi istinat ettiği iktisadiyatla kuracaktır. Yeni Türkiye Devleti cihangir bir devlet olmayacaktır. Fakat, Yeni Türkiye Devleti iktisadî bir devlet olacaktır" diyordu.
Atatürk bu ifade ile, iktisadî kalkınma sağlanmadıkça, güçlü bir iktisadî yapı kurulmadıkça, asıl savaşın kazanılmamış olacağını vurguluyordu.
- "Bir ulusun doğrudan doğruya hayatı ile ilgili olan, o ulusun iktisadıdır.
Tarihin ve tecrübenin yoğunlaştırdığı bu gerçek biçim ulusal hayatımızda ve ulusal talihimizde tamamen tecelli etmiştir.
Gerçekten Türk tarihi incelenirse, yükseliş, çöküş nedenlerinin iktisat sorunlarından başka bir şey olmadığı derhal anlaşılır.
Tarihimizi dolduran zaferlerin yahut bozgunların tümü iktisat durumumuzla bağlantılı ve ilişkilidir.
Yeni Türkiye'mizi layık olduğu yüksek düzeye ulaştırabilmek için iktisadımıza birinci derecede ve en çok önem vermek zorundayız.
Zamanımız tamamen bir iktisat devrinden başka bir şey değildir".
Dünya tarihini ve ülkelerin başarılarını ve karşılaştıkları güçlükleri çok iyi yorumlayan Atatürk, iktisadi bağımsızlığın temel unsur olduğunun farkındadır ve iktisadî bağımsızlıkla güçlendirilmeyen bir siyasî bağımsızlığın kalıcı olamıyacağını haykırmakta
- "Ben Hakimiyet-i milliyeyi, millî hakimiyet-i iktisadiye olarak anlarım.
Böyle olmazsa hakimiyet-i milliye "serap" olur.
Muhakkak tam bağımsızlığını sağlayabilmek için yegane hakiki kuvvet, en kuvvetli temel iktisadiyattır" demektedir.
         Aslında Atatürk ulusal bağımsızlığın temel dayanağının iktisadî bağımsızlık olduğunu daha önce 1 Mart 1922 de T.B.M.M.'nde yaptığı konuşmada belirtmiş ve
- "Bugünkü savaşımızın hedefi, tam bağımsızlıktır.
Tam bağımsızlık için ise ekonomik bağımsızlığa sahip olmak şarttır.
Maliyesi bağımsızlıktan yoksun bir devletin, diğer bütün uzuvları da bağımsız olamaz"
diyerek, ileride 29 Ekim 1923'de kurulacak Genç Türkiye Cumhuriyeti'nde görev üstlenecek, sorumluluk taşıyacaklara hazırlık yapmaları için hedefi göstermiştir.

      .      ATATÜRKÜN İKTİSADİ POLİTİKA ANLAYIŞI
      .      Prof. Dr. Necdet SERİN A.Ü. Rektörü


         https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/20826



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

CADILAR BAYRAMI?

.   BİR GÜN CUMHURİYET, BİR HAFTA CADILAR .   Bir günlüğüne Cumhuriyet. .   Yalnızca bir gün. Bayraklarımızı çıkarıyoruz, şiirlerimizi okuyo...